Kalp krizi gerçekleşmesinin sanılanın aksine birdenbire olmadığını açıklayan Dr. Aydın çeliker, “Bazı kişilerde çocukluktan bile başlayabilir. Süreç, damar çeperinde yağ birikmesi ile başlıyor. Bazı kişilerde bir damarın yüzde 30"dan yüzde 70"e kadar daralması 10 seneyi bile bulabiliyor. Kişinin durumu ölümcül boyutlara ulaşabiliyor ama maalesef bundan haberi bile olamayabilir. Tehlikeli tarafı da bu zaten. Göğüs kafesinin orta bölgesinde 30 dakikadan uzun süren baskı, sıkışma, sıkıntı ve yanma hissi oluşuyor. Omuzlara, boyuna veya kollara göğüs ağrısı yayılabilir. Çarpıntı ve nefes darlığı meydana gelebilir. Bunların yanı sıra baş dönmesi, bayılma, bulantı ve soğuk terleme de birlikte görülebilir. Kalp krizi belirtilerinin atipik olanları da var. Mesela ağrının sol kola yayılması gibi yerleşmiş bir kanı vardır. Halbuki ağrı, sağ kola da yayılabilir. Sadece elin bir ya da iki parmağı, küçük parmağı bile ağrıyabilir. Kimilerinde çene veya diş ağrısı gibi de görülebilir. Bazen karnın üst kısmında olup reflü ya da ülser ağrısı ile karıştırılabilir” dedi.
Kalp krizi anında yapılması gerekenler hakkında bilgiler veren Dr. Çeliker, “Eğer enfarktüs trajik bir şekilde ortaya çıkmadıysa uzak da olsa yakın da olsa muhakkak hastaneye gidilmesi gerekiyor. Yani tek başına evde yapılacak bir şey yok. İlk önce enfarktüsün teşhis edilmesi gerekiyor. Enfarktüs geçirmiş kişiler daima yoğun bakımda takip edilir. Acil olarak tıkanmış olan damarın açılması için ya pıhtı eritici ilaç verilir ya da hasta anjiyoya alınıp balon ve stent ile damar açılır. Kalp krizi sırasında aspirin içmenin faydalı olacağına dair bir inanış var. Kalp krizi esnasında, kriz geçiren bir aspirin içebilir. Bu, eczanelerde satılan aspirin olabilir. Aspirinin ağızda çiğnenerek yutulması kanı sulandıracağından faydalı olabilir” diye konuştu.
Kalp krizi anında hasta yakınlarının göstereceği davranışlarında çok önemli olduğunun altını çizen Çeliker, şunları söyledi: “Gereksiz müdahalelerde bulunmamalılar. Hastayı hemen hastaneye yetiştirmek dışında yapılabilecek pek bir şey yok. Hemen gelebiliyorsa ambulansla ya da kendi imkanlarıyla hastayı hastaneye yetiştirmeleri en doğrusudur”