Eşimi, oğlumu bayram namazina gönderip, kimseye kahvaltı hazırlayamadım. Ya ne yaptım, önce bol bol beddua ettim. Bilgisayar tuşlarına basıp, insanlara komplo düzenleyen o parmakların birer birer dökülmesini diledim.

Bol bol düşündüm bayram sabahı. Önce Deniz Feneri savcılarının görevden alınmasını. Deniz Feneri savcıları "yapılmamış" itiraz gerekçe gösterilerek görevden alındı.

Ölsem unuturlardı

Neden kimsenin aklma benim "Savcım" Zekeriya Öz gelmedi. Onun hakkında dava açmıştm. Beni gözaltına alıp, tutuklattı. Feryat ettim, ama HSYK hiç duymadı. Evet bir süre sonra "Ergenekon" soruşturmasmdan alındı ama terfi ettirildi.

6 aydır Silivri'deyim. Ölmüş olsam, kabullenme başlayacak, herkes yavas yavaş normaln hayatına dönecekti. Şimdi öyle mi; her ziyaret yeni bir ızdırap, bizsiz yedikleri her lokma haram!. Bunu bilmek görmek ise en büyük zulüm. 

Ayrılık günü

Ayrılık ölümden zor ise, ölüm günümü değil ama ayrılık günümü bilmek isterim. 


Mesela Başbakan Erdoğan, cezaevine girecegi günü biliyordu. Bir onların son gecesini son gününü düşündüm, bir de kendiminkini... Hatırlayamıyorumki!.. Sadece Alzehimer olan anneme yemek yedirdiğimi, altını değiştirip onu yatırdığımı biliyorum. 

Eşime, oğluma yemek bile hazırlayamadan yorgun argın kendimi yatağa attım heralde. Ve ertesi sabah evim basıldı. 


Emniyete götürürlerken, "Anneme bir ugrasam, son kez görsem, öpsem" dediğimi biliyorum polislere. Duymadılar bile!..