Türkiye’nin Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip olduğunu ama beşeri sermayesini yeterince kullanamadığını belirten Çevikel, “Yaşları 15-24 arasında olan 12 milyon gencin yüzde 27’si, yani 3.3 milyonu ne eğitimine devam ediyor, ne de çalışıyor. Üniversite mezunlarında ise bu oran yüzde 38’e kadar çıkıyor. Yani gençleri okutuyoruz ama iş hayatına kazandıramıyoruz” dedi.

MESLEKİ EĞİTİM ŞART

Gençlere mesleki eğitim verilmesi gerektiğini belirten Çevikel, “Sanayi üniversite işbirliğinde güzel örnekler var ama çok yetersiz. Üstelik emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) yasasının konuşulduğu bu dönemde bu konu daha da acil” dedi. EYT’de işverenler açısından iki önemli konu olduğunu anlatan Çevikel, “Birincisi, EYT’yi hak edenler işlerini bırakırsa tecrübeli çalışan kaybı olacak. İkinci sıkıntı ise EYT’lilere ödenecek kıdem tazminatları işletmeler açısından risk olacak. Zaten finansman konusunda işletmeler maliyetler altında eziliyor. Bir de bu yüklü tazminatlar ortaya çıkacak” diye konuştu.

KIDEM YÜKÜ ÇEKİNCESİ

İşletmelerin zarar görmeden bu süreci atlatabilmeleri için EYT tazminatlarına özel finansman desteği verilebileceğini söyleyen Çevikel, şöyle konuştu:

“EYT kapsamında emeklilik süreçleri belirlenirken emekliliğe hak ediş sürelerinin kademeli geçiş şeklinde dikkate alınmasını öneriyoruz. Bu anlamda ilk işe giriş tarihi 1997 olanların 2023’te, 1998 olanların 2024’te, 1999 olanların ise 2025’te emekliliği hak etmelerinin sağlanması, işletmelerin üzerindeki kıdem tazminatı yükünü hafifletir. Ayrıca işletmelerde oluşacak bu kıdem tazminatı yükü, bankalar aracılığıyla sağlanan prefinansman modeliyle azaltılabilir.”

ASGARİDE TAHMİN YÜZDE 60

Asgari ücret konusuna da değinen Çevikel, yıl sonunda yüzde 60’lık bir zam olacağını tahmin ettiklerini söyledi. Ancak alım gücü yükseltilmeden, enflasyona neden olan koşullar ortadan kaldırılmadan yapılacak zammın ömrünün kısa süreli olacağını belirten Çevikel, şunları söyledi: “Çalışanların iyi maaş almaları önemli ama sürekli artan işçi maliyetinin de işverene yükü büyük oluyor. Asgari ücretteki artış yükü sadece işverene kalmamalı, bir kısmını kamu üstlenmeli. Zaten emek yoğun sektörlerde ihracattaki iptaller nedeniyle işten çıkarmalar başladı, üstüne yüksek asgari ücret zammı gelirse etkisi büyük olur. Ayrıca işçi maliyeti artan işletmeler bunu ürünlere mecbur yansıtacak. Yani enflasyonu doğrudan etkileyen bir durum.”

KREDİ ERİŞİMİ KOLAYLAŞMALI

Rekabette sahada güç kaybetmemek için krediye erişimin kolaylaştırılması gerektiğini savunan Çevikel, şöyle devam etti:

“İş dünyası kredi için bankaların kapısını çaldığında zorluklarla karşılaşıyor. Kredi çekmek için hem yüksek faiz ödemeyi kabul ediyor, hem de varını yoğunu ipotek ettiriyor. KGF ve Eximbank destekleri önemli ancak daha da artırılmalı. KGF kefaletiyle kullandırılan kredilerden daha çok şahıslar ve küçük ölçekli işletmeler faydalanıyor. Orta ölçekli firmalar kredi finansmanına ulaşmakta zorlanıyor. Verilen desteğin genişletilerek orta ölçekli firmalarında işletme ve ihracat kredilerinden daha fazla faydalanmaları sağlanmalı. Ayrıca her ne kadar sübvanse edilse de doğalgaz ve elektrikte vergi yükü azaltılmalı.”