Kararı kurmaylarıyla birlikte alan Kılıçdaroğlu, hışımla grup salonuna girdi ve vekilleri şöyle uyardı: Yemin etmeyeceğiz. İtirazı olan varsa şu anda salonu terk etsin...
 
* Teni Meclis, 'Yemin Krizi'nin gölgesinde açıldı. BDP'li bağımsızlar, TBMM'yi boykot etti. CHP'liler ise Genel Kurul salonuna girmelerine rağmen yemin etmedi.
 
* Şok kararı Kılıçdaroğlu 133 vekiline şu sözlerle ilan etti: "Kimseden tek kelime duymak istemiyorum. Yemin etmeyeceğiz. Aksini düşünen salonu terk etsin." 
 
* CHP lideri daha sonra "Haberal ve Balbay bırakılıncaya kadar tavrımız sürecek" açıklamasını yaptı. MHP'ye "Arkadaşlarımızı satmayız" tepkisini gösterdi.
 
* Balyoz sanığı Engin Alan tahliye edilmemesine rağmen Bahçeli ve arkadaşları Meclis'e geldi. Dün sadece AK Parti ve MHP'liler yemin ederek göreve başladı.
 
* İlk gününde Meclis'i 'En yaşlı üye' CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi yönetti. Bu görevi yapabilmesi için de CHP grubundan sadece Ekşi yemin etti.
 
* Tutuklu vekillerle ilgili önerilere AK Parti olumlu sinyal verdi. Erdoğan, "Tekliflerini ortaya koysunlar, bakalım" çağrısını yaptı.
 
 
* * *
 
İLK TEHDİT GRUBA
Önce bir noktanın altını çizelim. Yargı, hiçbir dönemde böylesine büyük bir baskı altında kalmadı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kesip attı:
- Tutuklu arkadaşlarımız Meclis'e girene kadar yemin etmeyeceğiz.
Bu, yargıya yönelik olarak açıktan yapılan bir tehdit. Kılıçdaroğlu, önce "hukuk"tan bahsetti. "Hukuk dışı uygulamaların bir parçası olmayacağız" dedi. Ardından da mahkemeleri tehdit etti. Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal'ın tahliye edilmemesi halinde Parlamento'yu kilitleyeceğini söyledi.
Yetmedi, bu kadarla da kalmadı...
CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin seçim sonrası yaptığı ilk grup toplantısında önce milletvekillerini tehdit etti.
MYK toplantısının ardından Meclis'te CHP Grubu'nu toplayıp, "Biz kararımızı aldık" dedi:
- Genel Kurul Salonu'na gireceğiz, ama yemin etmeyeceğiz. Bu karara itirazı olan varsa, şu anda salonu terk etsin.
Sonrasında yaşananlar parti için demokrasi açısından çok daha vahim...
Kılıçdaroğlu'nun bu sözleri üzerine Uşak Milletvekili Dilek Akagündüz, kürsüye çıkıp konuşmak istedi. Ancak, söz verilmedi.
Afyon Milletvekili Ahmet Toptaş da oturduğu yerden itiraz etti. Ama O da susturuldu.
Kılıçdaroğlu, ardından da CHP'li milletvekillerine "basına konuşma yasağı" koydu.
Kılıçdaroğlu, halkın seçtiği milletvekillerine görüşlerini sormadı. Nasıl bir tavır alınması gerektiğini onlarla tartışmadı. Tam tersine bir tavır takınıp, dayatmada bulundu. İtiraz edenler de susturuldu. Seçilmiş milletvekillerine kapı gösterildi:
- İtirazı olan varsa salonu terk etsin!
Peki nereye gitti demokrasi? Nerede milli irade? 
***
Kılıçdaroğlu, CHP Genel Başkanlığı'na geldiği günlerde defalarca tekrarlamıştı:
- Korku İmparatorluğunu yıkacağım.
Sürekli olarak CHP'de "parti içi demokrasiyi hâkim kılacağı" sözünü vermişti. Hep "Yeni CHP" vurgusu yapmıştı. O günlerde yeniden seçilemeyen Muğla Milletvekili ve Parti Meclisi Üyesi Ali Aslan sert tepki göstermişti:
- Asıl korku imparatorluğunu siz kurdunuz.
Aradan geçen zaman Ali Aslan'ı haklı çıkarttı! Kılıçdaroğlu, "hukuk"tan bahsettiği partisinin ilk grup toplantısında milletvekillerine "Kararları ben veririm, siz de uygularsınız" mesajını verdi.
Bugün de milletvekillerinin önüne kendisinin belirlediği 3 isim koyacak. Bu isimlerin CHP'nin Grup Başkanvekilleri olarak onaylanması istenecek. Başkalarının aday olarak ortaya çıkmaları da önlenecek. "Yeni CHP"de, milletvekillerinin sadece konuşma ve fikirlerini söyleme özgürlüklerinin önüne set çekilmiyor. Kılıçdaroğlu'nun "Yeni CHP"sinde milletvekillerinin seçme ve seçilme hakları da yok! 
***
Dün, TBMM'de eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'la sohbet ettim...
CHP'nin "yemin boykotu" ile ilgili olarak "Bunlar Üniversite yıllarını hatırladılar herhalde" dedi:
- O boykotlarda da önemli bir gerekçe olmazdı. Mesela o gün "Yoldaş Yaşar ishal oldu, bugün boykot var" gibi gerekçeler ortaya atılırdı.
Ak Partili Salih Kapusuz ise, Kılıçdaroğlu'nun CHP grup toplantısının basına açık bölümünde yaptığı konuşmayı dinlerken dehşete düştüğünü söyledi:
- Bir yandan hukuktan bahsediyor, diğer taraftan mahkemeleri tehdit ediyor.
Bana göre, Kılıçdaroğlu'nun yaptığı, açıktan işlenen bir anayasa suçudur.
Aslında, bugün bunların yaşanacağı, daha mart ayında belliydi. Sabih Kanadoğlu, CHP'lileri açıktan uyarmıştı. "Ergenekon sanıklarını aday göstererek dokunulmazlık kazandıramazsınız" demişti:
- Mahkemeler, sırf milletvekili seçildiler diye tahliye kararı vermeyebilir.
Aynen Kanadoğlu'nun dediği oldu. Ortada yadırganacak bir durum yok.
Şimdi bir küçük not daha vererek yazıyı tamamlayalım: Arnavutluk'ta Sosyalist Parti aylardır Parlamento'yu boykot ediyor. Ancak, Arnavutluk'ta Parlamento faaliyetleri devam ediyor!
 
takvim