Parents Dergisi'nden Müge Serçek, Balçiçek Pamir ile ikizleri Kuzey ve Lal'in de olduğu özel bir röportaj gerçekleştirdi.

Kendini çok şanslı gören bir gazeteci o. Şanslı görmesinin nedeni biri kız, biri erkek ikizlere sahip olması.

Yoğun iş temposunda çocuklarınızla ilgilenmek sizi zorluyor mu?
Haftanın beş günü canlı yayın yapıyorum, bir de yeni gazetemize hazırlanıyoruz. Bir taraftan da ikizlerimle ilgileniyorum. Her gün öğlen 14.00"e kadar çocuklarımla vakit geçiriyorum. Haftanın birkaç günü onlarla oyun parklarına gidiyoruz. İş yaşamımda daha önce idarecilik yapmıştım ama artık yapmayı düşünmüyorum. Çünkü çocuklarımın bu dönemlerini kaçırmak, onlardan ayrı kalmak istemiyorum. Sanki bu dönemi kaçırırsam her şeyi kaçırırım gibi geliyor.

Hamile kalabilmek için bir süre tedavi gördünüz değil mi?
Evet, tedavi gördüm ama benim için zor olan tedavi değildi. Ben şanslılardanım çünkü tedavi çok çabuk sonuca ulaştı. Ben 34"ümde doğum yaptım ve kadınların doğurgan özellikleri belirli bir yaşa kadar olduğu için ister istemez panik olmaya başlamıştım; bu konuda doktorum bana çok destek oldu. Ancak hamileliğimin altıncı ayında babamı kaybettim. Üç ay sonra da beni büyüten babaannemi. Hamileliğimin altıncı ayından sonrası travmalar şeklinde geçti. Doğum yaptıktan kısa bir süre sonra iş değiştirdim, tabii bu diğer yaşadığım travmaların yanında bir hiçti. Dolayısıyla kısa bir dönem içinde hayatımda bir sürü değişiklikler oldu ve insan doğal olarak bu değişikliklere adapte olmaya çalışıyor. Çok şükür ki uyum sağlamam zor olmadı.

İkizlerinizin olacağını duyduğunuz anda ne hissettiniz?
İkizlerim olacağını biliyordum, üstelik birinin kız diğerinin de erkek olacağını biliyordum. Bunu eşime de, arkadaşlarıma da, herkese de söylemiştim. Babamı ve babaannemi kaybettikten sonra yerlerine oğlum Kuzey"in kızım Lal"in geleceğine inandırdım kendimi. Bu yüzden ikizlerimin olacağını duyduğumda şaşırmadım.

Eşiniz şaşırdı mı?
Çok şaşırdı. Ultrasonda bebeklerin ikiz olduğunu görünce doktorum, eşimi yanımıza çağırdı ve ona dedi ki “bir tane de bonus var”. Eşim önce ne denmek istendiğini anlamadı, “erkek mi” diye sordu, kaldı ki o kızımızın olmasını istiyordu. Sonra doktorumuz, ikizlerimizin olacağını söyleyince, eşimin yüz ifadesini hiçbir zaman unutamam. Çok şaşırdı, hayatının şokunu yaşadı.

Nasıl bir baba oldu peki, ilgili mi?
Çok ilgili bir baba. Sonuçta biz bu çocukları yapmaya birlikte karar verdik, dolayısıyla onlar sadece benim çocuğum değil, aynı zamanda onun da çocuğu. Hafta içi çok yoğun çalışıyor, hafta sonu Lal ve Kuzey babalarını uyandırmak için yatağa geldikleri anda uyanıyor, hiç mırın kırın etmiyor. İkimizde hafta sonları için kimseye randevu vermiyoruz, verdiğimiz yerler ya da kişiler de çocuklarla gidebileceğimiz yerler oluyor. Bebek sahibi olmak insanların hayatını değiştirir, ikiz sahibi olmak ise daha çok değiştirir. Ama bebek sahibi olduktan sonra bizim hayatımız hiç değişmedi, sosyal hayatımız hiç sekteye uğramadı. Eskisi gibi yine haftanın dört, beş gününü dışarıda geçiriyoruz, gece yarısı eve dönüyoruz. Bu sistemi oturtabildik ve bebeklerimiz oldu diye hayatımızdan çok büyük ödünler vermedik. Çocuklar bizi engelledi diye düşünmüyoruz hiçbir zaman, eğer biz öyle düşünürsek mutsuz oluyoruz ve çocukları da ister istemez mutsuz ederiz. Dolayısıyla onlar hayatımıza renk kattılar.

İkizlerin farklı cinsiyetlere sahip olmalarını nasıl karşıladınız?
Allah"ın sevgili kuluymuşuz, hem ikizlerimiz oldu, hem de ikisi de ayrı cinsiyetteler. Tabii ikisi de kız olsa benim için çok daha kolay olurdu, çünkü Kuzey çok yaramaz, ama buna rağmen iyi ki de farklı cinsiyetlerde doğmuşlar. İkisinin keyfini aynı anda sürmek o kadar güzel ki! Farklı farklı huyları var, bambaşka karakterler. Bu yüzden çok mutluyum.

Hiç keşke ikiz olmasalardı da arka arkaya doğsalardı dediğiniz oldu mu?
Hiçbir zaman tek çocuk düşünmedim, hep iki tane istemiştim, hatta üç bile olabilirdi. Birini doğurup büyütüyorsunuz, tam her şey yoluna giriyor derken ikinci çocukla birlikte başladığınız yere geri dönüyorsunuz. İnanın bu çok daha zor. Bu yüzden ikizlerim olduğu için çok mutluyum.

Loğusa sendromu yaşadınız mı?
İlk bir hafta loğusa sendromu yaşadım, neyse ki benimki kısa sürdü, çok daha uzun yaşayanları biliyorum. Doğumdan sonra ilk 10 gün bebeklere eşimle birlikte baktım, o da işinden izin aldı. Bebek bakmaya ikimiz de alışkın değilken bir anda evimizde iki tane bebek oldu. Biri ağlıyor, emziriyorum, sonra diğeri ağlıyor, be sefer onu emzirmeye çalışıyorum. Tabii bu arada sütüm yetmiyor ve loğusa sendromundayım. Tam bu dönemde bir gün bahçede oturuyorum, bebekler de uyuyor. Birden ağladıklarını duydum. Hemen harekete geçip yanlarına gitmem gerekirken, bir dakika yerimden kalkmadım ve yanlarına gitmedim. Bu sırada eşim yanıma geldi ve “bebekler ağlıyor, gitmeyecek misin” dedi. “Hayır, gitmeyeceğim” dedim. Ama tabii bir dakika sonra yerimden kalkıp bebeklerin yanlarına gittim.

Doğumdan sonra kilolarınızı nasıl verdiniz?
Hamileliğim boyunca tam 28 kilo aldım. Doğumdan 40 gün sonra bütün kilolarımı vermiştim. Bunun bir yazı dizisi yapmayı düşünüyorum, kitapçılar peşimde zaten… Bunun için özel bir şey yapmadım, zaten doğumdan hemen sonra 11 kilo gitti. 3"er kilo doğdular ve hiç kuvöze girmediler. Dolayısıyla hiç narin ikizler olmadılar. Böylece 6 kiloyu kendiliğinden verdim, geri kalan da bir şekilde gitti, özel bir şey yapmadım. Aksine süt yapsın diye her şeyden yedim, tatlı filan demeden… Herhalde yapım nedeniyle eski kiloma kavuştum.

“Sütüm yetmeyecek diye korktum”
İkizleriniz doğduktan sonra en zorlandığınız şey ne oldu?Kendimi anne olmaya o kadar hazırlamışım ve o kadar istemişim ki bir gün bile çocuklar bana yük olmadı. Üstelik ikiz sahibi olanlar bilir ki, bu gerçekten çok zor bir şey. Ancak doğumdan sonra sütüm yetmedi, bu da beni çok korkuttu. Meğerse ilk iki gün süt gelmezmiş, bunu bilmiyordum ve sütüm niye gelmiyor diye çok panik yaptım. İkizlerime yetemeyeceğim diye korktum. Bir diğeri de kol bölgemde kist gibi şeyler elime gelmeye başladı, eyvah meme kanseri oldum diye korkmuştum, ama meğerse onlar da süt bezeleriymiş, sonra hepsi geçti.

İkiz sahibi olan ailelere ne önerirsiniz?
İkizi olanlara en büyük tavsiyem, kısa da olsa bir müddet ikiz hemşiresi tutmaları. Bebek doğunca bir sürü yere para harcanıyor, ama inanın bu çok önemli bir şey. Ben üç gün tuttum ve bu süre boyunca bana her şeyi öğrettiler, bütün düzenimi oturttular, uyku düzenlerini bile oturttular. İkizleriniz varsa, disiplinli olmak zorundasınız, eğer disiplini oturamazsanız hayatınız kayar. Bebeklerin aynı anda uyanmaları, aynı anda uyumaları ve yemek yemeleri lazım. Sonra da bir ikiz dadısı bulduk ve çok memnunuz. Tabii bu dadımızı bulana kadar çok dadı değiştirdik, ama ikiz bakmış bir dadı çok farklı oluyor. Tabii bu dönemde Sabah"tan yeni ayrılmıştım ve bu benim çok işime geldi, bütün gün evdeydim ve bebeklerimle birlikteydim.

İkiz sahibi olmanın avantajları ve dezavantajları nelerdir?
Avantajı aynı anda her şeyi yaşıyorsunuz, bu çok keyifli tabii… Tek bir dezavantajı var, o da doya doya ikisiyle de beraber olamıyorsunuz. Hep aklınızda “Kuzey"i dışarı çıkarırsam, Lal ne hisseder acaba” sorusu oluyor. Mesela geçen gün Lal"i parka götürdüm, ama aklım hep evdeydi. “Yarın da Kuzey"i götürürüm” deyip durdum kendi kendime. Sanki iki tarafa da yetemiyormuş gibi hissediyorsunuz kendinizi. İkisiyle de ayrı ayrı dışarı çıkıyorum, zaten bu uzmanlar tarafından önerilen bir şey, o anlarda kızıma ya da oğluma doyduğumu hissediyorum. Ayrıca zorlukları olmasına rağmen, hiç söylenmiyorum, öyle bir anne olmadım.

Lal ve Kuzey"in arasında nasıl bir bağ var?
Kendilerini hiçbir zaman yalnız hissetmiyorlar, birbirlerine dayanarak uyuyorlar. İlk altı ay birlikte uydular. Aralarında çok garip bir bağ var, birbirlerini görmeden nefes alamıyorlar neredeyse… Biri diğerinin yanında yoksa huysuzlanmalar başlıyor ve ikizini soruyor.

Nasıl bir annesiniz, panik misiniz?
İkizlerimden önce normal paniktim, ama onlar doğduktan sonra üzerime bir rahatlık geldi, çok sakin oldum. Babamız çok titiz bir insandır. Bazen ben çocukların altlarını değiştirirken kulaklarına derece sokar, ateşleri var mı diye.

İkizlerin genelde birbirlerine çok zıt karakterler olduğu bilinir, sizinkiler de öyle mi?
Bizimkilerin biri kız diğeri erkek olduğu için zaten farklı karakterler. Lal tam biz kızken, Kuzey de tam bir erkek. Lal oyuncak bebeklere bayılıyor, Kuzey ise arabalara. Onlara aynı kıyafet ya da aynı oyuncakları almadım. Çünkü onlar iki ayrı karakter, aynısını alamam ki.

Gelecekte onlarla ilgili planlarınız var mı?
Bu soruya cevap vermek gerçekten çok zor. Bu konu üzerine çok kafa yordum ve sadece şunu söyleyebilirim; ikisinin de vicdanlı çocuklar olmasını isterim. Çünkü vicdan çok da sahip olunan bir şey değil, yeni nesil vicdanını kaybediyor sanki. Ben elimden geldiğince ikisine de iyi bir eğitim sağlamaya çalışacağım, ama özellikle şu okula gitsinler, şu kadar dil bilsinler gibi bir amacım yok. Önemli olan bu değil bence, önemli olan mutlu çocuk olmaları. Meslek olarak da sanatın küçük bir köşesinden de olsa tutmalarını isterim. Çünkü büyükbabam şarkı sözü yazardı, babam Paris radyosunda şarkı söylerdi, dolayısıyla ailede sanatla uğraşanlar var. İkizlerimde resim ya da müzikle uğraşmalarını çok isterim.

Yoga yaptığınızı biliyoruz, bunu çocuklarınızla da yapıyor musunuz?
Hamileliğimin ilk gününden itibaren yoga yaptım, belki de kilolarımı bu yüzden çok kolay verdim ve hamileliğim boyunca yaşadığım travmalarımı da yoga sayesinde atlattım gibi geliyor. Doğuma iki gün kala amuda kalkıyordum, eşim halimi görüp gözlerini kapatıyordu. Lal ile doğduğu günden beri yoga yapıyoruz, çok keyifli oluyor. Emeklemeye başlamadan önce yogadaki bazı hareketleri yapmaya başlamıştı. Kuzey daha yaramaz olduğu için onunla yapmak zor oluyor.

Evinizde iki tane de köpeğiniz var, bebeklerle zor olmuyor mu?
Hayatım boyunca hiç köpeksiz bir evde kalmadım. Çocukluğumda, gençlik yıllarımda hep köpeğim olmuştur. Çok güzel bir tesadüf ki eşim de hep köpekli evlerde büyümüş. Bu yüzden köpeksiz bir ev düşünemiyoruz. Ancak ikizler bir yaşına gelene kadar onları çok bir araya getirmedim. Ama şimdi öpüşüyorlar, koklaşıyorlar, alt alta üst üsteler. Bence hayvan sevgisi çok önemli. Ayrıca çok hijyenik ortamlarda büyüyen çocuklar çok sık hasta oluyor. Bu yüzden çocukları her şeyden çok fazla sakınmamak lazım.

Anne olmak gazeteci kişiliğinizi etkiledi mi?
Evet, çok iyi yönde etkiledi. Annelik bana farklı şeyler kattı. Bakış açımı değiştirdi, olayları algılayış biçimimi değiştirdi. Sonuçta mesleğim gereği insanlara soru soruyorum ve bunun için insanlarla empati kurmam gerekiyor, anne olduktan sonra insanlara başka bir gözle bakmaya başladım. Şimdi işimde daha başarılı olduğumu düşünüyorum. Bu anlamda çok iyi çağımı yaşıyorum ve bunun nedeni anne olmamdan kaynaklanıyor.

H2