Uçsuz bucaksız bir meslek bu. Bir atımlık barut yok içimizde!
Çekimleri 1 Temmuz'da başlayacak olan 'Abimm' adlı sinema filminde, abi-kardeşi canlandırmaya hazırlanan Mustafa Üstündağ ve Levent Üzümcü; provalara başladı. Senaryosunu İlkay Akdağlı'nın yazdığı ve Şafak Bal'ın yöneteceği, 'acıklı güldürü' türündeki 'Abimm'de; aile sevgisi görmemiş 'Çetin' ile onun zeka özürlü abisi 'Arif'in hikayesi anlatılacak. İki trilyonluk bütçesi olan film, İstanbul'dan başlayacak Ege Bölgesi'nde devam edecek.

İÇİNDE NE ARARSANIZ VAR '
Avrupa Yakası'nın 'Cem'i Levent Üzümcü ile 'Kurtlar Vadisi'nin 'Muro'su Mustafa Üstündağ ile 'Abimm' ve oyunculuk üzerine konuştuk...

İkinci filminiz için yakında kamera karşısına geçeceksiniz... Bu kez oynayacağınız karakteri 'Muro' tiplemesinden uzaklaştıracak mısınız?
Mustafa Üstündağ: Buradaki adam tabii ki bambaşka bir karakter. Memleketimin insanlarından biri olan 'Çetin' karakterini oynuyorum. Ama 'Muro'dan çok başka bir adam... Şu an gördüğünüz fiziksel özellikler 'Muro'ya ait ama önümüzdeki ay değişecek. 'Abimm', çok zeki bir adamın kaleminden çıkmış ve güçlü bir kadroyla desteklenmiş çok güzel bir iş olacak. 'Acıklı komedi' türünde bir film... İçinde her şey var... Kardeşlik, acı, komedi, hüzün, aksiyon, macera, aşk; ne ararsanız var. İnsana dair bütün duyguların geçişlerini barındırıyor içinde. Çekimler İstanbul'da başlayıp, Muğla, Marmaris ve Sarıgerme'de devam edecek.

HİÇBİR İŞİM BİRBİRİNE BENZEMEDİ
Levent Bey, 'Abimm' filminde siz de farklı bir karakter canlandıracaksınız. Seyirci sizi 'Avrupa Yakası'ndaki imajınızla görmeyi özler mi?
Levent Üzümcü: İnsanlar bizleri ister istemez televizyonda izledikleri karakterlerle özdeşleştiriyor. "Ondan başka bir şey olmaz" diye düşünülüyor ama biz oyuncuyuz ve buna alışığız. Bizim kendimize ispatlamaya çalıştığımız şey; 'aktör olduğumuz!' Başka başka insanların vücuduna girip, o insanların dertleriyle yanabileceğimiz ve sizi de yakabileceğimiz...
M.Ü.: Allah'a şükür benim bu güne kadar yaptığım hiçbir şey birbirine benzemiyor. Levent'in de öyle... Biz kendi adımıza uçsuz bucaksız bir mesleğin içindeyiz. Yaptığımız işi her şeyin üstünde tutuyoruz ve çok seviyoruz. Ben bu bedenden ne kadar değişik adam yaratabilirsem, o benim başarımdır...

'Abimm'de zeka özürlü bir adamı canlandıracaksınız. 'Arif' karakteri çok konuşulacak mı?
L.Ü.: Filmde ben ve Selen Sevigen, zeka özürlü iki karakteri canlandırıyoruz. Bu her oyuncunun her zaman karşısına çıkmayacak özel bir rol. Rolü çok iyi ölçüp tartmanız, kendi kafanızda çok iyi konumlandırmanız gerekiyor. İşinizi inanarak yapmanız lazım. Eğer rol kesmeye kalkarsanız, iş yürümez. Biz ne kadar iyi oynarsak, sizler de o kadar etkilenirsiniz. Bu filmde 'Arif'in komik hallerini de, acıklı hallerini de göreceksiniz.

EŞİM BANA KOÇLUK YAPIYOR
Nasıl hazırlanıyorsunuz 'Arif' karakterine?
L.Ü.: Eşim Ebru, evlilik ve aile terapisti... Birçok psikolojik problemin varlığını ben onun sayesinde bilirim. Onların büyük kitapları vardır. Öğrenciyken onları dikte ettirirdi bana. Ben ona okurdum, o da kısa kısa notlar alırdı. Öyle bir şansım oldu yani... Zihinsel engelli birisini oynayabilmek için akıl hastanesine gitmiyorum. Biraz içimden çıkartmaya çalışıyorum o insanı. Mesela "Şöyle yaparlar mı?", "Bunu böyle yaparlar mı?" diye eşimle karşılıklı konuşmayla çalışıyorum. En büyük oyuncu koçum eşim. Bu tarz roller geldikçe kendisinden çok yardım alıyorum. Bir önceki filmim olan 'Beyza'nın Kadınları'nda da zor bir karakter oynadım; bir psikiyatristi canlandırıyordum. Orada da Ebru'dan çok yararlanmıştım. Ebru'yla çok iyi çalışıyoruz...

Çekimler 1 Temmuz'da başlayacak. Bir aydan kısa bir sürede hazırlanabilecek misiniz?
M.Ü.: Ben sabah sekiz, akşam beş çalışan bir insan değilim. "Şu an mesaideyim, hemen şimdi rol çalışmalıyım" ya da "Mesai saati bitti, rol çalışmayı bırakmalıyım" diyerek çalışmıyorum Böyle bir durumum yok. Hikayeyi eline alıp okuduktan sonra zaten sürekli beyninin ve vücudunun bir tarafı ona dair çalışmaya kendiliğinden devam ediyor. Vücut ister istemez, bir yanıyla, günün her anı rolünü hazırlıyor. Kendini dışarıda tuttuğun bir an yok ki rolden!
L.Ü.: Gönül isterdi ki; biz de geniş zamanlarda rolümüze hazırlanabilelim. Atalım kendimizi bir adaya, bir önceki filmden kazandığımız 20 milyon doları hiç gelecek kaygısı hissetmeden kullanabilelim... Ama böyle işlemiyor bu işler. Siz senaryoyu okumaya başladıktan sonra beyninizin bir yerinde rolle ilgili saat çalışmaya başlıyor. Bu ormanın içinde elinde baltayla ekmeğinin peşinde dolaşan insanlar olarak biz buna alıştık. Bir işi yaparken başka bir işin varlığı söz konusuysa, kafamız devamlı çalışır.

İÇİMDE BİRÇOK KARAKTER VAR
Çok çalışkansınız...
L.Ü.: Ben eğitimli bir adamı oynadığım dizi setinden çıkıyor, tiyatroya gidiyorum. Orada da Filistin'de bir mezbahada vatanına ihanet ettiğini düşündüğü abisiyle çatışan bir Filistinli oluyorum. Ardından başka bir oyunda İskoçya'da sosyalizm için eylem yapmaya giden bir kişiyi oynuyorum. Bu benim işim... Ben bu işleri alıp, başka işlere taşıyacaksam niye yapayım ki? Bana "Bu oynadığınız karakterle ortak bir özelliğiniz var mı?" diye soruyorlar, ben de "İkimiz de uzun boyluyuz" diyorum. Biraz böyle bakmak lazım olaylara... Oyuncularla ilgili çok güzel bir laf vardır; bir oyuncu çok güzel bir iş yaptığında "İkincisini de görelim" denir. Bir kerelik değiliz biz. Bir atımlık barutumuz yok içimizde. Olan varsa bilmem ama benim içimde bir taramalı tüfek var. İçimde birçok karakter var, onları dışarı çıkarmaya çalışıyorum. Bu uzun boylu adama onları giydirip, onları size göstermeye çalışıyorum. Tek derdim; bu yaptığım işten dolayı beni takdir etmeniz...