SANDIKLARA SAHİP ÇIKACAĞIZ

“Milletimizi bölmek isteyenlere, bayrağımızı indirmek isteyenlere, vatanımızı parçalamak isteyenlere, devletimizi yıkmak isteyenlere, ezanımızı susturmak isteyenlere, bizi terör örgütleri ile terbiye etmek isteyenlere fırsat vermeyeceğiz. Ekonomimizi çökerterek işimizi aşımızla tehdit edenlere fırsat vermeyeceğiz. Bizi birbirimize düşürerek arada kendi hesaplarını görmeye çalışanlara fırsat vermeyeceğiz. Aman ha 'sandığa gitmeyeyim' diye bir şey yok. Toplayacağız herkesi sandığa götüreceğiz. Sandıklara sahip çıkacağız. 31 Mart sandıklarda hesaplaşma değil, geleceğimizi tayin etme yeri haline dönüşecektir.

ÜLTİMATOM PEŞİNEN VERİLDİ

Ankara ile ilgili başka hesabı olanlar yok değil. Ankara'yı önü arkası belli olmayan bir ittifak vasıtasıyla yeniden eski karanlık günlerine döndürmenin hesabını yapanlar var. Her gün bölücü örgütün emrindeki partinin bir yöneticisi 'Ankara'yı alacağız' diye posta koyuyor. Hatta bazıları hızını alamayıp, 'Onlara en büyük tokadı İstanbul'da Ankara'da atacağız' diyor. Her gün dozu artan bu küstahlıklara CHP'den tepki geldiğini gördünüz mü? Seslerini dahi çıkaramazlar, çünkü bunlara 'bizim oyumuzla seçildiğinizi bileceksiniz' denilerek ültimatom peşinen verildi.

BUNLARA DERS VERMEK LAZIM



Bu adam Kürt değil ha. Ne idüğü belirsiz birisi. Ama, Kürtler üzerinden geçiniyor. Benim Kürt kardeşlerimi de istismar ediyor. Ankara'da soyadı Yavaş olan var ya… Hani sahte senetle iş gören var ya; bu adamı CHP düşünün Ankara'ya belediye başkan adayı yapıyor. Ya bu adam Ankara'nın başına gelirse ne tür sahte senetler düzenleyeceğini hatırlayın. Onun için bunlara dersi çok büyük vermek lazım. Ne diyor? 'Yavaş, HDP'nin oylarıyla seçildiğini bilecek' diyor. Bak bunu ben söylemiyorum. Temeli olmayan Sezai söylüyor. Aynı şekilde 'İstanbul'da İmamoğlu bilecek ki diyor, ben İstanbul'da 3 milyon Kürdün oylarıyla seçildim.' Bu ne demek biliyor musunuz? Hem Kürt kardeşlerime hakaret ediyor, hem de tüm seçmenlere hakaret ediyor. Daha siyaseti bile öğrenemediler. Ardından ne diyor? Türkiye'de Kürdistan var mı? Ha sen Kürdistan da mı yaşamak istiyorsun? Irak'ın kuzeyinde Kürdistan var, defol git orada yaşa. Seninle gelecek olanlar varsa onları da al yanına onlarla beraber git. Ama Türkiye'yi biz sizlere böldürtmeyiz, böldürtmeyeceğiz.

YARABBİ ŞÜKÜR DİYORLAR

Bunların halini ifade eden bir hikâye anlatacağım. 100 koyunu olan celepçi bunlar için çoban tutmuş. Koyunları götüren çoban, ertesi gün bir deriyle çıka gelmiş. Ne oldu diye soran celepçiye 'Yağmur yağarken gök çatladı, 72'sinin de ödü patladı, 20'sini verdim kasaba. Birini de canavar yedi, işte bu da onun derisi.' Bu duruma sinirlenen celepçi, yoğurt çömleğini çobanın başından aşağı boca etti. Ağzı yüzü yoğurda batan çoban ise 'Yarabbi şükür bu işten de yüzümün akıyla çıktım' demiş. Bunların işi böyle, her türlü yalanı söylüyorlar. Üstüne de çıkıp, 'bu işten de yüzümüzün akıyla çıktık' diyorlar. Üstelik milletimiz bunlara hak ettikleri cevabı sandıkta vermesine rağmen 'yarabbi şükür' deyip yollarına devam ediyorlar. İnşallah bu seçim milli irade yüzsüzleri için yolun sonu olacaktır. Biz dünya 5'ten büyük diyoruz. Onlar çıldırıyor.Bay Kemal'in yalanları bitmiyor. Hatay'a 6 tane baraj yaptığımızı söyledik. Belediye başkanımıza sordum 'baraj yok dedi' diyor. Bu adam sabah akşam yalan hayatı bu. Kardeşlerim gelin hem Hatay'ı kurtaralım hem CHP'ye gönül verenleri bu yalancıdan kurtaralım.”

ANKARA'NIN İKİ YÜZÜ VARDI

“ESKİDEN Ankara'nın iki farklı yüzü vardı. Ankara Sıhhiye köprüsünün üstü ve altı olarak ikiye ayrılırdı. Şehrin bir yüzü seçkinleri, bürokratları, siyasetçileri temsil ederdi. Diğer yüzü ise Anadolu'nun değişik şehirlerinden helal rızk için burayı yurt yapan insanlarımızı ifade ederdi. Eski Ankara'da devlet erişilmez bir yerdeydi. Memleketten bir günlüğüne buraya gelip, işini bir türlü halledemediği için haftalarca geri dönemeyen vatandaşlarımız o eski Ankara tablolarını çok iyi hatırlar. Tek parti dönemi Ankarası'nda bu şehirde bir vali vardı. Bu kişi Anadolu insanını aşağıladıktan sonra şöyle diyordu: 'Sizin milliyetçilikle komünizmle ne işiniz var? Milliyetçilik gerekiyorsa biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz. Sizin iki vazifeniz var. Birincisi çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek. İkincisi çağırdığımızda askere gelmek.' Ankara işte böyle bir zihniyetin elinde yıllarca örselendi. Bu güzel şehir yıllarca bağrında kara bir leke ile yaşanmaya mahkum edildi. Biz Ankara'yı her şeyden önce işte bu ayıplardan kurtardık.”

SEÇİMDEN SONRA İLK GEZİ RUSYA'YA