Değerli Aydınpost okuyucuları  acı  ve tatlı günlerle  2022  yılını  geride bırakarak bir baktık ki 2023 yılına girimişiz, hatta yazıyı  kaleme  aldığımda ayın 08.01.2023 olduğunu  gördüm. Zaman su gibi akıp gidiyor, Bende burnumuzun  dibindeki  başlıkta da  gördüğünüz  üzere bir turizmci olarak Hac Yeri- Kutsal İki Mekanı  yazmak istedim, okuduğunuzda  keyif alıp değerli yorumlarınızı  bekliyorum;

İsa, Romalılar tarafından Kudüs'te  çarmıha  gerildiğinde  33 yaşındaydı, İsa annesiyle  sevdiği öğrencinin yakınında durduğunu görünce  annesine,"Anne,işte oğlun!"dedi.Sonra öğrenciye,"İşte annen!" dedi. O andan itibaren bu öğrenci İsa'nın  annesini kendi evine aldı.

İsa'nın Çarmıhtayken böyle söylediğini yazar, Yuhanna  İncili Bab19:26-27.İsa Mesih, on iki havarisinden  en sevdiği havarisine  yani Yuhanna'ya annesini emanet  etmektedir böylece. Yuhanna ve Meryem, İsa'dan sonra ana ile oğul gibi yaşar ve hiç ayrılmazlar.

Mantegna,_Andrea_-_crucifixion_-_Louvre_from_Predella_San_Zeno_Altarpiece_Verona

İsa'nın çarmıha gerilişine sebep olan  Yahudiler onlara da  rahat vermediler.Kudüs onlar için de  artık tehlikeli  bir yer haline  geldi.Meryem  ve Yuhanna, İsa'nın  göğe yükselişinin ardından üç yıl Kudüs'te  üçyıl Beytanya'da  ve dokuz  yıl Efes'te yaşadılar. Yuhanna, Yahudilerin Lazarus  ve kız kardeşini denizde ölüme terk  etmelerinden  sonra Meryem 'i  Efes'e götürdü. Fakat Efes 'e  vardıklarında bu kentte de Yahudiler o kadar çoktular ki büyük bir kabile gibidiler.Meryem'e  zarar gelir  düşüncesiyle Yuhanna onu  kentin  yakınındaki  bitki örtüsüyle ve ağaçlarla kaplı ıssız  dağın(Bülbül Dağı) tepesine götürdü ve ona taştan bir ev yaptırdı.Evin bulunduğu  tepeden  bakıldığında karşıda tüm güzelliği ile mavi  deniz içinde  Sisam Adası, Kıyıda Efes kenti görülebiliyordu.Meryam Ana burada yanında beraber kalacağı, güvenilir birkaç kişiyle  beraber yaşadı.İsa'nın diğer havarileri de onun öğretilerini yaymak üzere ayrılırlar Kudüs'ten. İsa bu havarileri bizzat kendisi seçmiştir.Havari"seçilmiş,kusursuz"manasına gelmiş olsa da içlerinden Yahuda isimli havarisi ihanet edip İsa'yı Romalı askerlere yakalatmıştır.Petrus, Andreas,Yakup, Küçük Yakup,Yuhanna, Filipus, Bartalamous, Tomas,Yehuda,Matta ve Simun, İsa'nın diğer havarileridir. İsa'dan  sonra havarileri  onun öğrencileri olarak öğretilerini yaymak üzere elçileri olmuşlardır.Bu havarilerden kimisi Anadolu'ya kimisi Roma'ya kadar gitmiştir.Kimisi gittikleri şehirlerde  şehit  edilmiştir. Üstelik herkesin ortasında odun yığınları arasında yakılarak katledilmişlerdir.. Bazıları ise daha şanslı olmuşlar ve kendilerine müritler bulmuşlar ve bugünkü Hiristiyanlığın temellerini  atmışlardır.Bugün Hıristiyanlığın"Kanonik İnciller(Doğru İnciller)" olarak kabul edilen dört İncili Matta,Marcos,Luka ve Yuhanna İncillerdir.  Bunlardan İlk üçü birbirine  çok benzer olduğundan"Sinoptik İncilleri" olarak da kabul edilir. Yuhanna İncili ise kilise önderleri tarafından en doğru İncil olarak kabul görmüş  ve yaygınlaşmıştır.Bunlar dışında yine havariler tarafından yazılan veya çok sonraları  yazılmış İncilerin  tamamı"Apokrif" yani geçersiz  İnciller  sayılmış  ve yasaklanmışlardır.

meryem-ana-evi

Meryem Ana ile' Efes'e yerleşen Yuhanna(St.John ve St.Jean olarak  da bilinir.)İncilini yazmaya onun vefatından sonra Patmos Adasın'da  başlamıştır. Ege Denizi'ndeki meşhur  on iki adalardan  biridir  burası, Bu sebepten adı Patmoslu Yuhanna olarak  da bilinen zaten, Apokalipsis (Esinleme Kitabı) ya da  diğer adıyla Vahiy Kitabı'nda,Anadolu'nun Küçük Asya  diye tabir  edine  bölgesindeki yedi kilisesine  mektuplar yazmıştır.İncilini Patmos'ta  yazmaya  başlamıştır fakat  bitirdiği ve vefat ettiği yer yine Efes'tir.Mezarı  bugün Ayasuluk Tepesi olarak bilinen  yerde  yapılmıştır. İS 100 yılında yaklaşık olarak doksan altı  yaşında vefat ettiği söylenir.Vefatından en çok  sonra IV. Yüzyılda İmparator Konstantin ve onun Hıristiyan annesi Helen tarafından mezarının  bulunduğu yere  bir kilise  inşa ettirilir. Sonraları harap olan kilisenin  yerine İmparator Justinyen VI. yüzyılda   yeni büyük ve  görkemli ve bazilika(kilise)yaptırmıştır. Bugün müze  olan  bu görkemli  yapının kalıntıları milyonlarca kişi tarafından  ziyaret edilmektedir.

meryem-ana-evi (1)

Meryem Ana  evinin tekrar keşfedilmesinin sıra dışı  bir hikayesi  vardır. Evin bulunduğu  yeri hayatı boyunca  buraya  hiç gelmemiş  bir kadın  işaret etmiştir,  Anna Katharina Emmerick.Almanya'nın Westfalya bölgesinde Münster'e bağlı Coesfeld köyünde, çiftçilikle uğraşan  ve koyu dindar olan Bernhard Emmerick ile Anna Hiller'in  dokuz çocuğundan beşincisi olarak 1774  yılında dünyaya geldi.Çocukluğunda ailesi gibi dindardı,kiliseye gitmek ve dua  etmek  onu en  mutlu  eden işlerdi. Ailesine  ekonomik  anlamda yardım etmek için  çalışsa da  naif bünyesine  bu yorgunluklar  ağır  geliyordu.Yirmisekiz  yaşındayken kendi  isteğiyle kendi yaşadığı  yere yakın olan Dülmen  kasabasında  yaşayan Agostinyen rahiplerinin arasına katıldı. Burada  kaldığı  zamanlarda  İsa'nın  Meryem Ana'nın  ve azizlerin vizyonlarını(sanrı/görü)görmeye başladı. Napolyon'un  emriyle  dini kuruluşların  kapatılması sonucu 1811 yılında buradan ayrılmak zorunda kaldı.Sağlığı  gittikçe bozuldu ve vücudunda yaralar çıkmaya başladı.Vizyonları artık çok sık görmeye  başladı ve bunların çevresindeki insanlara anlatıyordu. Onun bu mistik  hadiseleri kısa zaman içinde  duyuldu ve pek çok kişi onu görmek için ziyarete geldi.Vücudunda açılan yaraların Stigmata işaretleri(İsa'nın  haç yaraları)olduğu düşünülüyordu. Onun ziyarete  ve kontrole gelen  Doktor  Franz Wesener ise zaman  zaman açılan  ve kanayan bu yaraları tedavi  edemiyordu.Bir kilise komisyonu bu yaraları incelemek için bir  devlet yetkilisi ile beraber geldi.Yaraların Stigmata işaretleri olduğunu onayladılar.Onu ziyarete  gelen kişiler arasında şair Clements Brentano, Anna Katharina Emmerick'in  durumundan  ve gördüğü  vizyonlardan  çok etkilendi ve Dülmen'e yerleşerek,onun anlatıklarını günbegün  not etmeye başladı.Anna Katharina Emmerick'in acılar içindeki hayatı 9 Şubat 1824 'te son buldu.3 Ekim 2004 'te Papa II.Jean Paul onu Hıristiyanlığın en yüksek  makamı olan "Azize" unvanı ile onurlandırmıştır.

d863dcdd-438d-4fad-b2d9-0299cfc717ff

Anna Katharina Emmerick'in vefatından sonra şair Clements Brentano tarafından  Anna Katharina Emmerick'in anlatıkları Meryem'in  Hayatı ismiyle  kitap olarak basılır.Bir gün İzmir Fransız Hastahanesi'nde  bu kitap okunurken rahiplerin  dikkatlerini  kitapta Meryem Ana'nın  evinin  ve mezarının  olduğu bölümü çeker  ve İzmir Sacre Coeur Koleji'nde öğretmenlik  yapan  Lazarist  Peder Jung ve Pouln'e konuyu aktarıp araştırmalarını  rica ederler.Kitapta yazılana göre  Anna Katharina Emmercik,evin bulunduğu yeri en ince ayrıntılarına  kadar anlatıyordu ve tarif edilene  göre burası  Efes Antik Kenti'nin  yanındaki Bülbül dağından başka bir yer  olamazdı. Bu durum herkeste  büyük bir şaşkınlık  ve heyecan uyandırır ve 29 Temmuz 1891 Çarşamba günü bir  kafile  kitabın  işaret ettiği yere gider. Burada bir evin  kalıntılarını  bulunca emin olmak için etrafı  ve yapıyı incelerler.İzmir'e döndüklerinde durumu  haber verirler ve sonrasında  burayı incelemek  üzere iki kafile daha gider,resimlerini çizip fotoğrafglarını çekerler.İncelemeler neticesinde Anna Katharina Emmercik'in anlatıklarının   ve verdiği detayların  doğruluğu  tespit  edilir.Son inceleme  ise elde edilen  bilgilerin  kesinliğini  incelemek üzere  1 Aralık 1892 'de  Efes Piskoposu Mons, Andrea  Timoni  önderliğinde  on  iki  kişilik  bir dini grup tarafından yapılır. incelemelerin ardından  Piskopos,buranın Meryem Ana'nın  yaşadığı ev  olduğuna dair  resmi bir  belge yazar. Bu evin Meryem Ana'nın  yaşadığı ev  olduğuna  dair  şüpheler  ise  bilimsel  bulgular sonucu tamamen ortadan kalkmıştır. 1956 ile 1967  yılları arasında Arkeolog Profesör  Adriano Prandi'nin yaptığı araştırmalar neticesinde  eve ait kalıntıların İS I.yüzyıla yani Meryem Ana'nın  yaşadığı  döneme ait olduğu  ve bu evin bulunduğu  yere XIII. yüzyılda  bir kilise inşa edilmiş olduğu tespit  edilmiştir.

Bu kutsal  mekanın ünü  hızla yayılır ve milyonlarca  insan burayı ziyaret etmek üzere gelir ve dua ederler. Vatikan tarafından "HAC YERİ" iLAN  EDİLEN Meryem Ana  Evi'nde ilk kutsal  ayin ve ziyaret  20 Mayıs 1896  tarihinde 600 kişinin katılımıyla  olur. Ayrıca 3 Papa  burayı ziyarete gelmiş ve ayinler düzenleyip  dualar okumuşlardır.26 Temmuz 1967 'de Papa VI.Paul.30 Kasım1979 tarihinde PapaII.Jean Paul ve 29 Kasım 2006 'da Papa XVI. Benedict'in  yaptığı ziyaretler Meryem Ana Evi'nin  önemini daha da artırır.

20210519_191822

Meryem Ana'nın  evinin bulunduğu  yerde yapılan  kiliseden  başka tüm  Efes yöresinde tespit  edilmiş  ve ona adanmış  yaklaşık otuz kilise,  manastır ve şapel bulunmaktadır.Meryem Ana adına yapılan  ilk kilise ise (380 yılından önce)Efes Antik Kenti'nin  içindedir ve bu kilise  aynı zamanda  431 yılında ekümenik kosülünün   gerçekleştiği yerdir.

Burada Meryem'e "Theotokos" unvanı  verilmiştir.

Vatikan tarafından kutsal HAC yeri olarak  kabul edilen Meryem Ana Evi'nde, hac  görevini  yerine  getirmek ve dua etmek için  dünyanın  dört  bir yanından  gelen Hıristiyan  hacıların  ve ziyaretçilerin  yanı sıra Müslümanlar da  dualar edip  adaklar adıyorlar. Çünkü  İsa Peygamber  ve onun  annesi  İslamiyetin de  kabülündedir.Nitekim  Kur'an-ı Kerim'in  AL-i İmran süresinde "Ey Meryem! Allah seni seçti. Seni tertemiz yaptı  ve seni dünya kadınlarına üstün kıldı," ve yine aynı surede "Ey Meryem! Allah seni kendi  tarafından  bir kelime ile müjdeliyor ki; adı Meryem Oğlu İsa Mesih'tir. Dünyada da , ahirette de  itibarlı  ve Allah'a çok yakın olanlardandır," diye yazar.

meryem-ana-evi-resim2

SONUÇ; Anadolu  toprakları  Hıristiyanlığının yeşerdiği yerdir.İsa'nın  havarileri ilk  defa  bu topraklardan  bütün dünyaya  yayılmışlar  ve onun öğretilerini  taşımışlardır.Bu dinin  ilk iman edenlerinden  olan kimseler Anadolu topraklarında yaşamışlar,kiliseler, şapeller,ve manastırlar inşa etmişlerdir. Türklerin bu topraklara  yerleşmesiyle beraber Müslümanlar ve Hıristiyanlar  yüzyıllarca  bir arada kendi kültür  ve geleneklerini  barış  ve huzur  içinde yaşamışlardır.

Bugün Meryem Ana'nın  varlığı  ile kutsanan  evini ziyaret ettiğinizde, mekanın  kutsallığı  sizi  sarar. Ruhun  huzura kavuştuğu, derin  bir düşünme  ve dua yeridir burası.

Her  mekan   ve her  makamda " ben "değil " sen diyebilen, "nefs ile değil aşk"ile yol alabilen;  yokluk içerisinde  olsa dahi  sahip oldukları ile yetinebilen, edebi  kültürü saygıyı  baş tacı edip, sevgi ile yol alan, saygı ile  yol verebilen; bir'i  arayan ; bir'i bilen;bir'i benliğinde görebilen, insandan  öte insan-ı kamil olma yolunda yürüyebilen tüm insanalara  ve Anadolu  can dostlar   diyerek bu  haftalıkta bu kadar   diyerek  değerli  yorumlarınızı   bekliyorum!