Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

Tanzimat’ın ilanı ile başlayan batılılaşma sürecinin ilk ve en önemli yazarlarından biri olan İbrahim Şinasi, son yıllarda mezarının, Beyoğlu’nun Gümüşsuyu Caddesi’ndeki Ayaspaşa Palas binasının altında kaldığı haberleriyle üzücü şekilde gündeme gelmişti. İbrahim Şinasi,  1871’de 45 yaşında hayata veda ederken geride Türk edebiyatı için önemli adımlar bıraktı. Peki, İbrahim Şinasi kimdir? Hangi yenilikler onu edebiyatımızın mihenk taşı haline getirmiştir? Detaylar haberimizde…  

Şair, Bolulu Mehmet Ağa'nın oğlu olarak 1826'da İstanbul'da dünyaya geldi. Babası, topçu yüzbaşısı iken Türk-Rus Savaşında esir düşen İbrahim Şinasi'yi annesi Esma Hanım yetiştirdi. Şinasi, ilköğrenimini Mahalle Mektebi ve Fevziye Okulu'nda tamamladıktan sonra Tophane Müşirliği Mektubi Kalemi’nde memur olarak çalışmaya başladı.

Arapça, Farsça ve Fransızca öğrenen şair, 1849'da Paris'te maliye, matematik ve sosyal bilimler alanında öğrenim gördü, Fransızcasını ilerleterek dil ve edebiyat alanında çalışmalar yaptı. Usta edebiyatçı, Fransız şair ve yazarlardan Lamartine, Ernest Renan, Litre ile tanıştı, toplantılarını izledi. Asya bilgisini geliştirme ve yayma misyonu ile kurulan Sociate Asiatic'e de üye olan Şinasi, Türkiye'ye döndükten kısa bir süre sonra Maarif Meclisi üyeliğine atandı.

Mustafa Reşid Paşa ve Yusuf Kamil Paşa tarafından himaye gören şair, ülkenin uygarlaşma yoluyla gelişebileceğini, bunun da Batı'nın örnek alınmasıyla sağlanabileceğini savundu.

Memurluğun yanı sıra gazetecilik ve çeviri çalışmaları da yapan şair, 1860'da Agâh Efendi ile ilk Türkçe gazete olan Tercüman-ı Ahval'i,1862'de ise tek başına Tasvir-i Efkâr gazetelerini çıkardı. Şinasi, Batı edebiyatı türlerinin ilk tanıtıcısı olması bakımından Türk edebiyatında önemli bir role sahipti. Batı şiirini tanıtmak amacıyla Fransızcadan ilk şiir çevirilerini yapan şair, ilk yerli tiyatro eseri sayılan "Şair Evlenmesi"ni de kaleme aldı.

Batı kavramlarını şiirlerinde kullanan ilk şair olarak bilinen Şinasi, "halk için sanat" ilkesini benimsediğinden "kanun, adalet, hak, akıl, millet, vatan, medeniyet" gibi temaları şiirde kullandı. Usta edebiyatçı, 1869 sonbaharında bir basımevi kurarak kitaplarının basımıyla uğraştı. Paris’te çıkardığı Türkçe Sözlük'ü basmaya giriştiği sırada beynindeki ur yüzünden sağlığı bozuldu.

İbrahim Şinasi, henüz 45 yaşındayken 1871'de beyin tümörü nedeniyle Cihangir'deki evinde hayatını kaybetti.

Türk edebiyatı tarihçisi, gazeteci ve yazar Ahmet Kabaklı, Şinasi'nin kendi dönemindeki birçok sanatçıdan farklı olduğuna işaret ettiği bir değerlendirmesinde, "Şinasi Türk halkının dehasına inanmış ileri bir aydın tipidir. Halka duyduğu bu saygı ve sevgi ile tam bir Avrupalı olarak önceki ve sonraki birçok sanatçılarımızdan ayrılır." ifadelerine yer vermişti.

Yazar Ahmet Hamdi Tanpınar ise Türk irfanının Avrupalılaşmasında Şinasi'nin büyük rolü olduğuna işaret ederek, şu değerlendirmede bulunmuştu: "Hayatının sonun doğru herkesten uzak, garip bir sükût içinde yaşayan bu zekâya Türk irfanının Avrupalılaşmasını, yani yeni bir dünya görüşü içinde kendimizi bulmayı borçluyuz. Filhakika parça parça gelen ve mahdut hedeflerin ötesine geçemeyen yenilikleri muayyen bir istikamette toplayan ve hamleyi en muhtaç olduğumuz şekilde cemiyete döndüren o olmuştur."

Şinasi'nin "Tercüme-i Manzume", "Şair Evlenmesi", "Müntehabat-ı Eş'ar" ve "Durub-i Emsal-i Osmaniye" isimlerinde farklı edebi türlerde eserleri bulunuyor.

Kaynak: AA