TRUMP NASIL BU NOKTAYA GELDİĞİMİZİ İYİ BİLİYOR

“(S-400 füzeleri konusunda ABD'nin Türkiye'ye yaptırım uygulayabileceğine ilişkin tartışmalar) Önümüzdeki ay S-400 sistemini almaya başlayacağız. Konuya ilişkin ABD ile görüşmelerimiz sürüyor. Trump ile G-20’de bu meseleyi detaylı konuşmayı ümit ediyorum. Aslında S-400 konusunda Sayın Trump, Türkiye’nin endişelerini, neden bu sisteme ihtiyaç duyduğumuzu ve nasıl bu noktaya geldiğimizi iyi biliyor. Şimdiye kadar bize yöneltilen endişeleri gidermek için, ortak komisyon kurmak da dahil olmak üzere farklı teklifler sunduk. Süreci rayından çıkarmak ve tehdit dili kullanmak kimseye fayda getirmez. S-400 meselesini ittifakımız ve stratejik ortaklık çizgisi içinde çözeceğimize inanıyorum.



CAATSA UYGULANAMAZ

(ABD’nin F-35 savaş uçağı projesinden Türkiye’yi çıkarması ve yaptırım uygulaması durumunda, Türkiye’nin ne cevap vereceği) F-35 projesi için Türkiye 1.25 milyar dolar ödedi. Eğer öyle yanlış bir hamlede bulunurlarsa meseleyi uluslararası tahkim mahkemesine götürürüz. Şimdiye kadar yaptığımız ödemeleri geri isteriz. ABD’nin CAATSA (ABD'nin Düşmanlarına Yaptırımlarla Karşılık Koyma Yasası) yaptırımı Türkiye’ye uygulanamaz; çünkü biz bu adımı (S-400'lerin alımını) CAATSA yürürlüğe girmeden attık. En iyi sonuçları alıp, bu meseleyi sonlandıracağımızı umuyorum.

NATO’DA ÖNEMLİ BİR ÜYEYİZ

(Türkiye’nin NATO’dan uzaklaşıp Rusya’ya yaklaştığı yorumları) Türkiye, 1952’deki üyeliğimizden bu yana NATO’nun önemli bir unsuru olmuştur. Afganistan gibi istikrarın sağlanamadığı birçok bölgede önemli katkılar sağlıyoruz. An itibarıyla NATO’nun birçok misyonunu bilfiil destekliyoruz. Türkiye NATO’daki kritik ve önemli yerini korumaktadır. 21’inci yüzyılda ülkelerin kendilerini az sayıda devletle ilişki kurmakla sınırlandırmasını beklemek gerçekçi olamaz. Ülkemizin ortak saygı ve menfaatlere dayanarak komşu ülkesiyle ilişki geliştirmesi gayet tabiidir. Tehditlerle dolu bölgedeki, istikrarımızı korumak için atmamız gereken hiçbir adımı atmaktan çekinmeyiz.



RUSYA’YLA İLETİŞİM HALİNDEYİZ

Rusya ile Suriye’deki çatışmaları sonlandırmak ve ülkeye en kısa zamanda huzur ve istikrar sağlamak için yoğun iletişim halindeyiz. Astana süreci ve İdlib Anlaşması, bunlardan sadece birkaçı. Enerji, ticaret, savunma ve endüstri ikili ilişkilerimizin diğer sahaları. Bunların hiçbiri başka bir ülke veya topluluğa karşı yapılan şeyler değildir. Türkiye Avrupa-Transatlantik Paktı’nın önemli bir ortağıdır ve öyle kalacaktır.

TERÖRLE EN GÜÇLÜ MÜCADELE

Terör örgütlerinin ortak hedefi olan Türkiye, bunlara karşı sahada en ciddi ve gerçekçi mücadeleyi gösteriyor. Özellikle Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekâtlarıyla bölgedeki terör örgütlerine ağır darbe indirdik. Yüzbinlerce insanın İdlib’deki evlerini terk etmesinin, ülkemize ve Avrupa’ya doğru göç etmesinin önüne geçiyoruz. Bu nedenle İdlib’deki mevcut durumun korunması önemli ve değerli. Sahada gördüğümüz provokasyonlar, Suriye rejimi ve terör örgütlerinin eseridir. Suriye’den başlayarak bölgemizde kalıcı barış ve istikrarı inşa etmek için hem masada hem de sahada olmaya devam edeceğiz. Türkiye, herhangi bir ayrım gözetmeksizin, terör örgütleriyle en ciddi mücadeleyi sürdüren ülke unvanını elinde bulunduracak.”

JAPONYA’YLA NÜKLEER İLİŞKİ

SİNOP nükleer enerji santrali projesindeki duruma da değinen Erdoğan, şunları kaydetti:

“Japon tarafınca hazırlanan fizibilite çalışması raporu ve maliyet analizi Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız ve diğer ilgili kurumlarımız tarafından detaylı olarak incelenmiştir. Hem maliyet hem de proje takvimi açısından ilk anlaşmamız ile uyumlu olmayan bir tabloyla karşılaştık. Sinop nükleer santralinin istediğimiz gibi ilerlememesi elbette üzücü. Ancak Japonya ile enerji alanındaki işbirliğimizi sadece nükleer enerjiyle sınırlandırmıyoruz. Temiz kömür, yenilenebilir enerji, Ar-Ge çalışmaları, insan kaynakları geliştirme ve ulaştırma projeleri gibi birçok alanda Japonya ile birlikte çalışabileceğimizi düşünüyoruz. Bu sebepten kurumlarımız arasında, enerji alanındaki ikili ilişkilerimiz için bir yol haritası görevi görecek bir mutabakat anlaşması imzalamayı umuyoruz. Japonya ile enerji konusundaki iş birliğimizi derinleştirmek için tam kararlılığa sahibiz.”

İSTANBUL’DA KAZANAN DEMOKRASİ

CUMHURBAŞKANI Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin yenilenmesinin yasal süreç olduğunu da vurgulayıp şöyle dedi: “Lakin en nihayetinde kazanan Türk demokrasisi oldu. Türkiye’de hiç kimse, milletin iradesinin üstünde değildir. Hiçbir karar milletin kararından üstün değildir. Türkiye’yi bu demokratik seviyeye getiren ise AK Parti’nin 17 yıllık başarılı iktidarıdır. Siyasette her zaman kutuplar mevcuttur. Kutupsuz siyaset olmaz. AK Parti ve müttefiklerimiz bir kutup oluşturdu ve diğer taraf da 4 partiden oluşuyordu. Seçimler bu şekilde yapıldı. (İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu) İstanbul'un menfaatine yönelik gerçekçi projelerle gelirse tabii ki AK Parti grubu bunu destekleyecektir. Fakat kabul edilemeyecek projelerle gelirse İstanbul'un menfaati için bu tarz projeleri asla desteklemeyeceğiz.”