Rahşan Ecevit, tedavi gördüğü Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çoklu organ yetmezliği nedeniyle 97 yaşında yaşamını yitirdi. Ecevit için Kocatepe Camii'nde cenaze töreni düzenlendi.

Rahşan Ecevit, öğle namazı sonrası kılınacak cenaze namazının ardından vasiyeti üzere Devlet Mezarlığı'nda eşi merhum Başbakan Bülent Ecevit'in yanına toprağa verildi. 

Yeni Akit yazarı Ali Karahasanoğlu, bugünkü köşesinde, 'Rahşan Ecevit’e, niye saygı duyayım?' diye bir yazı kaleme aldı. 

İşte o yazı:

Rahşan Ecevit’i sever miyim?

Saygı duyar mıyım?

Bana saygı gösterilmesi için, riyakarlık yapmadan cevaplamalıyım..

“Yalakalık yapmazdı.. İçinden ne geliyorsa, öyle yazar, öyle söylerdi” denilmesi için..

Dürüstçe yazmalıyım..

Rahşan Ecevit’i sevmezdim.

Bülent Ecevit’i sevmediğim için değil..

Herkes, kendi görüşleri ile, kendi icraatları ile, sevilir veya sevilmez.

Kimsenin sözlerinden, icraatlarından dolayı eşi sorumlu tutulamaz, tutulmamalı.

Rahşan Ecevit’e saygı duymamam, sevmemem de, kendisinin sözleri sebebiyledir..

Nedir o sözler?

Yakın tarihte çok daha fecaat arzeden bir açıklaması olmuştu ama..

Ben uzaktakinden başlayayım..

1999’lara uzanalım..

Dindar insanlar, Refah Partisi’nin laikçi askeri vesayet tarafından kapatılmasını kabullenememişler.

Yasakçı despotlara okkalı bir tokat vurmak için, dört gözle milletvekili seçimlerini bekliyorlar.

28 Şubat sürecinde, Erbakan Hoca’yı arkadan hançerleyen, sağ kesimin Anavatan Partisi’nin genel başkanı Mesut Yılmaz’lara..

Demokrasiden bahsederken askeri vesayetten yana tavır almaktan utanmayan Bülent Ecevit’lere..

Sosyal demokrat söylemle karşımıza çıkan Deniz Baykal’lara..

Sandıkta ders vermeyi bekliyorlar..

18 Nisan 1999 milletvekili seçim tarihi yaklaştıkça..

“Seçmenin vereceği ders”in etkisini yumuşatmak için “alavere dalavere”ler organize ediliyor.

En önemlisi..

Teröristbaşı Apo’nun yakalanması..

Ve seçimden kısa süre önce Türkiye’ye getirilmesi..

Sanki Bülent Ecevit’in başarısı imiş gibi gösterilip..

Sol seçmen, sol partilerden DSP’ye..

Sağ seçmen de..

“Başörtü yasağını masaya yumruğumuzu vurup, çözeriz” diyen.. Devamında da.. “Apo’yu, Kızılay Meydanı’nda asacağız” diye vaadde bulunan MHP’ye yönlendirildi.

18 Nisan 1999 seçimleri geldi çattı..

DSP 136, MHP 129, FP 111, ANAP 86, DYP 85 milletvekili kazandı.

CHP meclis dışında kaldı.

550 milletvekilinden 411’i sağ partilerden oluştuğu halde..

Başörtü yasağını kaldırmak, imam hatiplerin önündeki engellere son vermek, hatta bu konuda Anayasa değişikliği gerekmese de, istenilirse yapmak mümkün olduğu halde..

Bir hokus pokus yapıldı..

Bülent Ecevit başkanlığında, MHP ve ANAP’ın katıldığı bir koalisyon hükümeti kuruldu..

Yani sağ partiler TBMM’nin nerede ise dörtte üçünü oluşturduğu halde..

Başbakanlığı, götürdüler Solcu Ecevit’e teslim ettiler..

Nasıl oldu bu?

Seçimin hemen ertesinde, Rahşan Ecevit’in açıklamaları ile, ilk adım atıldı..

Rahşan Ecevit’in yaptığı açıklama, ahlaksızca yapılmış bir şantaj idi..

Rezilce bir tehdit idi..

Bu ülkede özgürlüklerin önündeki engeller tam kalkacağı sırada, darbeci askerlerce desteklenen son çıkış idi..

Tüm MHP’lilere yönelik olarak sarfedilen o cümleleri hatırlatalım:

“Çocukları, gençleri örgütlediler, baskı altına aldılar, hatta silahlandırdılar. ‘Ya bizden olacaksın ya canından’ dediler. Yıllarca sayısız can yaktılar, canlar aldılar. Çetelerle, mafyayla kucaklaştılar. Bunların acısını unutmak kolay mı?”

Niçin “Şantaj” diyorum?

Normalde bu sözlerden sonra, MHP’nin zaten mantıken FP, ANAP, DYP ile kuracağı koalisyon hükümeti alternatifi ihtimallerinin güçlenmesi gerekirdi..

Peki ne oldu?

İlk cevap olarak, MHP’den “Özür dilenmeli, yoksa görüşme bile yapmayız” açıklaması gelmesine rağmen..

1980 öncesindeki bazı dosyaların tekrar açılacağı tehdidi ile, Rahşan Ecevit’in ilk açıklaması, diğer isimler tarafından da yüksek sesle dillendirilince..

Rahşan Ecevit’in hakaret dolu açıklaması, zaten bir araya gelmesi pek muhtemel olmayan DSP ile MHP’nin koalisyon hükümetini tamamen akıllardan çıkartması gerekirken..

Tam aksi oluverdi..

Bülent Ecevit’in başbakanlığında, DSP-MHP-ANAP hükümeti kuruldu..

Yani, şantaj işe yaradı..

Kızılay’da asılacak Apo hakkındaki idam kararı, Başbakanlık çekmecesinde bekletildi.

Başörtü yasağı, masaya vurulacak yumruk ile çözülecek iken..

Tüm üniversitelere, hatta imam hatip liselerine bile yaygınlaştırıldı. İHL’lerin üniversiteye girişteki katsayı engeli, ilk defa o yıl uygulamaya konuldu..

Rahşan Ecevit’in, görüntüde DSP ile MHP’yi biraraya getirmemek için yapmış gibi görünen açıklaması, tam tersi sonuç verdi..

Çünkü işi kotaranlar, Rahşan Ecevit’e bu açıklamayı, bilerek yaptırtmışlardı..

Gelelim, Rahşan Hanım’ın yakın tarihteki açıklamasına..

2011 milletvekili seçimlerinde, dört başörtülü milletvekili seçilmiş.

Yemin edip görevlerine başlamışlar. 2013’te, özgürlük amaçlı bu yeni gelişme, Rahşan Ecevit’e soruluyor..

Cevabı şöyle:

“Dört türbanlı hanım milletvekilinin TBMM Genel Kurulu’na hiçbir sorun çıkmadan katılmasıyla türban konusunun artık kapanmış olduğu üst düzey yetkililer tarafından belirtilmektedir. Aslında konu kapanmamıştır. Aksine, bu durumun kamuda emsal teşkil edeceği, dolayısıyla mahalle baskısı yaratacağı, ki şimdiden başlamıştır, kadına karşı şiddeti, özellikle hayatlarını şekillendirme aşamasında olan kız çocuklarına tercih hakkı tanımaması gibi sorunları da tırmandıracağı için aile faciaları yaşanacaktır. TBMM’deki türbanlı dört milletvekili hemcinslerine büyük rahatsızlık vermiştir.”

Bu lafları eden bir kadını niye seveyim? 

Niye saygı duyayım?

Hele hele..

Bu ölüm üzerinden, solcular yeni bir nankörlüğe daha imza atıyorlarsa..

Kendisine en ağır hakaretler edilmiş olmasına rağmen..

Devlet Bahçeli taziye açıklaması yaptığı halde, kendisine yönelik bir teşekkür gelmiyorsa.. 

Tayyip Erdoğan’ın taziye bildirimi alkışlanmıyorsa..

Erdoğan’ın pratik yaklaşımı sayesinde değil de.. Sanki bir kanun çıkartılarak, Rahşan Ecevit, kocasının yanına gömülüyormuş gibi bir hava oluşturulursa..

Kanun, daha Meclis’te iken.. Kabul edilip, Cumhurbaşkanı tarafından da onaylanması, Resmi Gazete’de yayınlanması gerektiği halde.. Bu prosedür gerçekleşmeden defnin yapılması planlandığı halde.. 

Başkan Erdoğan’a bir teşekkür bile edilmeyip, “5 partinin ittifakı ile eşinin yanına gömülüyor” deniyorsa..

Sanki AK Parti ve MHP istese, o kanunu reddedemeyecekmiş gibi bir algı oluşturuluyorsa..

Rahşan Ecevit’e de, onun izinden giden solculara da, niye saygı duyayım?