Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

Bir aile çocuğu için herhangi bir sebeple terapiye getirdiğinde süreç genellikle iki şekilde ilerler. 

1) Eğer çocuk bütün duygularını çok büyük tepkiler vererek yaşıyorsa, sakinleşmeyi öğrenir. 

2) Eğer çocuk hiçbir duygusunu göstermiyorsa, yoğun tepkiler vermeye başlar. Genelde ailelerin kafasını iki numaralı seçenek karıştırır. Problemlerinin çözülmesi için geldikleri yerde, çocuk daha çok sorun çıkarmaya başlayan bir noktaya gelir. İşte o zaman sorarlar “Bu çocuk neden böyle davranıyor?” Çocuklar, birbirinden farklı birçok duyguyu deneyimleyecek güçteki canlılardır. Tanımadıkları duygularla tanışmaya ihtiyaç duyarlar. Onları tanımlamadan ve anlamlandırmadan kontrol etmeleri beklenemez. Dolayısıyla duygularını ortaya koymayan bir çocuğun onları keşfetmesi ilk basamak olur.

İkinci basamak ise onları ifade etmeyi öğrenmektir. Kızgınlık, öfke, üzüntü ve hayal kırıklığı gibi etkisi büyük duyguları göstermeyi tercih etmeyen bir çocuk sandığınızdan çok daha büyük bir enerjiyi içinde saklı tutmaya çalışır. Onları keşfettiğinde ve onlardan zarar gelmeyeceğini anladığında o duyguları içinde tutmayı bırakır. Duygular artık dışardadır ve en ham haliyle etrafta dolaşır. Bu durum aile bireylerini bazen şaşırtabilir. Onların “sakin” ve “sorun çıkartmayan” çocukları artık tepkilerini ortaya koyuyordur. Böyle zamanlarda çocukların duygusunu kabul etmek ve onu kontrol etmesini sağlamaya yardımcı olmak çocuklara en iyi gelen şey olur. Duygularını ortaya koyduğu için kızmak yerine, duygusunu ortaya çıkardığı davranış hakkında konuşmak her zaman daha işlevseldir. “Sana telefonu vermediğim için çok kızgınsın. Bunu bağırmadan bana anlatabileceğine inanıyorum.” dediğimizde onun öfkesini saygıyla kabul edip ona bir iş birliği teklif edebiliriz. Duygular iyidir! Onlardan korkmayın.