Bakan Soylu, Karabük Üniversitesi'nin (KBÜ) 15 Temmuz Şehitleri  Konferans Salonu'nda düzenlenen akademik yıl açılış törenine katıldı.

"Türkiye'nin 21. Yüzyıl Hedefleri Fırsatlar-Tehditler'" konulu ilk  dersi veren Bakan Soylu, gençlere güzel bir dünya bırakmak için çalıştıklarını  söyledi.

Türkiye'nin, dünyanın en çok insani yardım yapan, dünyanın en çok  sığınmacı barındıran ülkesi olduğuna işaret eden Soylu, "Terörü desteklemedik,  terör örgütlerine silah ve para vermedik, laboratuvarlarımızda sentetik  uyuşturucular üretmiyoruz. Üretip de başka ülkelere göndermiyoruz. Bilakis  dünyada hem terörle hem uyuşturucuyla en ciddi mücadeleyi veren ülkeyiz.  Afrika'da, Somali'de, Myanmar'da bu ülkenin açtığı su kuyuları var, bu ülke  insanının emekleriyle ve alın teriyle açılan sahra hastaneleri var. Sudan'da,  Yemen'de yetim evlerimiz var. Yüzlerine gülümseme, sofralarına ekmek ve su  olduğumuz, umut olduğumuz binlerce insan var." diye konuştu.

Soylu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın dün Balkanlar'a yeni bir  gerdanlığın imzasını attığını aktararak, "Bu aynı zamanda bir barış yoludur çünkü  biz sadece iyilik medeniyetinin çocukları değiliz, biz aynı zamanda barış  medeniyetinin çocuklarıyız." dedi.

AK Parti hükümetinin hayata geçirdiği "mega projeler"den bahseden  Soylu, bu projelerin ülkenin rekabet gücüne katkısına ve gençler açısından  önemine değindi.

Soylu, Zeytin Dalı Harekatı'nı hatırlatarak, "Acaba mühimmatımız bize  yeter mi diye bir endişemiz söz konusuydu çünkü mühimmatı aldığımız yer Amerika  Birleşik Devletleri'ydi. Vermeyecekleri aşikardı. Onun  için çok daha güzel bir  planlama yapmalıydık. Bugün onlara ihtiyaç duymayan, akademisyenlerimizin,  hocalarımızın öğrettiği, Türk mühendislerinin imal ettiği ve kimseye ihtiyaç  duymadığımız mühimmatları Zeytin Dalı Harekatı'ndan bugüne kadar kendimiz  üretebilme kabiliyetine sahip olan bir ülke haline geldik." ifadelerini kullandı.

"TÜRKİYE BÜYÜK BİR MÜCADELE İÇERİSİNDE"

Türkiye'nin büyük bir mücadele içerisinde olduğuna dikkati çeken  Soylu, şunları kaydetti:

"Terör, göç ve uyuşturucu, birbiriyle simbiyotik bir ilişki içinde  olan küresel güvenlik problemleridir.  Dünyanın bazı bölgelerindeki siyasal  istikrarsızlık, gelir adaletsizliği, gıdaya, sağlığa, suya ve enerjiye  erişimindeki sıkıntılar da bu saydığım üç problemin de temel sebebidir. 400  yıldır dünyaya egemenlik kurduğunu iddia eden ve bugün bu egemenlik bandını  kaybeden batı, bugün bu konularda çaresizdir. Sadece size şu rakamı vereyim; 2016  yılında toplam 175 bin kaçak göçmen yakaladık Türkiye içerisinde. 2017 yılında  176 bin kaçak göçmen yakaladık, 2018 yılında yaklaşık 268 bin kaçak göçmen  yakaladık. 2019 yılında şu andaki rakam 350 bin. Bunun sorumlusu biz değiliz,  bunun sorumlusu maalesef dünyayı yönsüzlüğe mahkum eden ve kendileri de yönsüzlük  içinde bulunan batı ülkeleridir.

Soylu, uluslararası petrol ihracatçısı ülkelerin oluşturduğu OPEC'in  üye listesi incelendiğinde bu ülkelerin çoğunda iç huzursuzluk, çatışma,  istikrarsızlık, fakirlik olduğunun ve vatandaşlarının başka ülkelere kaçmaya  çalıştığının görüleceğini söyledi.

"Ege'de kaçak göçmen botlarında Afrika'da adını sanını duymadığımız  ülkelerin vatandaşlarını yakalıyoruz." diyen Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Benim çocukluğumda ve gençliğimde Afrika'dan, Latin Amerika  ülkelerinden, Orta Doğu'dan sürekli olarak darbe ve iç savaş haberleri gelirdi.  Bugün de hala aynı haberler gelmeye devam ediyor. Yani istikrarsızlık, gelişmiş  batılı ülkeler tarafından bir küresel yönetim modeli olarak uygulanıyor ve  araçsallaştırılıyor. Bazı analistler bunu bir strateji olarak görebilir. Bana  sorarsanız bu durum, batının yönsüzlüğü ve vizyonsuzluğudur, hatta aç  gözlülüğüdür. Dünyayı sürekli çatışma halinde tutmak, bu çatışmaya silah satmak,  terörü araçsallaştırıp küresel politikalarda kullanmak ve emperyalizmin  radikalizm üzerinden dünyayı yönetmeye çalışması, belki başlarda strateji olarak  görünmüştü ama bugün bu stratejinin iflas ettiği ortadadır. Bütün bunla birlikte  yeni bir kavram daha var; gezgin terörizm. Bu da batının icadıdır. Bugün batının  kapılarına dayanan göçmenler, kendi başkentlerinde patlayan bombalar,  uyuşturucunun pençesinde eriyen kendi gençleri, strateji zannettikleri şeyin  aslında bir yetersizlik olduğunu, yönsüzlük vizyonsuzluk olduğunu yüzlerine  çarpmaktadır."

Bakan Soylu, Türkiye'nin tüm bu problemlerle ve küresel yönsüzlüğün  olumsuz çıktılarıyla coğrafi konum itibarıyla temas etmek zorunda olduğunu,  bununla mücadele ettiğini, kendi varlığını, kendi içindeki kardeşliği savunmak  zorunda kaldığını vurguladı.

"PKK'YI TERÖR ÖRGÜTÜ İLAN ETMELERİNE RAĞMEN BU DESTEĞİ VERDİLER"

Türkiye'nin yaklaşık 40 yıldır terör örgütü PKK ile mücadele ettiğine  işaret eden Bakan Soylu, teröre rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde doğu  illerinde hayata geçirilen yatırımlardan bahsetti.

Türkiye'nin terörle mücadelede başarılı operasyonla imza attığını  vurgulayan Soylu, şöyle konuştu:

"Bunu artık çocuklar bile biliyor ki 'gelişmiş batı' diye tarif  ettiğimiz ülkeler, bu örgüte 40 yıldır aklınıza gelebilecek her türlü desteği  verdi. Para, silah, eğitim, uluslararası koruma verdiler ve son 5 yıl DEAŞ ile  mücadele bahanesiyle bu desteği açıktan verdiler. Kendi uluslararası  kuruluşlarının raporlarında PKK'yı onlarca defa terör örgütü ilan etmelerine  rağmen, bu desteği verdiler. PKK terörünün Türkiye'ye parasal maliyetiyle ilgili  yaklaşık 350 milyar dolar ile 1,2 trilyon dolar arasında çeşitli hesaplamalar ve  analizler var. Keza başka bir uluslararası çalışmada, terörizmin gelişmekte olan  ülkelerdeki büyüme oranını yüzde 1,4 azalttığı yönünde bir sonuca ulaşılmıştır.  Tabii bu işin bir de sosyal maliyeti var. PKK terörü, Türkiye'nin önemli bir gücü  olan Anadolu'nun kardeşliğini bozmaya çalışmaktadır."

"BİZ O BÖLGEYİ YENİ TANIMIŞ DEĞİLİZ"

Soylu, özellikle PYD eliyle son 5-6 yıldır DEAŞ ile mücadele  bahanesiyle sınırın altında yapılmaya çalışılanın, tam anlamıyla oradaki  demografik yapının bozulması, coğrafyanın altüst edilmesi, doğal yapının yerine  kendilerine ait militan bir demografi oluşturulması ve bin yıllık kardeşliğin  arasına terörün sokulması olduğunu belirterek, şunları kaydetti:

"Bugün Türkiye'ye dönük olarak o bölgedeki barış operasyonuyla ilgili  demografik yapıyı bozacağı iddiasında bulunanlar, esasında kendi sosyal  hırsızlıklarını örtmeye çalışıyor. Bu kadar açık ve net. Batı bu konuda  samimiyetsizdir. Hiçbir gün de samimi olmamıştır. Kimse kusura bakmasın, biz o  bölgeyi yeni tanımış değiliz. O bölgede köy köy, mahalle mahalle, kimin  yaşadığını, hangi aşiretlerin, hangi akrabaların yaşadığını biliyoruz. Orada  YPG'nin bir süredir ne yapmaya çalıştığını da izliyoruz. Şunu söyleyeyim harita  çok net; bir terör koridoru oluşturulmaya çalışılıyor. Bu da batının eliyle  yapılmaya, batının eliyle oluşturulmaya çalışılıyor. Yapmak istedikleri;  Türkiye'yi taca çıkarmaktı ve Türkiye'yi etkisiz hale getirebilmekti. Yapmak  istedikleri bizi medeniyetimizden, coğrafyamızdan ayırmaktı. Afrin'de yapmak  istedikleri oydu. Bunu bir İçişleri Bakanı olarak söylüyorum; DEAŞ'ın, YPG'nin,  PYD'nin ve PKK'nın da patronu aynıdır, farklı değildir. Bütün verilerimiz,  bilgilerimiz, bütün saha çalışmalarımız bizi bu sonuca çıkarmaktadır."

Türkiye'nin çok güçlü bir devlet olduğunun altını çizen Soylu, "Sayın  Cumhurbaşkanımız, 2003 yılının başından itibaren savunma sanayiyle ilgili  Türkiye'ye bugünlerde çok lazım olan bu önemli meseleye asılmamış olsaydı, bugün  biz bu noktada olamazdık." dedi.