Gelişmelerden anında haberdar olmak için Google News'te Aydınpost'a abone olun

Aydınpost'a Google News'te abone olun

Son bir buçuk yıldır tüm dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını yüzünden zaten iyice bozulan ruh halimize deprem, kuraklık belirtileri ve orman yangınları gibi doğal afetler de eklenince psikolojimiz alarm vermeye başladı.

Toplumun genelinde başlayan 'gerginlik' ve 'endişe' duygusu, sinirlerimizi bozmaya devam ediyor.
Tüm bunlara sosyal medyadaki asılsız ve ürkütücü haberler yayan felaket tellalları da eklenince insanlar deyim yerindeyse 'boğulmaya' başladı.

Hatta tek seferde çok fazla olumsuz habere maruz kalma durumunun literatürde bir adı da var: Felaket kaydırması. (doomscrolling) 

Toplum olarak içerisinden geçtiğimiz süreci hurriyet.com.tr'ye yorumlayan Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Numan Konuk, insanların genelinde hakim olan korku ve panik havasının yakın ve uzun vadede sonuçlarını analiz etti.

"BUNUN ADI KRİZ..."

İnsanları zorlayan çeşitli durumların ruh sağlığına olumsuz etkilerinin eskiden beri bilindiğini hatırlatan Konuk, "Hepimiz bir şekilde bu olayların etkisini gidermek ve denge durumuna kavuşmak üzere bir takım yöntemlerle bu durumları atlatırız. Ancak bazen alışageldiğimiz çözüm yollarının içinde bulunulan durumu aşmaya yetmediği durumlar da ortaya çıkar ki bu duruma kriz adını veriyoruz" dedi.

EVRE EVRE ANLATTI

Krizin sebeplerini ve onunla başa çıkma yöntemlerini de değerlendiren Konuk şu tespitlerde bulundu:

 

Kriz reaksiyonu diagramına göre; krizden sonraki en tehlikeli evre' desorganizasyon' evresi. Bu evreye girmeden krizi atlatma sürecine girilebilmesi, gerektiğinde profesyonel destek alarak süreci atlatmaktan geçiyor.

"SON EVRE YA ÇÖZÜM YA DA DESORGANİZASYON"

BÖYLESİ SANCILI SÜREÇLERDEN NASIL ÇIKILMALI?

İnsanlara bu tür tablolar için önerilerde de bulunan Konuk şunları kaydetti:

"Krize müdahalede iki temel amacımız vardır duygusal ve çevresel alanda yapılacak acil ilk yardımla acının azaltılması. Bir diğeri ise krizdeki bireyin uyum ve mücadele gücünü artırmak. Bunları yaparken de odaklanılan iki temel yaklaşım problem odaklı ve duygu odaklı yaklaşımlardır. Bunlardan birincisinde krizi ortaya çıkartan olaylar üzerine gidilirken diğerinde bireyin bu olaylara verdiği duygusal düşünsel ve davranışsal tepkileri üzerine yoğunlaşılır."

"BU GEÇİCİ BİR DURUM"

Beyaz "Kaygı, korku, suçluluk, öfke ile başa çıkmanın bir yolu var mı?" sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

"Öncelikle bu durumun bir ruh sağlığı bozukluğu olmadığını bu duyguların geçici ve durumsal olduğunu bilmek gerekiyor. Bu duyguların tehlikesi bizi uyumsal olmayan davranışlara yöneltebilme tehlikesidir.

Birey ilgili sıcak bir yaklaşımla dinleyip soruna adillik kazandırmak duygusal zorlamanın ötesinde psikiyatrik bozukluğu olup olmadığını saptamak, olaylardan kişinin ne yönde etkilendiğini ortaya koymak, çözüm yolları üzerinde odaklanmak, kişisel ve çevresel potansiyelin seferber edilmesi ve çözüm yolları üzerinde çalışmak, bizler ruh sağlığı çalışanlarının yol ve yöntemleridir. Ruh sağlığı profesyonelleri ile birlikte çözülebilecek bir durum olduğu konusunda bilinçlendirme yapmakta yarar olur.

EMPATİ DUYGUSU KRİZİ KÖRÜKLÜYOR!

 "Krize sokan durumlardan önemli birisi de kayıp yaşantısıdır. Sıklıkla sevilen kişinin kaybı ile ilişkilendirilse de kayıp duygusunun içinden geçtiğimiz afetlerle de tetiklediğini gözlemliyorum" diyen Beyaz sözlerini şöyle sürdürdü:

SOSYAL MEDYADAKİ BİLGİ KİRLİLİĞİNE DİKKAT!

Sosyal medyadaki aşı karşıtlığı ve doğal afetlerle mücadeledeki bilgi kirliliğine değinen ve insanları uyaran Beyaz, bunları ise şu şekilde sıraladı:

PAZARLIK AŞAMASI

'KABULLENME' AŞAMASI

'TOPLUMSAL DAYANIŞMA' VURGUSU