Forbes Türkiye'de Yıldız Holding'in 2019 rotasına ilişkin bir analiz-haber yer aldı. Forbes Türkiye'den Özer Turan imzasıyla yer alan haber şöyle:

Yıldız Holding'in Üsküdar Kısıklı'daki genel merkez kompleksinin içinde, Murat Ülker'in de odasının bulunduğu köşk bir sanat galerisini andırıyor. Ülker'in odasına ilerlemek için merdivenleri çıkarken, duvarları süsleyen eserlere bakmaktan alıkoyamıyor insan kendini.

Odanın ortasında Godiva ve Pladis logolu objeler ve rengarenk ambalajlara sarılı çikolata ve bisküviler ise burasının bir sanat galerisi değil, dünyanın en büyük atıştırmalık şirketlerinden Pladis'in yönetildiği oda olduğunu hatırlatıyor.

Murat Ülker'in oldukça enerjik bir biçimde, elinde Godiva'nın yeni piyasaya çıkacak ürünleriyle birlikte içeri girip adeta tanıştırıcısına her birini keyifle anlatmaya başlaması da, müze gezgini ruh halinden sıyrılmamızı sağlıyor.

MURAT ÜLKER HER ZAMAN GÜLER YÜZLÜ

Her zaman olduğu gibi esprili ve güleryüzlü.

Şirket satışı ya da borç yapılandırması gibi ağır konulardan söz ederken bile araya sıkıştırdğı nükteli anektodlarla konuyu yumuşatıyor.

DÜNYAN EN BÜYÜKLERİ ARASINDA

Ülker'in yurtdışında satın aldığı İngiliz United Biscuits, Amerikalı Demet Sendy ve Belçikalı Godiva'nın işlerini ÜlkerBisküvi ile harmanlayarak Pladis altında tek çatıda toplamasının üzerinden üç yıl geçti.

Ocak 2016'da kuruluşu açıklanan Plaids, bu yıl ulaştığı 2 milyar Pound'un üzerindeki cirosuyla dünyanın en büyük üçüncü atıştırmalık şirketi.

Türkiye'nin de global olma kriterlerini tamamıyla sağlayan ilk şirketi.

"Malta'da sabah yürüyüşü yaparken, yanıma bir adam yaklaştı. Ve Merhaba Murat Ülker Nasılsınız dedi ve koşmaya devam etti" anektodu ile özetliyor kendisinin ve şirketinin ulaştığı global ölçeği.

"İnsaf artık dedim" diye tamamlıyor hikayesini ve gülüyor.

Ulaşılan bu ölçeğin ve bu yapının sindirilmesinin bir maliyeti de var elbet. Geçen yıl bu zamanların en çok konularından biri, Yıldız Holding'in 6,5 milyar doları bulan kredi borçlarını tek kredide birleştirmek için bankalarla masaya oturmasıydı. Süreç birkaç ay daha devam etti ve Nisan 2018'de, kendisinin belirlediği koşullarla alacaklı bankaların oluşturduğu konsorsiyumla sendikasyon kredisi için anlaşmayı imzaladı. Koşullar Ülker için oldukça cazipti. 3 yıl anapara ve faiz ödemesiz, dördüncü yıl sadece faiz ödemeli, beşinci yıldan itibaren anapara borcunun yüzde 50 oranında indirilmesine kadar faiz ve anapara ödemesi...

TAM ZAMANINDA ATILAN ADIM

2018'in ikinci yarısında hızla yükselen dolar kuru, bir yıl önceki bu hamlesinin oldukça öngörülü olduğunu ortaya koydu. Sonraki aylarda Doğan ve Zorlu Holding gibi devlerin de kredilerini yapılandırmak için bankalarla masaya oturma girişimleri sonuçlanamadı.

Doğuş Holding ise 25 milyar liralık kredi borcunu ancak 1 yıl sonra 21 Aralık 2018'de yapılandırabildi. Dolayısıyla bu durum o dönem kamuoyunda "Nereden çıktı bu şimdi durup dururken yoksa Ülker batıyor mu?" fisıltılarıyla karşılanan yapılandırma esnasında tam zamanında atılmış bir adım olduğunu gösterdi.

Yıldız Holding'in kredi yükünün bu denli büyümesinde son 10 yılı kapsayan süreçte yurt içi ve yurt dışında yapılan şirket satın almaları yatıyor. 2007'nin sonunda Godiva'nın 850 milyon dolara bünyeye katılması, Murat Ülker başkanlığındaki Yıldız Holding'in yurt dışında yaptığı ilk büyük operasyondu.

Sonrasında 2013'te çikolata kaplamala ve atıştırmalık ürünler pazarında ABD'nin önemli şirketlerinden Demet's Cendy 220 milyon dolara alındı. En büyük hamle ise 2014'te geldi. İngiliz bisküvi şirketi United Biscuits'i (UB) 3,2 milyar dolara satın alan Yıldız Holding bu hamleyle dünyanın en büyük üçüncü bisküvi üreticisi konumuna geldi. Tabi bu alımlarla birlikte yurt içinde de doğrudan Yıldız Holding ve başta Gözde Girişim olmak üzere iştirakleri tarafından Adapazarı Şeker, Aytaç Et, Azmüsabad, Flo, Şok, Diasa gibi bir çok alım yapıldı. Bunlara şirketlerin günlük operasyonlarını ve ana faaliyetlerini sürdürürken aldıkları krediler de eklenince Yıldız Holding ve şirketleri üzerinde kayda değer bir borç yükü oluştu.

Murat Ülker'in borç yükünü azaltmak için bankalarla yaptığı anlaşmanın vadesini beklemeye niyeti yok. 2019'daki ana gündemi şirket ve varlık satışlarıyla oluşturacağı kaynakla borcunu vadesinden önce kapatmak ve faiz yükünden kurtulmak. Kredilerini dört yıl geri ödemesiz olarak yeniden yapılandırdığı anlaşmanın üzerinden altı ay geçse de, ciddi miktarda ödeme yaptığını söylüyor. "2018'de bankalara yaklaşık 1 milyar dolar ödeme yaptık Ve bu süre zarfında hiç kredi kullanmadık." diyor. "Rejim yapıyoruz" diye de ekliyor. Ve gülerekte "Daha sağlıklı oluyoruz."

ŞİMDİDEN 1 MİLYAR DOLARINI ÖDEDİ

Ülker şimdiden 1 milyar dolarını ödediği kredi için bu yıl yüklü bir geri ödeme yapmayı planlıyor. Kaynağı ise Godiva'nın Japonya operasyonlarını satarak yaratacak. Bu cümle tek başına planlanan operasyonun büyüklüğünü anlatmak için yeterli değil. Çünkü Ülker için Japonya içinden çıkmak Godiva'nın yaklaşık üçte birini satmak anlamına geliyor.

Yıldız Holding'in Godiva ile Japonya'da depoları ve ambalajlama tesisleri bulunuyor. Ayrıca perakende mağaza ağına sahipler. Ve birçok satış noktaları (Japonya'daki önemli satış kanalllarından Seven Eleven gibi noktalarda perakende satış yapılması) bulunuyor.

MÜŞTERİLER ÇIKTI BİLE

Üstelik satılan malların bir kısmını da Japonya'da üretiyorlar. Ülker'in niyeti, markayı dışarıda tutarak bu operasyon ağını satmak... Satış niyetinin açıklanmasının ardından müşteriler ortaya çıkmaya başlamış bile.'"Orada üretim yapmak isteyen yerli ve yabancı şirketler ve bazı fonlar ilgileniyorlar." diyor Ülker.

Ancak ilk satış görüşmelerinde alıcılardan gelen talepler farklı bir yöne kaymağa başlamış. "Markayı değil oradaki operasyonumuzu satıyoruz. Ancak satış görüşmelerine başlayınca Godiva markasını da kullanmak, ar-ge ve bilgi birikimimimizden yararlanmak üzere talepleri de değerlendirmeye başladık." diyor. Henüz satışın ne şekilde olacğı netleşmiş değil. Ancak pakete Japonya'dan yönetilen G. Kore ve Avustralya'da girebilir.

GODİVA 5 KAT BÜYÜDÜ

Godiva Japonya'yı bu kadar değerli yapan özelliklerinden biri şirketin bölgede göstermiş olduğu performans. "Japonya gibi herşeyin yüzde 1 haat yarım puan büyüyebildiği oturmuş bir pazarda Godiva olarak beş kat büyüdük." diyor Ülker. Üstelik daha epey büyüyebilecek bir potansiyele sahip. Çünkü henüz hiç kullanılmamış satış kanalları da var. Örneğin B2B ya da lisanslama gibi modelleri kullanmamışlar. Market zincirlerinde henüz çok fazla yer almıyorlar. Bu kanalların da etkin bir şekilde kullanılmaya başlanacak olması büyük bir potansiyel yaratıyor. Ve yatırımcıları cezbeden de bu. Bu haliyle bile 2018'i yaklaşık 900 milyon dolar ciroyla kapatan Godiva'nın gelirlerinin yaklaşık üçte biri bu ülkeden geliyor.

STARBUCKS'A RAKİP OLACAK

Ülker'in bu kadar cazip ve potansiyeli bir bölgeyi satma kararı almasının iki nedeni var. Bunlardan ilki elde edilecek kaynağın büyük bir bölümüyle borç ödemesi yapmak. İkinci amaç Godiva'yı çok daha hızlı büyütebilecek bir iş modeline yatırım yapmak. Godiva Japonya'nın satışından, anlaşmanın koşullarına göre 1 milyar dolara yakın bir fon yaratılabilir. Bu gelirin bir kısmı Godiva kafeler için kullanılacak. Starbucks'a rakip olarak konumlandırılacak olan bu yeni iş Godiva'ya hızlı bir sıçratma yaşatabilir. Coca Cola'nın İngiliz kahve zinciri Costa'yı 5,1 milyar dolara satın alması ve Nestle'nin Starbucks'un kahve ürünlerini kafe dışında satmak için 7,2 milyar dolara anlaşması işin büyüklüğünü kavramak için yeterli. Üstelik Temmuz 2017'de Godiva'ya CEO olarak atan Annie Youngscrivner, Starbucks'un eski pazarlama başkanı.Dolayısıyla Godiva markasıyla kahve zinciri işine girmenin Murat Ülker için üzerinde düşünülmüş bir hamle olduğunu gösteriyor.

AYTAÇ ET DE SATILABİLİR

Godiva Japonya satışı Ülker'in gündemindeki tek satış değil. Yurt içinde de önemli hamleler gelmesi muhtemel. Islak mendil, sabun ve benzeri kozmetik ürünleri üreten Komili bunlardan "Aytaç eti de satabiliriz."diyor Ülker ve ekliyor. "Bunlar esnasında büyüdüğümüz işler ama ana faaliyelerimizin dışında olduğu için uygun bir fırsat doğması halinde satıp çıkabiliriz." Asıl şirket satışı dalgası ve Gözde Girişim İştiraklerinde yaşanabilir. "Gözde'deki mantığımız da bu zaten" diyor Murat Ülker. Al büyüt ve sat Ülker'e göre Gözde Girişim için şu anda daha çok "Sat zamanı": "Türkiye Finans hisseleri Kümaş ve diğer iştirakleri de satabiliriz."

Oluşacak kaynağın bir kısmı ile Gözde Girişim yeni yatırımlar yapacak. Ancak Türkiye içinde yapılacak olası satışlardan elde edilecek gelirin önemli bir bölümü de borç kapanmasında kullanılacak.

Yıldız Holding'in global stratejisinin ana ayağını oluşturan Pladis için de 2019 değişim yılı olacak.

Pladis'i oluşturan şirketlerin satın alınmasında önemli bir rolü olan şirketin CEO'su Cem Karakaş'ın "ailevi sağlık problemleri" nedeniyle görevinden ayrılması bu değişimin ilk sinyaliydi.

Pladis'in ofisinde yaşanan tek değişiklik Cem Karakaş ayrılığı olmadı.CEO ile birlikte şirketin mali işlerini yürüten CFO'su dahil üst yönetimde oldukça kapsamlı bir değişiklik yapıldı. Bu değişikliklerde Pladis'in performansının Ülker'in beklentilerinin altında kalmasının da önemli bir etkisi olduğunu söylemek mümkün.

TÜRKİYE'DE BİR İLK OLDU

Murat Ülker Pladis'i kurarken birçok şeyi süreç içinde öğrenmek zorunda kaldıklarını anlatıyor. Ülker, "Türkiye'de ilk defa bir şirket enternasyonel oldu. Yurtdışında üretip yurtdışında satar hale geldik. Dışarda yerli olduk. Bu yapıyı kurarken dışarıdan 'Bu işi biliyor gelip yönetsin' diyeceğimiz kimse yoktu. İşi bilenler de Türkiye'yi ve Türkleri çok iyi tanımıyorlardı." sözleriyle anlatıyor Pladis'in ilk günlerini. Ancak bu durum şirketin performansı için konulan hedeflere ulaşmasını engellemiş görünüyor. "Bir labirentte yürümeye" benzetiyor Ülker bu süreci, "İlerleyip bir duvarla karşılaşıyoruz, bazen bu duvarın etrafından dolanmak gerekiyor. Kimi zaman duvarı yıkarak yolu açmak."

Global bir şirket yapısıyla bütün dünyada faaliyet göstermenin sonuçlarından birinin aynı anda birkaç krizle başetmek zorunda kalmak olduğunu anlatıyor. "Ama öğrendik bunu. İşimizi yapmaya ve para kazanmaya devam ediyoruz. Bu konuda bir problemimiz yok. Pazarlarımızı ya muhafaza ediyoruz ya da büyütüyoruz. Bu konuda da bir problemimiz yok. Ama ilk başta koyduğumuz hedeflere ve rakamlara biraz daha geç ulaşacağız." sözleriyle özetliyor Pladis'in durumunu.

Yıldız Holding Pladis'i kurarken şirketin operasyonlarını bölgesel olarak yapılandırdı. Şirketin cirosunun yüzde 33'ü Türkiye'den, yüzde 33'ü ise İngiltere üzerinden geliyor. Kuzey Amerika, Uzak Asya, Ortadoğu ve Afrika pazarlarının cirodaki ağırlığı ise kalan kısmı üretiyor. Godiva organik olarak Pladis çatısı altında değil. Ancak yine de pratikte şirketler iç içe giriyor. "Ticaret neyi gerektiyorsa onu yapıyoruz. Mesela Çin'de bisküviler de dahil bütün işimizi Godiva yapıyor. Neden? Çünkü zaten oarada yerleşikler ve her türlü altyapıları var. Ben Pladis olarak neden orada aynı satış ağını iki kere kurayım ki." sözleriyle anlatıyor Ülker bu yapıyı. İngiltere içinse tam tersi bir yapı söz konusu. Godiva İngiltere'de küçük görünmesinin sebebi şirketin bu bölgede operasyonlarını Pladis ağı üzerinden satması. Bu yapının sebebi ise Yıldız Holding çatısı altında faaliyet gösteren şirketlerin verimliliklerini maksimuma çıkartabilmek.

Yıldız Holding, yaklaşık 5 yıl önce Türkiye'deki dağıtım ağını da aynı yaklaşımla revize etmişti. Bu değişiklik şirketin dağıtım ağı bisküviden, çikolataya, içecekten tuvalet kağıdına kadar bütün ürünlerin satış noktalarına dağıtılmasını sağladı. Ülker, "Globalde de aynı yaklaşımı koruyoruz. Pladis çalışanı bisküvi bırakmak için Tesco'ya gittiğine Godiva çikolatasını da versin. Ülker ürünü de ayrı ayrı kanallardan aynı noktaya ulaşmaya çalışıp maliyetleri yükseltmeyelim." diyor.

YILDIZ HOLDİNG: TÜRKİYE DEVİ

Yurt içinde ve yurt dışında kurduğu bu yapı Yıldız Holding'i Türkiye'nin devlerinden birine dönüştürdü. Şirketin 2017'deki konsolide cirosu 42,3 milyar lira. Bu büyüklük o dönemdeki dolar kuru üzerinden yaklaşık 11,5 milyar dolara denk geliyordu. Yıldız Holding CFO'su Mustafa Tezcan'ın verdiği bilgiye göre lira bazında yüzde 20'lik bir büyüme ile bu rakam 2018'de 51milyar liraya yükseldi. 2018 ortalama döviz kuru (4,8) üzerinden dolar bazındaki büyüklük ise 10 milyar doların biraz üzerinde olsa da nispeten küçüldü. Artık Ülker'in gelirlerinin yüzde 45'inin yurt dışından gelmesi yani döviz bazlı olması şirketi kur dalgalarından koruyan doğal bir bariyer de oluşturdu.

2018'i daha çok borç yapılandırma görüşmeleriyle geçiren Murat Ülker "Geçen yıl eğlendik." diyor ironi yaparak. "Sabahlara kadar eğlendik. Pazarlıklar toplantılar..." 2019'da gündemdeki şirket satışları ve borç kapama telaşı ile geçen yılki kadar olmasa da oldukça hareketli geçecek gibi görünüyor.

Ülker'in son 5 yıldır taşıdığı, "Türkiye'nin en zengin insanı" ünvanını koruyup koruyamayacağı ise Mart 2019'da belli olacak. Ancak bu yıl zirve yarışının da çetrefilli geçeceğini şimdiden söyleyebiliriz.