Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında muhalefete sert sözlerle yüklendi. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın Baykar'ı hedef alan açıklamalarına tepki gösteren Erdoğan, şunları söyledi: 

"Dünya küresel krizi konuşuyor, bunlar masa kriziyle meşgul. Altılı masanın milletin başına çökmek dışında projesi yok.

Kahraman ordumuz ve onun şerefli komutanlarıyla savunma sanayiimiz ise bu hedefler arasındaki özel yerini daima korumuştur. İnsan, bir ülkenin ordusu, komutanları, savunma sanayii şirketleri, ürünleri kimler tarafından niçin, hangi gayeyle hedef alınır diye düşünmeden edemiyor. 

ANLAMAKTA ZORLANIYORUZ

Bizim bildiğimiz, bir ülkenin ordusuna ve savunma sanayiine ancak bunları kendine tehdit olarak görenler saldırır. Mesela Yunanistan'ın bu konudaki feveranlarını yersiz bulmakla birlikte anlayabiliyoruz. Aynı şekilde PKK'nın feryatlarının sebebi yerindedir. Onu da anlıyoruz. Ülkemizin askeri alandaki gücünü, çıkarlarına tehdit olarak görenlerin sızlanmalarını da normal karşılıyoruz. Anlamakta zorlandığımız ve üzüldüğümüz husus bu ülkenin bir parti liderinin, parti mensuplarının ordumuza ve savunma sanayiimize karşı sergilediği hazımsızlıktır. Gerçi darbe yapan orduyu alkışlayanların, terör örgütlerinin başını ezen, sınırlarımızın güvenliğini daha derinlere taşıyan, hak ve menfaatlerimizi aslanlar gibi savunan orduya düşmanlıkları gayet tabiidir."

"Daha Başbakan olmamıştım. Yurt dışında görüşmeler yapıyordum. Oğul Bush'la görüştük. 'Hani bize insansız hava aracı verecektiniz' dedi. Süratle vereceksiniz. Ve o ziyaretimde biz bunlardan İHA'yı aldık. Ama iki günlük verdiler. Bu ziyaretimin ardından, Allah rahmet eylesin Özdemir Bey hemen çocuklarıyla beraber bu adımı attı. Süratle İHA'yı onlar ürettiler. Ardından SİHA'yı da ürettiler. Ve çocuklar Akıncı'yı üretti. Şimdi savaş uçağı noktasında da çalışmalarını sürdürüyorlar.

Bütün bunlarla beraber olay sadece savaş aracı değil. Bunun ürünlerini de üreteceksin. Ülkemiz bu mühimmatı da üretmeye başladı. Biz, Türkiye'deki maalesef bu muhalefetle çok uğraştığımız için ne yazık ki adım atmakta yoruluyoruz, zorlanıyoruz.
 

KILIÇDAROĞLU'NA: ORADA BAŞKOMUTAN...

İşte en son, Arifi'yedeki olay. Biz ne yaptık Arifiye'de? Fırtına obüslerinin teslim törenine gittik. Savunma Bakanımız, kuvvet komutanlarımızla birlikte gittik. Düşünebiliyor musunuz, muhalefetin başındaki adam, 'siz siyasetçi değilsiniz' diyor. Tamam da neyi alkışlıyorlar? Neden alkışlıyorlar? Alkışladıkları şey, dünyayı titreten Fırtına obüslerinin teslim töreni. Peki konuşan kim? Bay Kemal, konuşan Anayasamızın hükmüne göre Başkomutan konuşuyor. Sen ne Savunma Bakanımıza ne kuvvet komutanlarımıza hakaret edecek çaptasın. Önce haddini bil. Karakter zaafı olan bir insan olarak bizim şanlı ordumuzun komutanlarına bu şekilde saldırmak herkesin kârı değildir. Bütün bunlarla ilgili işin hukuki boyutu devam ediyor, devam edecek. Hukuk karşısında da bunun hesabını verecekler.

Bay Kemal, sen tanımazsın ama sana ben Özdemir Bey'i tanıtayım. Biz, birinci bölge, ikinci bölge alanlarında tahsisleri yaparken onlara yaptıkları üretimin nevine göre yaparız. Diyelim ki stratejik ürün üretilecek. Herhangi bir bedel almadan burayı tahsis ederiz. Bugüne kadar böyle nice firmalara bu verildi. Fakat Özdemir Bey öyle bir insan ki, hayır almam... 'Ya abi ben sana lütufta bulunmuyorum, bu devletin aldığı bir karar. Bu senin için bir hak.' 'Hayır almam, ben paramı veririm, paramla satın alırım.' Böyle bir insan. Bu ahlaksız çıkmış, hala... Tabii yanında başka ahlaksızlar da var. Geleceklermiş de geldikleri zaman bunlara hesabını soracaklarmış. Bu işin rekabetinin oluşması lazımmış. Sen rekabet nedir bilir misin? Sen git çocuk bezi satmaya devam et. Senin işin değil bu."