Türk Emekli-Sen Aydın Şube Başkanı Aydın'ın açıklamasıda; "Ülkemiz yılın ilk üç ayında % 11, ikinci çeyreğinde % 8,8 büyümüş. Artık Asya Kaplanı diyorlar.Emeklilerin, dar gelirlilerin üstüne pençelerini basa basa güya ekonomimiz büyüyor. Beyaz peynir 25.- TL/Kg, kıyma 30.- TL/Kg, zaten alamıyoruz ya pirzola 45.- TL/Kg olmuş,  4.- TL/Kg’dan  aşağı  meyve, sebze pazarda bile yok, halâ enflasyon % 6, ülkemiz halâ büyüyor, memura, emekliye % 4 + %4 = %8 maaş zammı yapılıyor. Ceplerimizdeki enflasyon % 18’dan aşağı değil, buna aldırış eden yok. Enflasyon rakamlarının açıklanmasından sonra elektriğe %9.57, doğalgaza  %12,28 zam yapıldı. Bu zamlara yiyecek ve içeceğe yapılanlar dâhil değil. Sene sonunda maaş zamları konuşulmaya başladığı zaman, çok az kullanılan veya mevsimi geçmiş sezonluk ürünlerin fiyatlarında indirim yapılır. Bu ürünlerin enflasyon sepetindeki ağırlıklı ortalamaları da yüksek tutulur. Elektriğe ve doğalgaza yapılan zamların sepete etkisi sıfırlanır. Enflasyon düşük gösterilir. Bunların enflasyonu ile halkın enflasyonu arasındaki uçurumu yaşayanlar biliyor. Fert başına düşen milli gelir de 10 bin dolar diyorlar. Bu 10 bin dolar biz de neden yok. Kimin refah seviyesi yükseldi acaba? Allah için söyleyin 3 bin dolardan, 10 bin dolara yükselen refah kimin cebinde?
 
Basın yayın organlarında, Türkiye’de 1 yıl içinde milyoner sayısının 10 bin kişi arttığı yönünde haberler yer almaktadır. Bu haberlere göre milyonerler bir yılda  % 22 daha zenginleşmiş Türkiye’deki toplam mevduatın yarısı ise 41,887 kişinin hesabında bulunuyormuş. Ülke içinde milyoner sayısının artmasının Sosyo-Ekonomik anlamda değer kazanmasının tek yolu, toplumun tüm kesimlerinin aynı oranda gelir artışı yaşamasından geçmektedir. Eğer bunu başaramıyorsak gelir dağılımındaki adaletsizlik körükleniyor demektir. Bu durumda  Türkiye’nin   en  zenginleri  sayabileceğimiz  kesim,  gelirlerini % 22  oranındaki  artırırken,  halkımızın  tamamının da gelirinin en az ortalama % 22 artmış olması gerekir ki, gelir dağılımı tablosundaki adaletsizlik artmasın. Ama ülkemizde son bir yılda böyle bir durum söz konusu değildir.Yani memur, işçi, asgari ücretli, emekli, dul ve yetim aylıkları ile işsizlik ödenekleri % 22 artmamıştır.
 
Son bir yılda emekli maaşları % 8-9 civarında yükselmiştir. Dolayısı ile en zengin kesim ile yoksul kesim arasındaki fark 2010-2011 arasında daha da açılmış, gelir dağılımındaki adaletsizlik büyümüştür. Kısaca; adil bir ülkede zenginleşme de adil bir şekilde gerçekleşmeli iken Türkiye’de durum tersine olmuştur. Ülkemizde bunca işsiz varken, yatırım yapılmamaktayken, çalışanların gelirleri reel olarak sürekli azalmaktayken, son bir yıl içinde milyonerler listesine eklenen 10 bin kişinin hangi ekonomik faaliyet yoluyla zenginleştiği ise ayrı bir soru işaretidir. Buradan da görüyoruz ki, 10 bin dolara yükselen refah, Türkiye’deki 41 bin zenginin cebine gitmiş, emekliye ise “çile” kalmıştır. Sosyal Güvenlik Sistemini birleştirdiler, isteyen istediği yerde muayene olabiliyor, istediği eczaneden  ilâcını alabiliyor. Ne alâ…  Emekli muayene olur 6.- TL muayene ücreti Devlet Hastanesin de alınır, eczaneye gelir 6.- TL peşin öder, ilâç alırken muadil farkı öder… Aile hekimlerine muayenelerde, para alınmıyordu. Şimdi sağlık harcamalarını frenlemek için 3.-TL reçete parası alınacağı gazetelere düştü. Özel hastaneler de muayene farkı 14.- TL’ye yükseliyor. İkinci defa özel hastaneye gidildiğinde ise 24.- TL ödenecek. Emekli yaşlı insandır her ay 4-5 defa hastaneye gider. Demek ki birinci sefer 14.- TL ondan sonra 24.- TL muayene parası ödeyeceğiz, maaşımızı hastanelere ve eczanelere yatıracağız.
 
Emekli bir de hastaneye yatmaya görsün, yatak parası otel parası diye hesaplanır. Sanki acil tedavi olmaya değil de, Antalya’ya tatile gitti. Emekli verilen %4 + %4= %8 gibi komik zammı, sadece bir muayene de ilâç alırken sağlık gideri olarak ödüyor. Hani refah yükseldi? Emeklinin cebinden sistem düzeltiyorsunuz, bütçe açıklarını kapatıyorsunuz. Emeklinin üzerinden pençenizi çekin! Emeklinin kanını emmekten vazgeçin! " ifadeleri yer aldı.