Değerli tüketiciler,

Bilindiği gibi yeni bir yıla merhaba dedik. Bazı ufak tefek tartışmalar eşliğinde hep birlikte yeni bir yılın yeni umutlar ve güzellikler ile gelmesini geçmesini diledik. Lakin üzerinden on gün geçtikten sonra 2016 yılının pek öyle iyi dileklerle geçecek bir yıl olmayacağının ilk sinyalleri gelmeye başladı. Sizlere her yönü ile şahane, harikulade, mükemmel geçecek bir 2016 yorumu yapmak isterdik ancak daha ilk hafta da cin mısır yerine Çin borsası patladı. Üstüne İran-Suud gerginliği. Dolar 3 lira üzeri. Eh bizim Türkiye’de ekonomi dediğimiz faaliyetin tamamı döviz hareketlerine göbeğinden bağlı.

Karamsar olmayalım diyoruz da… Elektriğe zam, suya zam, sigaraya zam, rakıya zam,  harçlara zam, vergilerde artış, ekmeğe zam, peynire zam, hıyara zam, domatese zam. Kardeşim maaşlara zam yok mu diye merak ederseniz o da var. Ücretlerin artışı ayrı bir tartışma konusu olur da zamlı maaşını bu yazı yazılana kadar alan var mı bilmiyorum da zamlı elektrik harcayan çok var! Allahtan Rusya’ya mal satamıyoruz. Yoksa fiyatlar Mars’ta dururdu herhalde. Her halükarda cebimizi yakından ilgilendiren zamların en naifi otoyol ücretlerine yapılanı olmuş. Sayın bakan yüzde 25’lik zam fazla yüzde 16 yeterli olur demiş. Sağ olsun. Ancak arada HGS ve OGS uygulanan yüzde 20 indirimi de kaldırılınca… Bedava köprü geçmek için bayramları bekleyeceğiz artık!

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) bu yıl enflasyonu yüzde 6,5 olarak hedefledi.(yeni orta vadeli planda yüzde 7,5 olarak açıklandı) Bu hedefin en az yüzde elli fazlası olur. O kadar iyimserim! Dünya da millet enflasyonu artırmak için para basma dahil atmadığı takla yapmadığı şaklabanlık kalmadı yerinden kıpırdamıyor biz ya hıyardan biliyoruz ya domatesten. Bir kendimizden bilmiyoruz.

Döviz özellikle de Amerikan dolarına karşı son derece “hassas” bir yapısı olan Liramız değer  kaybının esas etkileri ortaya çıkmaya başlayacak ve bu  devam ederse ileri de tüketicilerin yanı sıra şirketlerinde  iflas ettiğini görürüz. Özel sektör ve tüketiciler borçlanma hadleri sonuna gelindi gibi dursa da büyük ihtimal ile banka kredilerini gevşetilir. Bankaların tüketici kredileri ve kredi kartındaki takipteki alacak miktarları hızlı bir artış gösterse de bu böyle olur. Dünya da petrol fiyatları 140 dolardan 30 dolar seviyelerine inince sadece devletlerin değil tüketicilerin ödediği miktarlarda önemli ölçüde düştü. Bizim döviz duyarlılığımız yani Türk Lirasındaki değer kaybı ve vergi yükü maalesef tüketicilerin daha az akaryakıt parası ödemesini engelliyor. Bu harcamadan paranın artmaması tasarruf edilmemesi ve  harcan(a)maması anlamına gelecek.

 Siyasi ve jeopolitik riskleri hiç hesaba katmadan, reel sektörü, mali sektör ayırmadan üretmeden tüketmenin, tasarruf yapmadan borçlanmanın,  küçük bir bedeli olacak ve sanıyoruz o bedel bu yıl  ödenmek için kapımızı çalacak!

Şimdi de papatya falını açalım. Yıl sonu dolar kuru 3,35-3,45 TL, faiz: yüzde 12-15, büyüme yüzde 2,5-3, enflasyon yüzde 11-13 olarak tahmin ediyorum.İyi bir yıl yaşamanız temennisi ile.

 

Memleketler parasızlıktan değil ahlaksızlıktan çökerler. CICERO