YASEMİN SALİH

Aile şirketlerindeki sıradan ikinci jenerasyon hikâyelerinden oldukça farklı Hilal Suerdem'inki. Kazanımlar kadar kayıpların da yön verdiği, kurallar ve prensiplerin, en çok da hedeflerin şekillendirdiği bir öykü bu. Babasının Tahtakale'deki tıbbi gereçler satan dükkânında öğrencilik yıllarında başlayan ticaret hayatı, annesinin okul sonrası fazla oyalanmadan dükkana gitsin diye hızlıca önüne koyduğu tavada yumurta, kulağına üflenen tatlı-sert hayat nasihatleri bu hikâyenin şekillenmesinde önemli mihenk taşları olmuş.

1991'de anne ve babasını bir trafik kazasında kaybettikten sonra Abdullah Kiğılı'nın yanında tezgâhtar olarak işe başlaması, arkasından kızıyla evlenerek aileye girmesi, şirkette bütün departmanlarda çalıştıktan sonra CEO'luğa doğru yürümesi bu yolculuğu sıra dışı yapan unsurlar.

Kiğılı CEO'su Hilal Suerdem'le tüm bunları Çekmeköy Doğa Parkı'nda spor eşliğinde konuştuk...

Bizler sizi Kiğılı ile biliyoruz, evveliyatına da bir bakalım. Nerelisiniz?

Siirtliyim. Zaman zaman gidiyorum. Orada hâlâ teyzem ve kuzenlerim yaşıyor. Teyzem Türkçe bilmez, Arapça konuşur. Ben de Arap kökenliyim. Benim için aile bağları çok önemli. Ebeveynlere saygı, kurallara uymak önemli değerler. Ailenin içinde gerçek sevgi var. Yardımseverlik, derdi ve sevinci paylaşmak, bağlı kalmak bizim için önde gelen değerler. Benim için bunları sadece yaşamak değil, başkalarına da örnek olmak önem taşıyor.

Gençlere yol göstermeyi önemsiyorsunuz...

Evet, kesinlikle. Bu bir paylaşımdır, aktarımdır. Bunu topluma borç görüyorum. İşin tezgâhından başladım. İnsanların beklentilerini değerlendirme yönüm çok gelişti. Koçlukta ve kariyer belirlemede bunlar beni öncü yaptı. 40 yıldır ticaret hayatındayım, 24 yıldır da perakende sektörünün içindeyim. Artık tecrübelerimi insanlara, bu alanla ilgilenenlere ulaştırmak, paylaşmak istiyorum. Hem şirketimde koçluk yapıyorum hem de Birleşmiş Markalar Derneği'nde (BMD) yedi yıldır sosyal sorumluluk başkanıyım. Topluma katkı yaratmayı önemsiyorum. Bu kapsamda üniversitelere konuşma yapmak üzere davet ediliyorum. Özellikle Anadolu'daki üniversitelerde çok verimli toplantılar yapıyoruz, gençler çok istekli, meraklı. Ayda bir kez mutlaka bir araya geliyorum gençlerle. Onlara, “Herkes iyi sanatçı, iyi çalışan olabilir ama iyi insan olmak önemli” diyorum.

İyi boksör olmak