Demirel’in “üçe üç, üçe üç” diyerek idama yolladığı Denizler’in Şekibe Ablası’nın yaşam öyküsü bir döneme ışık tutuyor. Kitaptaki fotoğraflar ve mektuplar da, Şekibe Çelenk’in ödünsüz duruşunu ve Halit Çelenk’le örnek birlikteliğini belgeliyor.
 
Halit Çelenk gibi bir anıta ve insanca yaşam için örgütlü mücadeleye emeğini kararlılıkla akıtan devrimci kadın avukatı, dönemin koşulları içinde anlatan “Denizler’in Şekibe Ablası Şekibe Çelenk” kitabı Evrensel Basın Yayın’dan çıktı. Sultan Özer ve kızı Serpil (Çelenk) Güvenç tarafından derlenen kitabı, “Bir an önce çıkarın da göreyim” diyen, 6 Mayıs 2011’de Deniz’lerin yanına uğurlanan 68 yıllık can yoldaşı Halit Çelenk ne yazık ki göremedi.
 
TİP’in tek kadın sesi
 
Türkiye’nin TBMM’de temsil edilen ilk yasal sosyalist partisinin sesini radyodan tüm Türkiye’ye duyuran, varoşlarda Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve sosyalizmi anlatan, partinin TBMM’deki aralarında “İşsizlik Sigortası Yasa Tasarısı”nın da bulunduğu yasa tasarılarının hazırlanmasına katkıda bulunan, TİP Merkez Haysiyet Divanı üyesi, “KAVEL”in isim anası, Demirel’in “üçe üç, üçe üç” diyerek idama yolladığı Deniz’lerin “Şekibe Ablası”nın yaşam öyküsü döneme ışık tutuyor.
 
Kitap, Selanikli göçmen Sayar ailesinin hukuk fakültesi mezunu kızı, Serpil ve Ferda’nın annesi, 1921 doğumlu Şekibe Çelenk söyleşisiyle başlıyor. Sonraki bölümlerde Şekibe Çelenk’i, can erittiği ailesi, aralarında Doğan Özgüden, Vahap Erdoğdu, Şaban Erik, Tebessüm Sarp, Ataol Behramoğlu’nun da bulunduğu TİP’li arkadaşları, onlardan devrimcinin yaşının olmayacağını öğrenen aralarında Aydın Çubukçu, Mustafa Yalçıner, Mahiye Morgül’ün de yer aldığı 68’liler anlatıyor ve fark ediliyor ki her anının altında hüzün var, en zor günlerinde Çelenkler’le yan yana olmuşlar.
 
‘Biz sol’duk’
Kitapta içlerinde Alaattin Bilgi, Muzaffer İlhan Erdost, Halise Apaydın, Sudiye Savcı’nın da yer aldığı arkadaşları, dostları da tanığı oldukları “Şekibe Halit Çelenk” çizgisini dile getiriyorlar. Şekibe Çelenk’in değişiyle bu çizginin özü; “Biz sol’duk”. Gençlere, emekçilere kucak açmalarını, devletten, dönemin güçlülerinden destek değil köstek görmelerini Çelenkler hiç pişman olmadıkları aksine gurur duydukları bu çizgiye bağlıyorlar.
 
Kitabın son bölümü, “albüm”deki fotoğraflar ve öncesinde yer alan mektuplar Şekibe Çelenk’in giderek güçlenen ödünsüz, apaçık devrimci duruşunu ve hiç ihmal etmediği ailesini, Halit abiyle o örnek birlikteliklerini belgeliyor. Şekibe Çelenk’in kutsal emanet gibi belleğinde sakladığı hakikatler, tanıklıklar artık “Denizler’in Şekibe Ablası Şekibe Çelenk” kitabında korunuyor.
 
Şekibe Abla “Çocukları ne kadar sevmiş” diyerek ölüme razı olsa da eşiyle yaşamayı sürdürüyor. Kızı Serpil’in dediğine göre, kendine adanan kitabı ilk kez eline aldığında, Şekibe Çelenk’in yüzündeki hüzün, yerini ilgiye bırakmış, uzunca bir süre kitabın kapağına bakmış, sonra sayfaları çevirerek kendisi için yazılanları okumaya başlamış.
 
‘Onları çok severdim’
 
Kitapla bugüne taşınan geçmişin yeniden canlanması, zor yılların izlerini taşıyan bu yorgun yüzde ifadesini buluyor. Yormamaya çalışarak soruyoruz:
 
- Şekibe Abla, kitabı gördüğünüzde neler düşündünüz?
 
Geçmiş günleri hatırladım. Özellikle kapakta Deniz’in resmine baktığımda, çocukları, Deniz, Yusuf ve Hüseyin’i hatırladım. Evlilik öncesi ve sonrasını da anımsamadım değil ama asıl çocukları… Hepsini yitirdim… Deniz’leri, İlhan’cığımı… O çocukları çok severdim, onlar da beni...
 
- Öfkeniz hiç dinmedi değil mi?
Evet, Demirel’e o kadar kızgınım ki ondan önce ölmek istemiyorum. Son zamanlarda “o günün koşulları öyle gerektiriyordu” gibisinden ifadeler kullandığına şahit oldum. Ne demek bu? Hangi koşullar o çocukların asılmasını haklı çıkarabilir? Menderes’lerin intikamından söz ediliyorsa Deniz’ler henüz ilkokula bile gitmiyorlardı o günlerde.
 
‘Tekrar dünyaya gelsem’
 
- Bir kez daha dünyaya gelseydiniz aynı hayatı mı yaşardınız, yoksa…
 
Tekrar dünyaya gelsem aynı hayatı yaşardım. Aynı hayatı yine Halit’le birlikte yaşardım.
 
- Çok zor ve fedakârlık isteyen bir yaşam değil mi? Nasıl başardınız?
 
Başardık işte. O kadar da zor olmadı. Bir şeyi gerçekten yapmak istersen yaparsın.
 
‘İstikbal bizimdir’
Şekibe Abla’nın bu sözleri kitapta yer alan 1948 tarihli “Halit’ciğim” başlıklı mektubunun satırlarını düşündürüyor:
 
“İlerisi için kendini fazla yorup, üzülüp düşünme Halit! İstikbal nasıl olsa bizimdir… Beraber olduktan sonra yenemeyeceğimiz hiçbir engel yoktur… Seni ben istedim, senin için her şeyi feda etmeyi ben göze aldım, senin yanında, seninle beraber olmayı her şeye ben tercih ettim… Bazı insanlar vardır, Halit! Bir şeye azmettiler mi, bu uğurda varlarını yoklarını fedadan çekinmezler… Yüzünde iç rahatlığından gelen ufak bir tebessüm yaratabilmek için cihanı bir pula satarım…”