Oktay, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Türkiye Gençlik Vakfı (TÜGVA)  Genç Diplomat Akademisi öğrencileriyle bir araya geldi. Oktay, kabulde yaptığı  konuşmada, hedefi, ideali olan, pırıl pırıl, dinamik gençlerle bir arada olmanın  gurur verici olduğunu söyledi.

Son 17 yılda ülke için çok önemli projeleri hayata geçirdiklerini ama  tam anlamıyla yapamadıkları işlerin de olduğunu ifade eden Oktay, şunları  kaydetti:

"Bunların başında insan yetiştirme geliyor. İliklerimize kadar  girmişler. Adına, FETÖ, PKK, DEAŞ diyebilirsiniz. Sudan'a, Venezuela'ya bakın,  hepsi aynı odaklardan beslenen, tasarlanan, uygulamaya alınan ve bir enstrüman  olarak kullanılan, seni, senin insanın üzerinden vuran, maliyetini de sana ödeten  bir uluslararası yapıdan bahsediyoruz. Bunun faturasını ağır ödedik. Bunu  ödediğimiz alanlardan birisi de diploması alanı."

Oktay, diplomat adaylarının mesleklerine sadece bir kariyer olarak  bakmamaları gerektiğini, ülkenin kaderiyle ilgili söz söyleyecek şekilde  hayatlarını bu işe adamaları gerektiğini belirtti.

Geçmişten ders almaları gerektiğine dikkati çeken Oktay, "Aynı  delikten ikinci defa ısırılmamamız lazım. Hiç kimsenin sizi, şu veya bu şekilde  zihninizi esir almasına asla müsaade etmeyin. Siz müsaade etmeyecek nesilsiniz.  Bulunduğunuz ortamlara 360 derece açıyla bakın." ifadelerini kullandı.

"'BANA NE' DEME ŞANSIMIZ YOK"

Oktay, Sudan, Venezuela, Libya, Yeni Zelanda ve hemen ardından Sri  Lanka'da meydana gelen olayların çok iyi analiz edilmesi gerektiğini vurguladı.

Dikkatli bakıldığında hiçbir şeyin tesadüf olmadığını görüleceğine  değinen Oktay, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Uluslararası konulara girdiğinizde kibarca şu söyleniyor; 'Herhangi  bir ülkeyle konuşabilirsin, samimi ilişkiler geliştirebilirsin, projeler üzerinde  konuşabilirsin ama projeleri imzalayıp, uygulamaya geçersen kusura bakma o benin  çıkarlarıma uygun değilse ben ona müsaade etmem' diyen bir uluslararası zihniyet  var. Ne olduğunu, bunu kimlerin hangi amaçla yaptığını, neye hizmet ettiğini  görüyorsunuz. Uluslararası boyutta öyle bir sistem oluşturulmuş ki hareket  alanınızı daraltıyor. Göz göre göre olana engel olamama konusu çok açık. Bizim  üzerimizde de öyle bir misyon var ki 'bana ne' deme şansımız yok. 'Bana ne' diyen  bir millet değiliz. Bu, bize tarihin yüklediği bir misyon. Bunun bir bedeli var.  Millet ve birey olarak bu bedeli ödüyoruz. Türkiye olarak belki başkaları kadar  cebimizde milyarlarımız, yer altında doğal kaynaklarımız, zenginliğimiz  olmayabilir ama gönül zenginliğimiz var. Gönül coğrafyamızdan gelen bir gönül  zenginliği."

Oktay, milletin temsilcisi olarak ülkenin geleceğini uluslararası  topluma anlatmaya talip olmanın güzel ama çileli bir iş olduğunu ifade etti.

"İLETİŞİM KURMANIN YOLLARINI ARAYIN"

Ülkenin politikalarını doğru anlatacak diplomatlara ihtiyaçlarının  olduğuna dikkati çeken Oktay, şunları söyledi:

"Ülkenizi anlatabilmeniz için değerlerinizi, memleketinizi tanımanız  önemli. Kendi memleketinizi, değerlerinizi tanımazsanız anlatamazsanız.  Görmelisiniz, yaşamalısınız. İletişim her alanda önemli ama sizin alanınızda çok  önemli. 'Bir tane dil öğrendik biz baya bir şey biliyoruz' demek yok. O bizim  nesil içindi. Siz daha çalışkansınız. Eğer bu mesleğe girecekseniz çalışacağınız  o ülkenin dilini öğrenme gayretiniz olsun. Gittiğiniz ülkenin kültürüne yabancı  kalmayın. Asla tepeden bakmayın. İletişim kurmanın yollarını arayın. Karşılıklı  kazan kazan anlayışına dayalı nasıl bir model geliştirebilirim de hem kendi  ülkeme hem de bulunduğum ülkenin insanına kazanç sağlarım bunun yolunu  aramalıyız."

Oktay, kalbi, vicdanı ve zihniyle barışık şekilde, ülkesi için çıkar  beklentisi olmadan çalışanlar için açılmaz denilen kapıların açılacağını  kaydetti.