Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın yasaların kendisine verdiği görev uyarınca AK Parti hakkında iddianame hazırladığını belirterek, 'Bir ülke laik değilse, hangi koşullarda olursa olsun, o ülkede demokrasiyi yaşatmak mümkün değildir' dedi.

Kanadoğlu, Ege Üniversitesi Kampüs Kültür Merkezi'nde Ege Öğretim Elemanları Derneği'nin düzenlediği etkinliğe katıldı ve gündemdeki konuları değerlendirdi.

Demokrasilerde güçler ayrılığı prensibinin geçerli olduğunu, bu prensip uyarınca yasama, yürütme ve yargının birbirlerinin üzerinde yer almadıklarını ifade eden Sabih Kanadoğlu, 'Demokrasinin en önemli özelliği çoğulculuktur, çoğunlukçuluk değildir, böyle anlarsanız, buna da 'dur' diyecek bir makam vardır' diye konuştu.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın anayasanın kendisine verdiği görevi yerine getirdiğini söyleyen Kanadoğlu, 'Görevini yerine getiren kişiye hakaret ederek, üzerinize atılan suçtan kurtulma düşüncesi çağ dışı bir düşüncedir' dedi.

-'LAİKLİĞİN NET TANIMI YOK'-

Laikliğin net bir tanımı bulunmadığını, her ülkenin kendi koşullarına göre o ülkede laikliğin şekillendiğini ifade eden Sabih Kanadoğlu, örneğin Fransa'da kiliseyle devlet arasında varılan anlaşma uyarınca iki tarafın birbirlerinin işlerine karışmaması benimsenirken, Türkiye'de geçmişte yaşanan olumsuzluklar göz önünde bulundurularak, 'dinin devlet işlerine karıştırılmaması, ancak devletin din işlerine karışması' yaklaşımının benimsendiğini anlattı.

'Bir ülke laik değilse, hangi koşullarda olursa olsun, o ülkede demokrasiyi yaşatmak mümkün değildir' diyen Kanadoğlu, alınan oy miktarı nedeniyle yasamanın, yargının üzerinde olduğunun varsayılamayacağını kaydederek, şöyle konuştu:

'Egemenlik kayıtsız şartsız milletin diyor, ama bunun devletin organları tarafından kullanılmasını göz ardı ediyorsak, o zaman bunun adı da demokrasi olmaz...

Türkiye'nin laik yapısını 'çoğunluk öyle istiyor' diye değiştirmeye kalkışmak, Türkiye'ye en büyük kötülüktür. Çağdaşlığın ve uygarlığın temelinde laiklik ilkesi vardır. Türkiye'nin de temeli laiklik ilkesine dayanır. Dini siyasete alet etmenin oy getirdiğini gören siyasiler, bunu bir usul haline getirdiler ve bu konuda birbirleriyle yarışır hale geldiler. Türkiye siyasetine, ülkeye verilebilecek en büyük zarar budur.'

-'MÜCADELECİ DEMOKRASİ'-

Demokrasinin kendini koruma refleksi bulunduğunu, mücadeleci (militan, savaşan) demokrasi kavramının ilk olarak 1936 yılında Almanya'da dile getirildiğini anlatan Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu, 'Demokrasi, kimseye kendini yok etme imkanı tanımaz' dedi.

Aldığı oy oranı nedeniyle söz konusu partiye dava açılamayacağını ileri sürenlere katılmadığını ifade eden Kanadoğlu, alınan oyun yüzde yüze yakın olması durumunda dahi, bir hukuk devletinde gereklerin yerine getirileceğini söyledi ve 'Laik demokratik cumhuriyeti, kendi kafanızdaki orta çağ anlayışına dönüştürmek istiyorsanız, yargı bunu engelleme gücüne ve yeteneğine sahiptir' diye konuştu.

-'SİYASİ YASAK CUMHURBAŞKANI'NIN HUKUKİ DURUMUNU ETKİLEMEZ'-

Davanın AK Parti aleyhine sonuçlanması durumunda, iddianamede ismi geçen Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün siyasi yasağının, mevcut hukuki durumunu etkilemeyeceğini söyleyen Sabih Kanadoğlu, teknik olarak Cumhurbaşkanı'nın seçildiği andan itibaren herhangi bir siyasi partiyle bağının kesildiğini, siyasi yasağın görev süresi bittikten sonra geçerli olacağını kaydetti ve 'Ancak, davanın bu şekilde sonuçlanması durumunda siyasi etik, mutlak biçimde o görevden istifasını gerektirir' şeklinde konuştu.

-HALKIN EĞİTİM DÜZEYİNİN ARTIRILMASI-

Kanadoğlu, bir katılımcının, kapatılan partilerin oy oranlarını artırdıklarını hatırlatması ve bu durumda sözü edilen mücadeleci demokrasinin kendisini parti kapatma dışında hangi yollarla koruyabileceğini sorması üzerine, en etkili yöntemin halkın eğitim düzeyinin artırılması, 'halkın dini siyasete alet edenlere prim vermemesi' olduğunu belirtti.

'(Mağdurum) deyip ağlayana mendil uzatmanın' Türk halkının genlerinde olduğunu ifade eden Kanadoğlu, 'Ne zamandır haksızlar mağdur oluyor? Bu oyun 5-10 kez oynandı, Türk Milleti bu oyunun farkına varmaz ise gerçekten büyük tehdit altındadır' dedi.

Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı, bir öğrencinin, 'Sadece laiklik ilkesi zedelenmiyor. Dinin siyasete alet edilmesi gibi, bayrak, Atatürk gibi ortak değerlerimiz de siyasete alet ediliyor, bu durum için de bir şey yapılamaz mı' şeklindeki sorusunu ise şöyle yanıtladı:

'Biz bugünün şartları içinde sorunlarımızı çözmek için gayret sarf etmiyorsak, 'vatandaşı nasıl mutlu ederiz' diye düşünmüyorsak, dış politikada neredeyiz, nereye gidiyoruz sorusuna cevap aramıyorsak, yıllarca dönüp aynı yere geliyorsak, bunun arkasında anayasa ve yasanın verdiği görevleri yerine getirmeyen siyasi partiler var. Dinin tüccarları vardır, ne yazık ki Atatürk tüccarları da vardır.'

Kanadoğlu, Türkiye'de 'en renkli düşüncelerin, en hızlı dönüş yapanlardan çıktığını' savundu ve Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın bugün gazetelerde yer alan ifadelerine atıfta bulunarak, 'İddianameyi hazırlayan savcıyı, Ergenekon'u örtbas etmekle itham eden kişinin evvela aynaya bakıp utanması gerekir' diye konuştu.