Usta oyuncu Füsun Demirel ile Parents Dergisi'nden Müge Serçek konuştu.

Çocuk sahibi olmak için neden bu kadar beklediniz?
Meslek yaşamımdan kaynaklandı, çok yoğun çalıştım. Ayrıca geçmiş yıllarda sadece sinema ve tiyatro ile geçinebilmek çok zordu ve bizler ancak 40"lı yaşlardan sonra maddi anlamda rahata kavuşabiliyorduk… Tabii şimdi bir iki diziyle sınıf atlayabilecek, maddi imkanlara kavuşan genç oyucular var. Çok özlemini çektiğim halde bir çocuğun koşullarını yaratamamıştık, cesaretimiz yoktu ya da biz çok mükkemmelliyetçiydik.

50 yaşında çocuk sahibi olmaktan hiç korkmadınız mı, kuşkular yaşamadınız mı?
İlk denememi 48 yaşımda yaptım, ikincisini 49 yaşımda. Evet, cesaret gerektirdiği doğru ama ben yapı olarak cesur ve gözü kara bir kişiliğe sahibim, elde etmeyi kafama koyduğum olaylar karşısında çok yürekliyimdir. Bu da galiba küçük yaşlarda edindiğim “devrimci ruh”la bağlantılı. Yüksek tansiyonum dışında anatomik olarak hiçbir engelim yoktu aslında, doktorlar da çok destekledi. Elbette kaybetme korkusunu son dakikaya yaşıyorsunuz çünkü tansiyon riski var ve gebeliği sonlandırma söz konusu olabilirdi. Fakat her şeyi göze alabilecek kadar çok istiyordum bebek sahibi olmayı. İyi ki bu riskleri göze almışım, şu an dünyanın en şanslı annesi sanıyorum kendimi. Her saniye hayran hayran onların gelişmelerini izliyorum.



Tüp bebek yöntemiyle hamile kaldınız değil mi, tedaviniz ne kadar sürdü?
Bence tüp bebek yöntemi bir mucize ve sanırım bu konuyla ilgili hem Türkiye"de hem dünyada bir patlama yaşanıyor; herkes ikiz, üçüz sahibi olmaya başladı. Artık gencecik yaşlardaki anne adayları bile işi şansa bırakmayıp, direk tüp bebek yöntemiyle hamile kalıyor. Benim tedavim fazla uzun sürmedi, bir yıl arayla iki deneme yaptım. Rahim duvarlarının kalınlaşması için fazlaca hormon takviyesi yapıldı. Şimdiyse o hormonların getirdiği kilolarla baş etmeye çalışıyorum.

Hamile olduğunuzu öğrendiğinizde neler hissettiğiniz, sonuçta yılların vermiş olduğu bir özlem vardı?
Evet, 25 yıllık bir özlemdi bu… Hamile olduğumu öğrendiğimde çok ama çok heyecanlandım. Hep ağlıyordum mutluluktan, aşırı duyarlıydım ve bebeklerimle her ultrason buluşmamızda ağlıyordum. Bir çekirdek hücrenin, bir embriyonun içinde nasıl büyüyüp geliştiğine tanık oluyordum. Bu doğanın gerçek bir mucizesi ve ben hayranlık duyuyorum. Öylesi bir özlem ki hayatımız boyu çocuklara yönelik projeler üretmeye yöneldik; bir dönem çocuk tiyatrosu kurduk, İtalyancadan çocuk masalları çevirdim bir dönem. Bir de biz fazla mükemmeliyetçi olduğumuzdan, bu ülkenin geleceğiyle ilgili endişelerimiz bizi çok bağladı sanırım… Gelecekte nasıl bir Türkiye olacak? Bu soruyu cevaplayamıyorduk ve endişelerimiz elimizi kolumuzu bağlıyordu ama gördük ki bir çocuk sahibi olsak da olmasak da değişen bir şey yok, olan bize oluyor.

Eşinizin tepkisi ne oldu?
Eşim, ailem, dostlarım, herkes bu mucizeyi bekliyordu ve beklenen haberi aldığımızda hepimiz çok sevindik.

Hamileliğiniz nasıl geçti peki, herhangi bir sorun yaşadınız mı?
Hamileliğim boyunca "Tatlı Bela Fadime" dizisinin setindeydim, 31 hafta boyunca koşuşturup durdum sette. Kanamalarım oldu, endişelendim biraz, ama onu da zamanla atlattık. Sette mizansen gereği sandalye tepesine çıkıyordum ve kavga dövüş sahneleri çekiyorduk. Bir gün sandalyeden düştüm, hepimiz çok korktuk, sette bir matem havası oldu. Ama ikizlerim ve ben her şeyin üstesinden geldik. Onlar bu hayata ve bizim aramıza gelmeyi çok istediler ve mucizeyi beraberce gerçekleştirdik.

“Riskli bir hamilelik geçiriyorum biraz dinleneyim” demediniz mi hiç?
Bunu diyebilme şansım yoktu, çünkü Erler Film"le bir sözleşmem vardı. Çekimler devam ederken hamile kalınca bu şansımı yok edemezdim, dizinin de devam mecburiyeti vardı. Dizinin senaryosunu bana göre yazdılar ve çalışmaya devam ettim.

Erken doğum yaptınız, doğuma giderken tedirginlik yaşadınız mı?
Elbette, yaşamaz olur muyum? Ama öyle şenlikliydi ki, dostlarım, ailem, etrafım cıvıl cıvıldı ve endişelerimi unutturdular bana. Hem biraz da kaderci olmakta fayda var galiba.

Peki ya loğusa bunalımı yaşadınız mı?
Hem de nasıl, ağır bir depresyondu. Doğum sonrası bir hafta hastanede kaldım, bebeklerim alt katta yoğun bakımdaydı. Her gün yoğun bakım ünitesine gidip ikisinin de elini tutuyordum. Miniciktiler ve gövdelerinden bir sürü kablo geçiyordu. Bu çok ağır bir şeydi ve katlanılması çok zordu ve bu duruma yabancılaştım. Hamile haline ne güzel alışmıştım oysa ve hala içimdelermiş gibi hissediyordum. O dönem çok ağladım ama çok uzun sürmedi, bir ay kadar devam etti diyebilirim.

Çocuklarınızı kucağınıza aldıktan sonra “keşke daha önce anne olsaydım” dediniz mi?
Tabii, onlarla geçireceğim yıllarım çok daha fazla olabilirdi fakat kısmet bugüneymiş. Şimdi unumu elemiş, eleği duvara asmışım. Kariyerim, filmlerim, ödüllerim, başarılarım, saygınlığım hepsi sağlanmış ve ne güzel zamanlarımdayım, enerjim çok iyi ve sadece bebeklerimle zaman geçiriyorum.

İkizlerinizin farklı cinsiyetlerde olması da güzel bir şans olsa gerek…
Bu da Tanrı"nın bir armağanı… Bugüne kadar yaptığım iyiliklerin karşılığı herhalde. İkisinin ayrı cins olması öyle güzel ki, kızıma da oğluma da aşığım.

İkizler yaşamınıza neler kattı?
Neler katmadılar ki! Hayatımız tamamen değişti ve gökkuşağının tüm renkleri tamamlandı. Her şeyden önce ben yenilendim. Gerçekten annelik kadında hücre yeniliyormuş bunu öyle kuvvetli hissediyorum ki, bebeklerim bana gençlik kazandırdı.

Bebekleri nasıl büyütüyorsunuz peki, yardım alıyor musunuz?
Evde yatılı bir bakıcımız var. Uzman bir bakıcı, onunla beraber ikizlerle çok rahat baş edebiliyoruz. Dışarıda işlerim olduğunda çocuk gelişi mezunu genç bir bayandan destek alıyoruz. Bazen bir yere hep beraber gidiyoruz, iyice kalabalıklaştık açıkçası.

İkiz sahibi olmanın ne gibi zorlukları var sizce?
Benim bebeklerim uysallar, çok neşeli ve mutlu bebekler, sosyal açıdan girişkenler yani zor bebek değiller. Ama tabii ki ikisine birden aynı anda mama yedirmek, uyutmak, altını temizlemek gibi rutin işleri sağlamak ve bir düzene oturtturmak gerekiyor, ama pratiğe alışınca asla zorlanmıyorsunuz.

Doğumdan bugüne kadar olan süreci nasıl özetlersiniz?
Benim için harika bir serüvendi diyebilirim. Tabii gaz sancılarının olduğu ilk aylardaki kabus saatler hariç!

“Gökkuşağının tüm renkleri tamamlandı”

Bebeklerinize neden iki isim koydunuz, özel bir nedeni var mı?
Sevdiklerimin ismini koydum, ileride kendileri hangisini sever, benimserlerse, onu kullanırlar.

Mehmet İlkem ve Aslı Senem arasındaki uyum nasıl, birbirlerine benziyorlar mı yoksa zıtlar mı?
Zıtlar, ne fiziksel ne de karakter olarak hiçbir benzerlik yok. Aslı Senem daha dışa dönük ve sosyal bir çocuk. Mehmet İlkem"in ise içe dönük bir yapısı var, daha utangaç ve sıkılgan.

Onlarla ilgili hayaller kuruyor musunuz?
Onları en erken yaşta sporla tanıştırmayı planlıyorum, dans etsinler diye düşlüyorum, vücutlarını bir şekilde çalıştırsınlar. Çok özel eğitimler, pahalı kolejler gibi hayallerim yok, asla da olmadı. Kim bilir belki ilerde küçük bir beldede bile yaşayabiliriz, yeter ki huzurlu, sağlıklı, barışık çocuklar olsunlar. Dünyada olup bitenleri doğru algılasınlar ve kendilerini doğru keşfetsinler…

“İleride çocuklarımla diskoya gitmek, dans etmek istiyorum” gibi bir söyleminiz var, bu gerçekten çok hoş olurdu…
Elbette, o anın gelmesini heyecanla bekliyorum, hatta onlar için form tutmaya çabalıyorum. Çok güzel bir arkadaşlık olacak bizimkisi, birlikte seyahatlere, eğlencelere gideceğiz. Ben eğlence kadınıyım, çocuklarımı da öyle yetiştirmek istiyorum. Sanırım anneleriyle bayağı keyifli vakitler geçirecekler.

Geç yaşta anne olanlara ne gibi önerileriniz var?
Çocuklarıyla birlikte geçirdikleri zamanların tadını çıkarsınlar. Hiçbir zaman yılmasınlar, pes etmesinler ve asla hayata küsmesinler. Hayat bebeklerle cıvıl cıvıl ve onların enerjisi bir harika, en büyük aşk onlarla yaşananı… Bebeklerinden aldıkları enerjiyi mesleklerine, kendilerine yansıtsınlar.

Ekranlara ne zaman döneceksiniz?
En kısa zamanda mutlaka geri döneceğim. Birkaç öneri vardı, anlaşamadık, ama bekliyorum, sanırım uzlaşabileceğim bir proje olacak. Ben de setleri özledim, bizler çalışmadan duramayız. 30 yıldan beri üretim halindeyim ve sanırım son nefesime kadar çalışacağım.