Son yıllarda üretilen çizgi filmler çocuklarımızı "Beden gücünü" kullanarak, doğaüstü güçlerle sorunlarını çözmeye çalışanların devri haline getiriyor. Kabul etsek de etmesek de çizgi diziler "Çocuklarımızın birer aynası"...

Son yıllarda geçtiğimiz yıllara nazaran çocuklara yönelik programlarda gelişen teknolojinin de etkisiyle çizgi filmlerin geninde değişme oldu. Yakın geleceğe kadar, Şirinler, Şeker kız Candy, Baucks Banny, Twetty gibi sade çizgi filmlerin yerini Avatar, Ben Ten, Bakugan, Winx Club gibi daha hızlı ve karmaşık yapımlar aldı. Zaman zaman bir yetişkinin bile oturup izleyeceği bu yapımlar, çocukların gerçeklik duygusunu adeta sınıyor. Sadece bununla da kalmıyor, kız veya erkek olsun çoğunlukla savaşçı ve mücadeleci özelliklerinin ön plana çıktığı da yadsınamaz bir gerçek. Çizgi filmlerde özellikle çocukların alt bilincinin oluşmasında büyük etken olduğunu söyleyen uzmanlar, çizgi filmlerin kontrollü bir biçimde izlenmesi gerektiği görüşündeler.

Çevremizde küçük çocuklar varsa dikkat etmişizdir, Caillou gibi konuştuklarını, Samuray Jack gibi dövüşmeye çalıştığını, Bakugan oyuncaklarıyla oynayıp kendilerini o karakterin yerine koyduklarını... Bütün bunlar çocukların zihin dünyasında bilinçaltına yerleşiyor ve siz farkında olmadan karakterleri suni şekilde eğitilmeye başlıyor. Daha hareketli veya saldırgan yapabiliyor. Kız çocukları da artık, sadece, kılığına kıyafetine dikkat eden süslü bakımlı kızların yanı sıra doğaüstü güçlere sahip bakımlı kızları izlemeyi tercih ediyorlar. Çocuk psikologu alanında uzman bir isim olan pedagog Zeynep Atalar, genel anlamda televizyonun, dolayısıyla çizgi filmlerin hem olumlu hem de olumsuz tarafları olduğunu söylüyor. Dikkat çektiği şey ise ekranın karşısında ne kadar süre ve ne şekilde vakit geçirdikleri. Atalara göre, televizyonda yayınlanan bir çizgi filmin etkisi okunan bir kitaptan daha fazla olduğu için çocukları daha iyi organize edilmiş "Caillou" gibi eğitici çizgi dizilere yönlendirmek.

SÜNGER BOB ÇOCUKLARA DEĞİL YETİŞKİNLERE GÖRE

Atalar, aynı zamanda çocuklar tarafından izlenen ve sevilen bir karakter olan Süngerbob adlı çizgi dizinin yetişkinler için olduğu görüşünde. Yaş grubunun çizgi film izlenmesinde çok önemli olduğunu belirtmesinin yanı sıra ailelerin çizgi filmleri izletirken yaş sınırına dikkat etmeleri gerektiğini söylüyor. "13 yaşındaki bir çocuğun gerçekle fanteziyi ayırma becerisiyle üç dört yaşındaki bir çocuğun ayırma becerisi aynı değildir. Bu nedenle etkilenme olasılığı fazladır. Yapılması gereken hangi çizgi film olursa olsun çocuğun televizyon karşısında yalnız bırakılmaması" şeklinde uyarıyor. Bazı çizgi dizilerin diğerlerine oranla daha çok izlenmesinin nedeni, "Çocuk öz güven ve öz saygı benlik algıları ya çok düşüktür ya da çok şişirilmiştir" diyen Atalar, çocukların bu nedenle güçlü karakterlere yöneldiklerini belirtiyor. Yetişkin gözetiminde olduğu sürece her türlü çizgi film izlenilebilir. Zaten anne çocuğuna neyin zarar verip vermediğini net olarak görebilir. Psikolojik danışman aynı zamanda çocuk psikologu üzerine uzman pedagog doktor Melda Alantar ise Çizgi filmlerde dâhil olmak üzere çocukların televizyon izlemeleri mesela 2 yaşında bir çocuğun televizyon ve çizgi film izlemelerini tavsiye etmediklerini belirtiyor.

Çocuğun televizyon açıkken sırtını dönerek oyun oynaması bile buna dâhil diyen Alantar, gerçek ve gerçek dışını algılayacak zihinsel sürece ulaşmamış olduklarını bu nedenle 3- 6 yaşta henüz gerçek ve gerçek dışı ayıramadığını belirtiyor. Ek olarak; "Yetişkinlerin yanında oturarak yaptığı olumsuz bir davranış karşısında çocuğu ile iletişim kurup konuşarak, yanlış olduğunu muhakeme etmesini sağlayabilir. Mesela; Caillou gibi konuşan bir çocuğa "O bir çizgi filmdeki karakter öyle konuşabilir ama ben biliyorum ki sen çok daha güzel konuşuyorsun, kendin gibi konuşursan istediklerini yapacağım, ama Caillou gibi konuşursan söylediklerini anlamıyorum" şekilde düzeltme olabilir diyor.

ÇOCUKLAR SAATLERCE EKRAN ÖNÜNDE BIRAKILMAMALI

Ailelerin, imkânsızlıklar nedeniyle eğitim çağında çocuğu ana sınıfına gönderemediklerinden çocukların saatlerce televizyon önüne bırakılmaması gerektiğini vurgulayan Alantar, süreyi sınırlamanın, en fazla 10-15 dakika olmasını ve kahramanları çeşitlendirmek gerektiğini belirtiyor ve "Çocukların bu ilgisini ya çok körüklemek lazım ne de görmezden gelmeliyiz". diyor. Okul çağı süresinin uzaması halinde çocuk evde kaldığı için sokağa çıkamadıklarından televizyon ve bilgisayarın tek eğlence haline geldiğini söyleyen Alantar, bunu önlemek için alternatif eğlenceler bulunması gerekiyor.

HIZLI ÇİZGİ FİLMLER DİKKAT DAĞINIKLIĞI YAPIYOR

Yapılan bir araştırmaya göre olağanüstü hızlı çizgi filmlerin dikkat dağınıklığına ve aşırı hareketliliğe yol açtığı ortaya çıkmış. Çok televizyon seyreden çocuklarda çizgi filmlerde buna dahil dikkat bozuklukları, otistik özellikler, dil gelişiminde gecikmeler görülüyor. 1960'lı yıllarda bir teoriye göre çocukların şiddeti televizyonda gördükçe arındığına dair bir inanış vardı. Bugün ise uzmanlar kesinlikle bu görüşün karşısında. Çünkü zaman içinde görmüşler ki çocuk gördüğü her şeyi birebir kopyalama özelliğine sahip. Dikkati çeken başka bir konu ise yapılan çizgi film içeriklerinin özellikle erkek çocuklara yönelik olanlarda savaşçı, kaba kuvvet işlenmesinin yanı sıra kız çocuklarına da sadece bakımlı olarak değil, aynı zamanda gücü ön plana çıkaran yapımlar ön plana çıkması.

Bilinçaltını yönlendirdiğini söyleyen Alantar sözlerine şöyle devam ediyor; "Sürekli süslü püslü giyimli bir çizgi filmi seyreden kız çocuğa giden mesaj "Kız olmak böyle bir şey her halde" diye düşünebilir. Aynı şey erkek için de geçerli, onlarda "Kaba güce başvuracaksın" gibi mesajlar içeriyor olabilir diyor.

yenişafak