FATİH Camii"ndeki cenazeye giderken, mahşeri kalabalığı aşıp Hasan Abi"ye ulaşamayacağımı biliyordum. Ama gazetede kalıp onu TV"den uğurlayacak kadar uzakta olmayı da tercih etmedim..

Camiye vardığımızda hava sarı sıcak, avlu çok kalabalıktı. Aysel Hanım"ı, babasının kopyası Selim"i, biricik kızı Zeynep"i görmek, tanımasam da sarılmak istiyordum. Hiçbirimiz gözyaşlarımızı saklayamıyorduk.. Ben, yakın arkadaşı Başbakan"ın ne yapacağını merak ediyordum. Göremedim.. Hasan Abi"ye son görev olarak, bir kürek toprak atmak istiyordum... O da olmadı!

Cenaze dönüşü önlerde saf tutanlarla sohbet ederken nerdeyse hiç kimsenin benim merak ettiklerimle değil, “Yeni başkan kim olur?” gerçekliğiyle uğraştığını gördüm. İnanmak istemedim. Çünkü spor dünyasını tanırım, herkes herkesle ilgili konuşur ama herkes herkesle arkadaştır.. Aklıma takıldı. Birkaç telefonla gördüm ki anlatılanlar gerçek, hayat başlamış, hem de onun mezarının başında..

Bu kadar duygusallık yetmeli, çünkü aslında çok kızgınım. Öncelikle de kendime.. Neden mi?


***


ARAMIZDA her defasında aynı konuşma geçerdi.. Geçen Kasım"da Haşmet Abi (Babaoğlu) ile birlikte İstinye"de yediğimiz yemekte de konu federasyona gelince ben yine kendimi kaybetmiştim:

“Hasan Abi, bu işin en doğru ismi sensin.. Herkesin birden güveneceği, herkesin birden isteyeceği, dürüstlüğü tartışılmaz bir tek sen varsın.. Sen "Şenes Erzik" diyorsun ama o kabul etmez ki bu görevi..

Senin futbola borcun var.. Bıçakçı bıraktıktan sonra da senin adaylığını koyman lazımdı.. Ayhan Bermek"i çıkarınca Ulusoy seçimi kazandı ve yine herşey eski tas eski hamam oldu.. Sen gelmelisin, bu hatanı düzeltmelisin..”

Gündemimiz farklıydı aslında ama sadece bu konu üzerine 2 saat konuşmuştuk.. Diyordu ki, “Kardeşim, bu işi herkes yapar, ben yapamam.. Futbolla uğraştığım 18 ayda işimde para kaybettim, ailemi ihmal ettim, üstüne bir de hakaretlere uğradım. En önemlisi sağlığım bozuldu.. Tamam futbolu kurtaralım ama eğer başkan olmamı istiyorsan beni hiç sevmediğine inanacağım..”

Her konuşmamızda aynı şeyleri söylemekten ikimiz de yorulmadık..

Aslında o haklıydı.. Bu dünyanın adamı değildi.. Çevresindeki insanların ikiyüzlülüğüne şaşırırdı her defasında.. Her seçimde yüzüne "tamam" deyip arkasını dönünce fikir değiştirenleri, çıkarlarını ve en kötüsü onurlarını paraya tahvil edenleri gördükçe yüzünü bir gölge kaplardı..

Onu en çok üzeni de Melih Gökçek"in 2 yıl önce TV"de kendisiyle ilgili söylediği yakışıksız şeylerdi..

“Kardeşim ben nereye düştüm? Siyasette ayak oyunu var sanırdım, futbol dünyası hepsinden kötüymüş.. Herkesin her yeri oynuyor” der, üzülürdü..

Ama baskılara dayanamadı, 14 Şubat"ta federasyon başkanı oldu..


***


HASAN Abi"yi 10 dakikalığına görenlerin bile onun nasıl "insan" olduğunu anladıklarını görüyorum, okuyorum.. Mutlu oluyorum.. Benim için en önemli özelliği şuydu:

Sahip olduğu muazzam gücü en adil şekilde kullanan adamdı.. Hem de herkese karşı..

Ne Başbakan"ı, ne Ramsey"i, ne koltuğunu kullandı.. Herkese saygı gösterdi, herkesi dinledi, her eleştiriden ders çıkardı, saflığını ve zarafetini hiç bozmadı..

Biz, patronlarla yakınlık kurup gazetecileri ezmek isteyen, gözdağı vermek için gerekirse mafyayı kullanmaktan çekinmeyen, üslupsuz, seviyesiz, kontrolsüz başkanlar görmeye alıştığımız için..

Hasan Abi"yi unutamayız..

Aysel Hanım"la gollerden sonraki kucaklaşmasını görüp ona sempati duyanların sayısı çok, doğal olarak!

Ama Euro 2008"de "0" çekseydik de, o gol sevinçleri hiç yaşanmasaydı da, hatta dönüşte başarısızlıktan istifa etmiş olsaydı bile, Hasan Abi"nin kalbimizdeki yeri değişmezdi..

Eminim o başkan adayıyken “AKP futbola el koyuyor! Ulusoy"u devirip kendi adamını getirmek istiyor. Demokrasi elden gidiyor” diyenler de onun değerinin farkına varmışlardır şimdi..

Toprağın bol olsun Hasan Abi..

Seni hiç unutmayacağız..


***


“BU kadar mı çabuk?” Hasan Abi"nin zamansız ölümünden dolayı atılan bir başlık değil sadece..

Toprağa henüz verilirken, başkanlık kulislerinin başlamasından dolayı atılmış bir tepki başlığı..

Duyduklarım mide bulandırıcı..

Onun mezarı başında fısır fısır "futbolun yeni 1 numarası"nın kim olması gerektiğine dair pazarlık yapan kulüp başkanlarını..

“AKP kapatılırsa zemin çok kaygan olur.. O yüzden acele edelim, 1 ayda işi bitirelim, davadan önce yeni başkanı seçelim” diyen kulüp başkanlarını..

“Hasan Abi en çok beni severdi.. Benim başkan olmam lazım” diyen ateşli gençleri..

Duyuyorum.. İçimdeki mide bulantısı kalbime vuruyor..

Hayat, bu kadar acımasız olabilir.. Peki o insanlar nasıl bu kadar vicdansız olabiliyor?

Hasan Abi göçüp gitti, belki de kurtuldu.. Ama futbol dünyası bu vicdansızlardan ne zaman kurtulacak?