Aydın MHP milletvekili Ali Uzunırmak, TBMM Genel kurulu"nda yaptığı konuşmada; “Son günlerde Türkiye Cumhuriyeti devleti açısından çok acı ve hazin bir olay yaşanmıştır. Kıbrıs'taki memurlar, belki içlerinde küçük bir grup bizim de tasvip etmeyeceğimiz bir gösteriye imza altmış olabilirler ama o insanları "besleme" olarak nitelemek bugüne kadar ki Hükûmetin yurt dışındaki yaptığı bütün faaliyetlerin dış politikada âdeta bunun bir ceremesinin olacağı çağrışımını yaptırmıştır” dedi.
TÜRKSOY PROJELERİNE ZARAR VERİR: Uzunırmak; “Hatta ve hatta çok üzüntü vericidir ki bizim de desteklediğimiz TÜRKSOY projelerinden başka projelerine, TİKA'nın faaliyetlerine varıncaya kadar bütün bunlar yarınlarda o ülkeler, o ülke halkları tarafından "Kıbrıs'ta söylenenler yarın bize söylenecek midir acaba?" diye bir endişeyle karşılanacaktır. Onun ötesinde bu yönetim felsefesi acaba Türkiye Cumhuriyeti memurlarına da "Ee kardeşim, senin paranı ben veriyorum, iktidarda ben varım, sen benim beslememsin." noktasında da demokratik birtakım haklarının talebinde karşısına bu şekilde bir felsefi dikilme olacak mıdır?” diye konuştu.
TÜRK ŞEFKATİ, TÜRK"ÜN ADALETİ ve TÜRK DÜNYASI: Uzunırmak, “Ben aklıselim arkadaşlarımızı, yönetimde olan arkadaşlarımızı uyarıyorum. Eğer bizim dünya görüşümüz hakikaten eylemlerimizle örtüşmezse, bu devletin kuruluş felsefesi Türk'ün şefkati, Türk'ün adalet anlayışı bizim yönetim metotlarımızda eğer bunları ortaya çıkarmazsa Türk dünyası diye bir dünya, Türk tarihi diye bir Türk tarihi algılamanız mümkün olmaz. Onun için söylemlerimiz ile eylemlerimiz birbirine uymalıdır” diye konuştu.
Ali Uzunırmak"ın, TBMM Genel Kurulu"nda, Torba tasarı görüşülürken yaptığı konuşma şöyle:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Tutanağı
23. Dönem 5. Yasama Yılı 63. Birleşim 10/Şubat /2011 Perşembe
BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUTFormun Üstü

BAŞKAN - Önerge üzerinde söz isteyen Ali Uzunırmak, Aydın Milletvekili. Buyurun Sayın Uzunırmak.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 606 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 159'uncu maddesi üzerinde verdiğimiz önergede söz aldım. Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
AKP"NİN UYGULAMALARI, SÖYLEMLERİNE TERS
Değerli milletvekilleri, yöneticinin dünya görüşü ile devleti kuran kurucu irade, felsefe örtüşmediği zaman o yönetimdeki aksaklıkların söylemlerle örtülemeyeceği bir gerçektir çünkü yapılan davranışlar, yönetim metotları, uygulanan uygulamalar söylemlerle mutlaka ki çelişecektir ve ters düşecektir. Dünyada bunun birçok örnekleri olmuş, yaşanmış ve yaşanmaya devam etmektedir.
RUSYA VADETTİKLERİNİ GERÇEKLEŞTİREBİLSEYDİ SOVYETLER YIKILMAZDI
Bakın, dünyadaki örneklemeleri açısından siz seçilerek gelmiş değerli milletvekillerinin, aydın insanların dikkatini çekmek istediğim bir konu var. Eğer Sovyetler Birliği kendi ülke sınırları içersindeki yaşayan halklarına sınırları dışındaki halklara vadettiklerini yaşatabilseydi Sovyetler Birliği yıkılmazdı. Eğer bugün süper güç, tek kutup olma yolunda olan Amerika Birleşik Devletleri, kendi halkına, ülkesi içersindeki halkına esirgemediği birtakım unsurları, kendi sınırları dışındaki halklara o adaleti, o refahı paylaştırabilseydi, bugün Amerika kendi sınırları dışında çok büyük sempatiyle karşılanan bir ülke olurdu.
“DÜŞÜNÜYORUM O HALDE VARIM” DEYİŞİNİ, “ KONUŞUYORUM O HALDE VARIM”A ÇEVİRDİNİZ
Buradan geleceğim nokta nedir? Descartes diyor ki: "Düşünüyorum o hâlde varım." Ama maalesef bugün Türkiye'yi yöneten arkadaşlarımızın birçoğu, kurucu, kuruluş felsefesine uygun, devletin işleyişiyle ilgili problemleri olduğu için "Konuşuyoruz o hâlde varız." noktasına geldiler ve durmadan öyle konuşuyorlar ki konuştukları her şey aslında, kendilerinin dünya görüşü gibi gösterdikleri bütün anlamlı kelimelerin tersine olan uygulamalarıdır. Buradan gelmek istediğim nokta nedir? Bunlar bazen meydan okurcasına konuşuyorlar, bazen suyun akışına gidip alttan alırcasına konuşuyorlar. Bunlar tabii ki zaman içerisinde yönetim safahatı uzadığında halkın dikkatini çekecek ve ilgililerin de dikkatini çekecektir.
KIBRIS"LIYA “BESLEME” DEMEK YANLIŞ
Değerli milletvekilleri, son günlerde Türkiye Cumhuriyeti devleti açısından çok acı ve hazin bir olay yaşanmıştır. Kıbrıs'taki memurlar, belki içlerinde küçük bir grup bizim de tasvip
76
etmeyeceğimiz bir gösteriye imza altmış olabilirler ama o insanları "besleme" olarak nitelemek bugüne kadar ki Hükûmetin yurt dışındaki yaptığı bütün faaliyetlerin dış politikada âdeta bunun bir ceremesinin olacağı çağrışımını yaptırmıştır. Hatta ve hatta çok üzüntü vericidir ki bizim de desteklediğimiz TÜRKSOY projelerinden başka projelerine, TİKA'nın faaliyetlerine varıncaya kadar bütün bunlar yarınlarda o ülkeler, o ülke halkları tarafından "Kıbrıs'ta söylenenler yarın bize söylenecek midir acaba?" diye bir endişeyle karşılanacaktır. Onun ötesinde bu yönetim felsefesi acaba Türkiye Cumhuriyeti memurlarına da "Ee kardeşim, senin paranı ben veriyorum, iktidarda ben varım, sen benim beslememsin." noktasında da demokratik birtakım haklarının talebinde karşısına bu şekilde bir felsefi dikilme olacak mıdır?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Türk vatandaşlarından ve memurlarından hiçbiri senin gibi bu şekilde yaklaşmaz.
BAŞKAN - Sayın Elitaş, lütfen… Lütfen Sayın Elitaş.
İKTİDAR SARHOŞLUĞUNUN ALT ŞUURU
ALİ UZUNIRMAK (Devamla) - Sayın Elitaş, bunlar tabii ki bir alt şuurun ortaya vuruşudur. Bu alt şuur iktidar sarhoşluğu içerisinde ortaya çıkan alt şuurdur, bazen meydan okuyarak konuşma, bazen alttan alarak konuşmadır. Onun için hiç kimse hatalardan ders çıkarmadan yönetime devam etmemelidir.
TÜRK ŞEFKATİ, TÜRK"ÜN ADALETİ, TÜRK DÜNYASI VE HİLAL KART
Ben aklıselim arkadaşlarımızı, yönetimde olan arkadaşlarımızı uyarıyorum. Eğer bizim dünya görüşümüz hakikaten eylemlerimizle örtüşmezse, bu devletin kuruluş felsefesi Türk'ün şefkati, Türk'ün adalet anlayışı bizim yönetim metotlarımızda eğer bunları ortaya çıkarmazsa Türk dünyası diye bir dünya, Türk tarihi diye bir Türk tarihi algılamanız mümkün olmaz. Onun için söylemlerimiz ile eylemlerimiz birbirine uymalı ve Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanının açıkladığı, Sayın Devlet Bahçeli'nin, "Hilal Kart" uygulaması, en onurlu şekilde yarınlarda, bütün Türk dünyasına ve Türkiye Cumhuriyeti'ne bu algılama içerisinde, besleme kültürü olmadan, Türk'ün adaleti ve şefkati noktasında uygulamalarına sahne alacaktır, sahne bulacaktır.
Hepinize en derin saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Uzunırmak.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Elitaş.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Konuşmacı, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin icraatlarını farklı bir şekilde izah etti.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Yok canım, Devlet Bakanı açıkladı, nasıl farklı?
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Öte yandan "Zihnimizin arkamızdaki şuurun yansımasıdır." diye, bizim hiç ifade etmediğimiz, düşünmediğimiz konuda ifadeler kullandı. İzin verirseniz iki dakikada açıklamak istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Elitaş, söyledikleriniz tutanaklara geçti.
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Hayır, Sayın Başkan, Sayın Çiçek'in beslemeyle ilgili açıklaması var. Nasıl demediniz? Böyle bir şey olmaz!
BAŞKAN - Sayın Uzunırmak, siz lütfen oturur musunuz yerinize.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, bakınız, Kıbrıs'ta bir grup insanın yaptıklarını Milliyetçi Hareket Partisi sözcüsü herhâlde tasvip ediyor, o pankartları tasvip ediyor…
ALİ UZUNIRMAK (Aydın) - Sayın Çiçek gelsin veya Sayın Çağlayan gelsin, o izah etsin! Olur mu öyle şey!
BAŞKAN - Lütfen Sayın Uzunırmak… Sayın Elitaş Grup Başkan Vekili, lütfen…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - …orada Rumlarla birlikte hareket edip, Rum bayrağını çekip de "Türk askeri buradan çıksın." diyenleri tasvip ediyor.
MEHMET GÜNAL (Antalya) - Hükûmetin üyesi var orada!
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Sayın Başkan, izin verirseniz…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Elitaş, iki dakika, yeni bir sataşmaya mahal vermeden... (AK PARTİ sıralarından alkışlar)