Seydi Fırat. Kendisi 10 yıl önce Abdullah Öcalan'ın çağrısı ile Türkiye'ye döndü.Yargılandı, ceza aldı. Şimdi başta Türkiye Barış Meclisi olmak üzere bir çok barış girişiminde görev alıyor. Seydi Fırat'la Silopi'den Diyarbakır'a süren 28 saatlik yolculuktan sonra Kervansaray Otel'in avlusunda buluştuk. Sesi duyulmayacak kadar az çıkıyor ama “Artık barış havasını soluyorum” sözleri gözlerini parlatıyor. Seydi Fırat'la süreci ve geleceği konuştuk.

Kuzey Irak'a giderek 34 kişiyi Türkiye'ye getiren Seydi Fırat, bu sürece dahil olan tarafların artık geri dönüşü olmayan bir yola girdiklerini söyledi. Fırat, "Bu süreçten sonra Kandil'in, İmralı'nın ve DTP'nin barıştan başka şanslarının olduğunu düşünmüyorum" diyerek, barışa olan umudunu dile getirdi.

34 kişiyi ülkelerine getirdiniz. Ne hissediyorsunuz?

Mutluluk sadece. Öncelikle, 34 insanın Türkiye'ye gelmesi, toplumda uzun süredir var olan barış duygularının somut yansımasıdır. Türkiye artık barış sürecine girmiştir. Bu süreçten kolay kolay kimse dönemez. DTP de dönemez, PKK da dönemez, hükümet de dönemez.

28 saatte Silopi'den Diyarbakır'a geldiniz…

Bu ilgi, bu kalabalık gerçekten kimsenin beklemediği bir şeydi. Bizde 10 yıl önce teslim olduk ama hiç böyle bir şey yaşanmadı. Aslında bu bile tek başına barışın ne kadar çok istenildiğini gösteriyor.

Bu görüntülerin Türkiye'nin Batısı'nda yaratacağı etkiyi hiç düşündünüz mü?

Bunun farkındaydık. Bu yüzden durakladığımız yerde düşük profilli konuşmalar yapıldı. Evet, Türkiye'nin hassasiyetlerini de dikkate almalıyız. Ki ben bu süreçten sonra duygunun değil, ortak aklın galip gelmesini istiyorum.

TÜRK ÇOK ÇABALADI

Peki gelelim sınıra. Neler yaşadınız?

Sınıra geldiğimizde Kuzey Irak'tan yetkili ve grubu temsilen iki kişi Türk tarafına geçip görevlilerle konuşmak istedik. Bizi Vali Yardımcısı ve bazı sivil görevliler karşıladı. Gayet nazik tokalaştık. "Hoşgeldiniz" dediler.

Mektup kriz oldu sanırım…

Biz vali yardımcısına bu arkadaşların birer mektubu ve bunları medya önüne sunmak istiyorlar dedik. Vali yardımcısı, bunun olamayacağını söyledi. Bu arada mektuplardan kaynaklanan krizi çıktı. Krizi çok büyümeden bu mektupları vali yardımcısına ileterek aştık.

Galiba 5 kişinin tutuklanma talebiyle sevkinde de sorun çıktı…

Evet orada da, ifadelerdeki bazı kavramlar suç kapsamında olduğu için sorun yaşandı. Yetkililer de bu konuda anlayışlı davrandılar. Ancak zaman zaman yaşanan sıkıntılarda da Ahmet Türk ve özellikle Hasip Kaplan çok büyük çaba harcadı. Bu konuda İçişleri Bakanlığı'nın özel bir hassasiyet gösterdiği belliydi. Ki bu süreci çok kolaylaştırdı.

Tek tip elbise giymeleri de sorun olmuş sanırım…

Galiba o konuda savcıların özel bir şikayeti olmuş avukatlara. Nitekim Diyarbakır'da gelirken bu elbiseleri değiştirdiler. Bu konuda DTP'li yöneticiler de hassasiyet gösterdiler.

YÜKSELEN YILDIZ

Gelenlerin hepsi serbest kaldı. Bir eşik açıldı. Dönüş yolu açıldı mı?

Ben Türkiye'nin barış sürecine girdiğini düşünüyorum. Çünkü tarihi bir başlangıç olmuştur ve rota çizilmiştir. Güven arttıkça dönüşler hızlanacaktır. Aslında şunu Kürtler görüyor. Türkiye yükselen bir yıldız. Tarih Türkiye'ye 'yürü' diyor. Ve bu yıldızın dünyada daha iyi parlaması için Kürt sorununun çözülmesi şart. Kürtler de bu yükselen Türkiye'nin parçası olmak istiyorlar.

Dönenler ne yapacaklar?

Sanırım siyaset yapma şansları yok. Yasaklı olabilirler. Kandil'den gelenler sanırım bundan sonra barış için çalışacaklardır. Ama Mahmurdan gelenler için bazı sosyal tedbirlerin devlet tarafından alınması zorunludur.

Ne olacak bundan sonra?

Ben bu süreçten sonra Kandil'in, İmralı'nın ve DTP'nin barıştan başka şanslarının olduğunu düşünmüyorum. Edindiğim izlenim onların bu sürece destek vereceğidir. Bu açıdan yakaladığımız şans büyüktür diyorum. Ve ben bu süreçte emeği ve desteği olan herkese başta AK Parti olmak üzere teşekkür ediyorum



Öcalan benim ismimi vermiş


Peki siz neresindesiniz bu sürecin? 10 yıl önce Türkiye'ye geldiniz, pek kimse sizi tanımıyordu. Ama şimdi belki de gizli kahramanlardan birisiniz bu sürecin…

Evet ben 1999'da teslim oldum. Yine böyle bir iyiniyet girişimi idi ama o zaman bu şans kullanılmadı. Hapis cezası aldık. Sonraki süreçte ben Türkiye'de barış elçisi olarak çalıştım. Türkiye Barış Girişimi'nde, Anayasa İnisiyatifi'nde ve çeşitli platformlarda görev aldım. Bu süreçte de rolüm bu oldu.

Nasıl dahil oldunuz sürece?

Benim ve benim gibi birkaç arkadaşın son yıllardaki barış konusundaki çabalarımız belli bir güven inşa etmiş görünüyor. Bu çalışmalar izlenmiş.

Kim izlemiş, Öcalan mı?

Sanırım kendisi avukatlara bu yönde bir çağrı yaparken, bunu kimlerin yapabileceği konusunda telkinde bulunmuş.

Sizin isminizi mi zikretmiş?

Evet. Ben bunu verdiğim güvene bağlıyorum. Avukatlar durumu bana ilettiler./yeni şafak