Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) AK Parti Grup Toplantısı'nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında vefat eden 26 ve 27. dönem Giresun Milletvekili Cemal Öztürk'ü anarak, "Kardeşimiz emaneti sahibine teslim etti. Cemal kardeşimizi hep nezaketi, çalışkanlığı ve hayırla yad edeceğiz. Ailesine başsağlığı diliyorum" dedi. Ekonomide yılın üçüncü çeyrek verilerinin açıklanmaya başlandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, buna göre 2025 yılının ilk 9 ayında Türkiye'yi ziyaret eden kişi sayısının geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 1,6 artarak 49 milyon 993 bine çıktığını, turizm gelirlerinde ilk üç çeyrekte 50 milyar doların yakalandığını söyledi. Erdoğan, böylece tüm zamanların üç çeyrek rekorunun kırıldığını dile getirdi.
"OECD ülkeleri arasında dördüncü sırada yer aldık"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonominin 21 çeyrektir kesintisiz sürdürdüğü büyümenin 2025'in üçüncü çeyreğinde de devam ettiğini kaydederek, "Bu oranla OECD ülkeleri arasında 4. olduk. G20 ülkeleri arasında da 5. sırada yer aldı" dedi. Pazartesi günü açıklanan büyüme rakamlarının oldukça müspet olduğuna, Türkiye ekonomisinin üçüncü çeyrekte yıllık bazda yüzde 3,7 büyüyerek istikrarlı seyrini koruduğuna dikkat çeken Erdoğan, tarım sektöründe zirai don ve kuraklık kaynaklı arzu edilmeyen bir küçülme yaşandığını, bu yıl yağışların bol ve bereketli olmasıyla tarımın toparlanmasını beklediklerini kaydetti.
"Milli gelirimiz 1,5 trilyon doları aştı"
Makine ve teçhizat yatırımlarındaki artışın üretime ilişkin umutları güçlendirdiğini ifade eden Erdoğan, yıllıklandırılmış milli gelirin 1,5 trilyon doları aştığını belirterek, bu rakamların hayırlı olması temennisinde bulundu. Bir diğer önemli gelişmenin Türkiye'nin risk primindeki düşüş olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "CDS'imiz 233 baz puana gerileyerek son 7 yılın en düşük seviyesine indi. Bu sabah kasım ayı enflasyon rakamları açıklandı. Orada da umutlarımızı artıran bir tabloyla karşılaştık. Buna göre kasım ayı enflasyonumuz 0,87 geldi. Temel mal enflasyonu yüzde 18'ler seviyesine indi" dedi. Hizmet enflasyonunda, deprem konutları ve sosyal konut projeleriyle birlikte kira enflasyonunda hızlı bir gerileme beklendiğini vurgulayan Erdoğan, "Bu güzel haberlerin de ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum" diye konuştu.
"Türkiye'nin hedefi, rotası, izleyeceği güzergah bellidir"
Türkiye'nin hedefi, rotası, izleyeceği güzergahın belli olduğunu dile getiren Erdoğan, "Bu hedef, 86 milyonun tamamının refahını kalıcı biçimde arttırmaktır. Bu hedef, 2028 yılında 1,9 trilyon dolarlık bir ekonomik büyüklüğe ulaşmaktır. Bu hedef, gelecek 3 yıl içinde mal ihracatımızı 375 milyar dolara çıkarmaktır. Bu hedef, yine 3 yıl sonra turizmde 100 milyar dolar gelir elde etmektir. Bu hedef, ülkemize 2 trilyon dolar maliyeti olan terör belasına son vererek Türk ekonomisini şahlandırmaktır. Bölgemizdeki sıcak çatışmalara, küresel ekonomideki belirsizliklere, gümrük tarifeleri üzerinden alevlenen ticaret savaşlarına, Türkiye'nin önünü kesmek için türlü oyunlar çeviren melun ve meyus odaklara rağmen hamdolsun hedeflerimizden kopmadık ve kopmuyoruz. Bizi cesur kılan, bizi her türlü badire karşısında güçlü ve dirençli kılan işte budur, hedeflerimize ulaşacağımıza olan sarsılmaz inancımızdır" değerlendirmesini yaptı.
"Ekonomi başta olmak üzere her alanda daha aydınlık bir Türkiye'ye inşallah hep beraber vasıl olacağız. Bu ülkeye yeni bedeller ödetmeyecek, bedel ödetmek isteyenlere de geçit vermeyeceğiz" diyen Erdoğan, "Suyu önce bulandırıp, sonra da bulanık suda sazan avına çıkan simsarların oyunlarına gelmeyeceğiz. Elbette ekonomide rakamlar, oranlar, karşılaştırmalar önemlidir. Ama aslolan, 86 milyonun topyekun düşüncesi, fikri ve kanaatidir. Aslolan esnafın, tüccarın, emeklinin, emekçinin ne dediği, ne hissettiğidir. Bu süreçte sadece rakamlara, sadece oranlara bakmıyor, çarşıya, pazara, esnafa, tüccara, reel sektörün kalbinin attığı sanayi bölgelerimize de kulak veriyoruz. Reel sektörden gelen talep ve şikayetleri daima dikkatle dinledik, bugün de hissiyatımız en üst seviyededir" dedi.
"Yeni programımızın ekonomimize hayırlı olmasını diliyorum"
Kabine toplantısı sonrasında KOBİ'lerle ilgili yeni bir müjdeyi paylaştıklarını hatırlatan Erdoğan, "Geçen yıl emek yoğun üretim yapan tekstil, hazır giyim, deri ve mobilya sektörlerinde başlattığımız koruma programını devam ettiriyoruz. İstihdamını koruyan KOBİ'lerimize çalışan başına verdiğimiz aylık 2 bin 500 liralık desteği 2026 senesinde 3 bin 500 liraya yükseltiyoruz. Büyük ölçekli firmalarımızı da dahil edeceğimiz yeni programla 1 milyon 100 bin istihdamı koruyacak, emekçi ve sanayicimizin yanında olacağız. Yeni programımızın ekonomimize hayırlı olmasını diliyorum" diye konuştu. Son toplantıdan bu yana uluslararası ilişkiler boyutunda oldukça yoğun bir mesaileri olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, özellikle G20 Liderler Zirvesi vesilesiyle bulundukları Güney Afrika Cumhuriyeti'nde önemli temaslar gerçekleştirdiklerini ifade etti. Erdoğan, "G20 ülkeleri dünya ekonomisinin yüzde 85'ini, nüfusunun ise üçte ikisini temsil ediyor. Bu ülkeler gerek iktisadi güçleri, gerek dünya siyasetindeki ağırlıklarıyla küresel sorunlara çözüm arayışında ön plana çıkıyor" dedi.
"Johannesburg zirvesinde de daha adil bir dünya mümkün şiarıyla küresel sistemin yapılandırılmasına olan ihtiyacı dile getirdik"
Türkiye'nin G20'nin en aktif üyelerinden biri olarak çalışmalara gereken desteği verdiğine dikkat çeken Erdoğan, "2015 yılındaki dönem başkanlığımız sırasında düşük gelirli ülkelerin sesi olmuştuk. Johannesburg zirvesinde de daha adil bir dünya mümkün şiarıyla küresel sistemin yapılandırılmasına olan ihtiyacı dile getirdik. Dünya genelinde her 10 kişiden biri hala aşırı yoksullukla mücadele ediyor. Dünyanın birçok ülkesine gittiğimizde şu ibretlik manzarayla sık sık karşılaşıyoruz. Bir yanda dünyanın en pahalı markalarıyla arz-ı endam eden bir avuç elit varken, diğer yanda günlük bir dolar gelirle hayata tutunmaya çalışan milyonları görüyoruz. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan mevcut düzenin sürdürülebilir olmadığının altını her zeminde çiziyoruz. G-20'de verdiğimiz mesajların bilhassa Afrikalı kardeşlerimiz nezdinde memnuniyetle karşılandığını özellikle gördük. Türkiye, uluslararası platformlardaki dik ve dirayetli duruşuyla daha fazla takdir topluyor, çağrıları daha fazla makes buluyor. Bunda elbette ülkemizin son 20 yılda kıtayla ilişkilerini geliştirmesinin büyük payı var. Birazdan Türkiye-Afrika iş birliğinde nereden nereye geldiğimizi göreceğiz. Ben burada sadece birkaç çarpıcı rakamı sizlerle ve ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarımla paylaşmak arzusundayım" değerlendirmesini yaptı.
"Afrika ve Afrika halkları bizim kardeşimizdir"
Son 20 yılda Afrika'daki büyükelçiliklerin sayısının 12'den 44'e çıktığını, Afrika ülkelerinin Ankara'daki temsilciliklerinin ise 10'dan 38'e yükseldiğini belirten Erdoğan, "Kıtayla ticaretimiz 20 sene 5 milyar dolardan 37 milyar dolar seviyelerine geldi, hedefimiz ise 50 milyar dolar. Doğrudan yatırımlarımız 10 milyar dolara ulaşırken, şirketlerimiz 97 milyar dolar değerinde 2 binden fazla proje üstlendi. Türk Hava Yollarımız 41 ülkede 64 noktaya ulaşarak kıtanın en geniş uçuş alanına sahip firmalarından biri oldu. Türkiye Maarif Vakfı'na ait okullarımız 22 bin öğrenciye eğitim hizmeti veriyor. Türkiye mezunu öğrenciler kıtada artık bakan, büyükelçi, bürokrat, iş adamı, akademisyen olarak önemli görevlere geliyor. İnşallah çok daha iyi yerlerde olacağız. Şunu burada bir kez daha belirtmek isterim: Afrika ve Afrika halkları bizim kardeşimizdir. Bu kardeşlik hukukunun gereklerini yerine getirmek bizim görevimizdir. Bu hukuka 20 yıl boyunca hiç gölge düşürmedik. İnşallah düşürmeyeceğiz" dedi.
"Biz her şeyden önce vicdan sahibi bir millet ve devletiz"
"Biz her şeyden önce vicdan sahibi bir millet ve devletiz. En yakınımızdan en ücra köşeye kadar ulaşabildiğimiz her yere imkânlarımız ölçüsünde el uzatmak bizim için çekinilecek bir durum değildir" diyen Erdoğan, "Tam tersine Türkiye'nin alan el konumundan son 23 yılda veren el konumuna gelmesi ülkemiz ve milletimiz adına bir kıvanç vesilesidir. Nasıl 103 bin tonu aşan insani yardımlarımızla Gazze'ye en fazla yardım gönderen ülkelerden biriysek, neredeyse tüm dünyanın derin bir sessizlikle izlediği Sudan'daki trajediye de en fazla hassasiyet gösteren biziz. AFAD'ımız, Kızılayımız, Türkiye Diyanet Vakfımız ve bu meseleyi dert edinen insani yardım vakıflarımız, tıpkı Gazze'de yaptıkları gibi Sudan'daki insani felaketi de hafifletmek için seferberlik ruhuyla coşturuyor. Akan kanın bir an önce durması, Sudan'ın daha fazla kaosa sürüklenmemesi için yoğun çaba içindeyiz. Büyük ülke olmak, büyük millet olmak neyi gerektiriyorsa inşallah içeride ve dışarda biz işte bu tavır içerisinde olacağız" değerlendirmesini yaptı.
2026 yılının Türkiye açısından kelimenin tam anlamıyla bir uluslararası zirveler yılı olacağını kaydeden Erdoğan, "COP-31 Zirvesi vesilesiyle 200'e yakın ülkeyi Antalya'mızda ağırlayacağız. Temmuz ayında NATO Zirvesi'ni başkentimiz Ankara'da gerçekleştireceğiz. Türk Devletleri Teşkilatı'nın 13. zirvesine ülkemizde ev sahipliği yapacağız. 2026 senesi boyunca da Türkiye'nin itibarına itibar katmayı sürdüreceğiz" diye konuştu.
Gelecek nesillere devraldıklarından daha ileri bir ekonomi, daha güçlü bir demokrasi, daha caydırıcı bir savunma sanayii, daha itibarlı bir dış politika, daha iyi hizmet üreten bir bürokrasi teslim etmek amacıyla dur durak bilmeden çalıştıklarını dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İstiyoruz ki yarın veya ertesi gün değil, bizden 40-50 sene, hatta bir asır sonra bile hayırla, şükranla, minnetle yad edilen eserler bırakalım. İstiyoruz ki çocuklarımıza her alanda müreffeh ve muzaffer bir ülke emanet edelim. İstiyoruz ki gençlerimize demokrasi standartları, hukuk standartları, yaşam standartları çok yüksek bir Türkiye teslim edelim. İstiyoruz ki yıllardır halının altına süpürülmüş sorunları çözelim. Türkiye yüzyılının inşasının önündeki büyük-küçük bütün engelleri kaldıralım. Bizim yegane niyetimiz budur. Bizim siyasette varlık gayemiz budur" açıklamasını yaptı.
"KIZILELMA havadan havaya görüş ötesi hedefi vurabilen ilk insansız savaş uçağı oldu"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde savunma sanayiinde küresel bir başarıya daha imza atıldığını belirterek, "KIZILELMA adını verdiğimiz insansız savaş uçağımız, MURAT isimli radarımızla tespit edilen bir savaş uçağını GÖKDOĞAN isimli füzemizle havadan havaya tam isabetle vurmayı başardı. Böylece KIZILELMA havadan havaya görüş ötesi hedefi vurabilen ilk insansız savaş uçağı oldu. Türkiye hava savunmasında çok stratejik bir imkana sahip olma yolunda ciddi bir üstünlük elde etti. Milletimize bu gururu yaşatan tüm kurumlarımıza, bilim insanlarımıza, çalışanlara ve özel sektörümüze ülkem ve milletim adına buradan samimi tebriklerimi iletiyorum" diye konuştu.
"Özel cesareti varsa ve bir cellat görmek istiyorsa aynaya baksın"
CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e de tepki gösteren Erdoğan, "Bu arada testler Sinop'ta yapıldı. Bu küresel başarıya Sinop'ta ulaşıldı. Biliyorsunuz CHP Genel Başkanı bu testleri Sinop'ta 'balıklar rahatsız oluyor' diyerek eleştirmişti. Biz ona yine Sinoplu Diyojen'in o meşhur sözüyle cevap verelim; 'Gölge etme, başka ihsan istemez.' Siz gidin kurultay üstüne kurultay yapın. Siz gidin kendi iç meselelerinizle uğraşın. Siz gidin gırtlağınıza kadar battığınız pisliklerden arının. Siz gidin önce içinizdeki yolsuzluk yapanları ayıklayın. Bize gölge etmeyin, o bize yeter. Şimdi çıkmış artık ismini bile duymaya tahammül edemedikleri selefi Kılıçdaroğlu gibi birilerini cellat olmakla itham ediyor. Neymiş? DEM Parti'nin terörsüz Türkiye sürecine katkı vermesi Stockholm sendromu imiş. Yani celladına aşık olmakmış. Yahu insanda biraz utanma olur, mahcubiyet olur. Hadi Türkiye'yi bilmiyorsun, hadi dış politikadan haberin yok, hadi ekonomide elifi görsen mertek zannedersin, insan bari kendi geçmişini bilir, kendi kara sicilini bilir. Şimdi bu beyefendiye sormak lazım. Ya sen ömrün boyunca hiç mi CHP'nin utanç lekeleriyle dolu tarihini okumadın? Tek parti faşizminin bu millete neler yaşattığını hiç mi öğrenmedin? Sen kimin cellat, kimin mağdur olduğunu bilmiyor olabilirsin, ama benim Kürt kardeşim kimin cellat olduğunu çok iyi bilir. Şurada, Ulus Meydanı'nda istiklal mahkemelerinde alelacele kararlar alıp, darağaçlarında iskemleyi kimin devirdiğini milletim gayet iyi bilir. Merhum Menderes'i, Polatkan'ı, Zorlu'yu adım adım darağacına kimin taşıdığını milletim bilir. Şimdi ardından timsah gözyaşları döktükleri Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idamlarına kimin sessiz kalarak onay verdiğini benim milletim çok iyi bilir. Terörle mücadele adı altında Tunceli'den başlayarak bizim dönemimize kadar Kürt kardeşlerimizin kanını kimin döktüğünü benim milletim çok iyi bilir. Sayın Özel, hedef saptırmasın, kendini boşu boşuna hiç yormasın. Eğer cesareti varsa ve bir cellat görmek istiyorsa aynaya baksın. Kendi tarihine baksın, CHP'nin geçmişine baksın, celladı orada zaten görecektir" ifadelerini kullandı.
"CHP'nin saklamaya çalıştığı gizli yüzü, niyeti, fikri ve zikri deşifre oluyor"
"Yönetim değişiyor, fakat CHP her şeye çıkar odaklı bakma alışkanlığından bir türlü kurtulamıyor" diyen Erdoğan, "CHP'nin gözünde kendileri ağa, geri kalan milyonlar ise maraba. Kürt kardeşlerim herkese bunlar için sadece bir oy deposu, ama artık yutmazlar. Denklem gayet basit, hiçbir karşılık beklemeden seçimlerde oy verdiğinizde sizden iyisi yok, tersi bir durumda ise sizden kötüsü yok. Bakın biz buna daha önce 14-28 Mayıs seçimlerinde deprem bölgesinde şahit olduk. Sırf kendi Cumhurbaşkanı adaylarına oy vermediler diye depremzedelerimize günlerce etmediklerini bırakmadılar. Gece vakti misafirhanelerden kovmaktan, sosyal medyadaki edepsizliklere kadar her türlü vicdansızlığı, her türlü hoyratlığı sergilediler. Bugün de aslında aynısı tekerrür ediyor. CHP zihin kodlarındaki faşizmi ve elitizmi dışa vuruyor. CHP'nin saklamaya çalıştığı gizli yüzü, niyeti, fikri ve zikri deşifre oluyor. AK Parti olarak bizim tavrımız bellidir, onlar ne yaparsa yapsın biz Türk'üyle, Kürt'üyle, Arap'ıyla, Çerkez'iyle, Laz'ıyla tüm Türkiye'yi kucaklamaya devam edeceğiz. Hiçbir ayrım gözetmeden 86 milyonun hiçbir ferdini aynı samimiyetle, aynı muhabbetle bağrımıza basacağız" dedi.
Terörsüz Türkiye sürecindeki çalışmalarla ilgili değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bundan 24 sene evvel 14 Ağustos 2001 tarihinde partimizi kurarken sergilediğimiz irade neyse, 2005 yılında Diyarbakır'da bu sorun benim de sorunum derken ortaya koyduğumuz cesaret neyse, 2013 yılında çözüm için baldıran zehri içmek gerekirse biz o baldıran zehrini de içeriz, yeter ki bu ülkeye huzur gelsin, refah gelsin dediğimiz gündeki kararlılığımız neyse AK Parti olarak bugün de aynı iradeyi, aynı cesareti ve samimiyeti taşıyoruz. Partimizin, ittifakımızın ve devletimizin önce terörsüz Türkiye'yi, ardından ülkemize yönelik terör tehdidinin bertaraf edildiği terörsüz bölgeyi inşa etme azmi tamdır" diye konuştu.
"Cumhur İttifakı'nın bütün mücadelesi bu hedefe suhuletle varmak içindir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhur İttifakı'nın hedef, anlayış ve fikir birliği içinde olduğunu vurgulayarak, "Her fırsatta söylüyorum, bugün tekrar altını çizerek ifade ediyorum, Allah'ın izniyle, aziz milletimizin de hayır duasıyla bu sefer başaracağız. Evlatlarımıza terörün karanlık gölgesinin düşmediği bir Türkiye'yi inşallah teslim edeceğiz. Cumhur İttifakı olarak bir siyasi risk alıyorsak sadece elimizi değil gövdemizi de taşın altına koyuyorsak işte bunun için alıyoruz. Türkiye yarım asırlık bir beladan, yarım asırlık bir sorundan, yarım asırlık bir musibetten tamamen kurtulsun diye bunları yapıyoruz. Cumhur İttifakı'nın bütün mücadelesi bunun içindir. Bu hedefe suhuletle varmak içindir" ifadelerini kullandı.
"Bu vahim hatadan bir an önce dönülmeli ve düzeltilmelidir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Barzani Karargahı Sözcülüğü" adına yayımlanan açıklamada Devlet Bahçeli'yi hedef alan sözlere de sert bir dille cevap verdi. Erdoğan, "Bu noktada ittifak ortağımız Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'yi hedef alan dünkü saygısız ve hadsiz açıklamaları asla tasvip etmediğimizi, kabul edilemez bulduğumuzu burada ifade etmek isterim. Gerek Parti Sözcümüz, gerekse Dışişleri Bakanlığımız konuya dair rahatsızlığımızı açıkça dile getirmiş, gerekli diplomatik adımlar atılmış, izahat yapılması istenmiştir. Bu vahim hatadan bir an önce dönülmeli ve düzeltilmelidir. Öte yandan bundan sonra sürecin biraz daha ivme kazanmasını ümit ediyoruz. İyimser konuşurken 23 yıllık tecrübelerimizin ışığında elbette şu riskleri de göz ardı etmiyoruz: Hedefe yaklaştıkça istismar mekanizmaları daha fazla devreye girecek. Terör bitince işsiz kalacak olanlar bunu engellemek için daha fazla mesai yapacak. Türkiye'nin bu paslı prangadan kurtulmasını istemeyenler son ana kadar vazgeçmeyecek. Bunların tamamının farkındayız ve hepsine de hazırlıklıyız. İnancım ve samimi duam odur ki, sorunları çözmek amacıyla milletimizin gazi Meclisimize gönderdiği bütün milletvekillerimiz hayati önemi haiz bu konuda bizimle aynı hissiyatı paylaşır, bizimle aynı hedefe yürür. Özellikle tarihi bir sorumluluk üstlenen komisyonumuzun şimdiye kadar başarıyla yürüttüğü çalışmalarını bundan sonra da milletin ve memleketin menfaatlerini önceleyen bir anlayışla tekemmül ettireceğine inanıyorum. AK Parti olarak biz bugüne kadar olduğu gibi sorumluluk almaya, yapıcı ve ön açıcı olmaya devam edeceğiz" şeklinde konuştu.
"Türkiye'ye başkalarının ellerine tutuşturduğu gözlüklerle bakanlar her şeyi bulanık görürler"
"Ana muhalefetin eski yönetim, yeni yönetim ve paralel yönetim arasında giderek kızışan çatışmalarını örtmek, belediyelerde ortaya çıkan yolsuzluklarını perdelemek için topluma karamsarlık pompaladığını, umutsuzluk yaymaya çalıştığını hepimiz çok net görüyoruz, biliyoruz" diyen Erdoğan, "Muhalefetin bu noktada yalnız olmadığını da anlıyoruz. İçeride ya da dışarıda birtakım etki ajanları milletimizin huzurunu bozmak, milletimizi kutuplaştırmak, özellikle de gençlerimizi umutsuzluğa, karamsarlığa sevk etmek için yoğun gayret içindeler. Bakınız bir yandan tarihimizin en yıkıcı depreminin yaralarını sarıyoruz, bir yandan açılıştan açılışa koşuyoruz. Bir yandan ekonomiyi büyütüyoruz, diğer yandan savunma sanayinde küresel rekorlar kırıyoruz. Yani her alanda büyük bir atılım ve kalkınma seferberliği içindeyiz. Tabii bunları görmek için Türkiye'ye nereden baktığınız son derece önemli. Türkiye'ye başkalarının ellerine tutuşturduğu gözlüklerle bakanlar her şeyi bulanık görürler. Ama Türkiye'ye kendi gözüyle, kendi gözlüğüyle bakanlar her alanda yükselen, büyüyen, güçlenen, iddiaları olan, tezleri olan, ayakları yere sağlam basan, özgüvenli bir Türkiye görürler" açıklamasını yaptı.
Bu toprakların bin yılı aşkın süredir Müslüman Türk hakimiyeti altında olduğunun altını çizen Erdoğan, "Bu topraklarda isteyen istediğine inanmakta özgürdü. İsteyen kendi ibadethanesinde kendi ibadetini yapmakta özgürdür. Bu topraklar hoşgörü toprağıdır. Biz üç kıtada hüküm sürmüş, üç kıtada at koşturmuş cihan imparatorluğunun bakiyesi bir devletiz. Biz Selçuklu'nun, Osmanlı'nın devamı bir ülkeyiz. Biz yedi asır önce yaratılanı severim, Yaratandan ötürü diyen Yunus Emre'nin sevgi diliyle konuşuyoruz. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın buyuran Şeyh Edebali'nin hikmet dolu tavsiyesinin izinden gidiyoruz. Evet, biz tarihimize ve ecdadımıza baktığımızda bunları ve çok daha fazlasını görüyoruz. İnsan görüyoruz. İnsanı merkeze alan bir devlet anlayışı görüyoruz. Bunu özellikle şunun için söylüyorum: Avrupa'da zaman zaman birileri çıkıyor, Türkiye'ye ve İslam ülkelerine dini azınlıklar üzerinden ders vermeye kalkıyor. Oysaki bu coğrafya en az bin yıldır, kimi komşu devletler 1400 yıldır kesintisiz İslam hakimiyeti altındadır" dedi.
"Onlar camileri yıkarken, biz burada kiliseleri tamir ediyoruz"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu coğrafyada Hristiyan, Musevi, Ermeni, Rum, Keldani, Ezidi, Süryani ve daha nice topluluk olduğunu belirterek, "1400 yıldır bu coğrafyada varlar ve özgürce ibadetlerini yerine getiriyorlar. Avrupa'da 1950'lere kadar bunun bir örneğini bulamazsınız, göremezsiniz. Bu topraklarda sayısı az ya da çok onlarca farklı inanış asırlar boyu huzur içinde yaşamıştır. Ama Batı'da tarih boyunca bırakın azınlıkları, mezhepler üzerinden kan dökülmüş, milyonlarca insan kırıma uğramıştır. Bizimle Batı arasındaki en temel zihniyet farkı işte budur. Bizim kendimize güvenimiz tam. Onlar camileri yıkarken, biz burada kiliseleri tamir ediyoruz, çünkü bizim korkumuz yok, biz kendimize güveniyoruz, biz gücümüzün farkındayız. Biz, devletlerden bir devlet, milletlerden bir millet değiliz. Biz, inancımızla, kimliğimizle, ideallerimizle 3 kıta 7 iklimde düzen kurmuş Türk milletiyiz. Biz, tarihiyle büyük, vicdanıyla büyük, merhametiyle büyük, adaletiyle büyük Türkiye Cumhuriyeti Devleti'yiz" değerlendirmesinde bulundu.
"Önce zihinlerdeki prangaları kırıp atacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Önce kendimize güvenecek, özgüven sahibi olacağız. Bu milletin Allah'ın izniyle aşamayacağı hiçbir engel yok. AK Parti olarak kurulduğumuz günden itibaren böyle bir vizyonla, böyle bir misyonla hareket ettik. Korku üzerine değil, umut üzerine bir gelecek inşa etmenin mücadelesini verdik. 23 yıl boyunca hangi sorunu çözmek için elimizi uzatsak aman bölünürüz, aman parçalanırız diye engel çıkardılar. 23 yıl boyunca hangi alanda kısıtlamaları, yasakları kaldırsak, özgürlükleri genişletsek, aman geriye gideriz diye korku saldılar. Peki, ne oldu? 23 yılda Türkiye bölündü mü, parçalandı mı, geriye gitti mi? Elbette hayır, tam tersine Türkiye büyüdü, güçlendi, bir ve beraber oldu, her alanda daha da ileriye gitti. Kardeşlerim, unutmayın, önce zihinlerdeki prangaları kırıp atacağız, önce elimizi, kolumuzu bağlayan, ufkumuzu karartan, vizyonumuzu daraltan zincirlerden kurtulacağız. Önce biz kendimize inanacak, kendimize güvenecek, emin adımlarla geleceğe yürüyeceğiz. Milletimden medyada, sosyal medyada, siyasette her fırsatta umutsuzluk, karamsarlık yayanlara, bütün bunlara karşı uyanık olmalarını istirham ediyorum" dedi.
"86 milyon kardeş olursak, Allah'ın izniyle aşamayacağımız engel, erişemeyeceğimiz hedef yoktur"
Gençlere hitap eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Sevgili gençler bakın özellikle sizlere sesleniyorum, ekranları başında bizi takip eden gençler, sanal alemde sizi kutuplaştıran, sizi kamplaştıran, sizi umutsuzluğa sevk eden o yayınların nereden, kimler tarafından yapıldığı işte tek tek ortaya çıkıyor. Biri Arap ülkesine yerleşmiş, oradan gençler arasında Arap düşmanlığını yaymaya çalışıyor. Biri Amerika'ya yerleşmiş, oradan İstanbul'un gençlerini sokağa dökmeye çalışıyor. Biri İsrail'den yayın yapıyor, burada kışkırtma yapıyor. Farklı maskeler altında hepsi aynı odağa hizmet ediyor, bunlara aldanmayın, bunlara lütfen prim vermeyin. Hiç kimsenin endişesi olmasın, mevcut sorunları da aşacağız, ekonomiyi daha da büyüteceğiz, soframızdaki ekmeği daha da büyüteceğiz, huzuru, kardeşliği, özgürlüğü, demokrasiyi, güvenliği daha da büyüteceğiz. Geleceğe sağlam adımlarla ilerliyoruz, asırların tortularını kaldırarak, asırların engellerini aşarak ilerliyoruz. Biz kendimize güvenirsek, biz birbirimize güvenirsek, 86 milyon kardeş olursak, Allah'ın izniyle aşamayacağımız engel, erişemeyeceğiz hedef yoktur. İnanıyorsanız üstünsünüz, inanıyorsanız zafer sizindir. İnançla, güvenle, özgüvenle inşallah Türkiye yüzyılını hep birlikte inşa edeceğiz" diyerek sözlerini tamamladı.
Hülya Keklik




