7 Eylül tarihinin Aydın'ın bağımsızlık günü ve Aydınlıların özgürlük ve zafer bayramı olduğunu belirten Mustafa Yormaz, “Aydınlıların 7 Eylül ile ilgili anıları zengindir. Eskiden, 7 Eylül Kurtuluş Bayramı bugünkülerden farklı kutlanır, halkın heyecan ve sevinci zirveye çıkardı. Bildiğimiz bileli 7 Eylül Kurtuluş Bayramları Hükümet Meydanı ile Şehitler Abidesi önünde ve İstasyon Meydanı’nda yapılırdı. Eskiden Aydınlılar bir hafta evvel 7 Eylül Kutlamalarına hazırlanırdı. Tüccar, esnaf kendine, mağazasına, dükkânına çeki düzen verir; yapılacak olan büyük alışverişlere hazırlanırdı. Lokantalar günlerce öncesinden bu büyük güne hazırlık yapardı. Çünkü çevre illerden, ilçe ve köylerden bayrama çok büyük iştirak olur; özellikle kahvehanelerde ve lokantalarda izdiham yaşanırdı” dedi.
1950’li yıllarda Aydın’ın nüfusunun 25-30 bin civarında olduğunu anımsatan Yormaz, “7 Eylül kutlamalarında şehirde neredeyse 100 bin kişiye yakın kalabalık oluşurdu. Cadde ve sokaklar kalabalıktan geçilmezdi. O yıllarda özel araba sayısı yok denecek kadar azdı. Tabiî ki, trafik sorunu diye bir şey yaşanmıyordu. Ama o günlerde şehre civardan insan ve mal taşıyan yüzlerce kamyon, kamyonet, cip, hatta at arabası, at ve eşek kalabalığından yollar kilitlenirdi. Şehir bunca kalabalığı kaldıramaz, izdiham oluşurdu. 7 Eylül kutlamaları çok ilgi çekerdi. Köydeki, şehirdeki vatandaşlar törenlere katılmaya can atardı. Kutlamalara gelemeyenin o yıl boynu bükülürdü. Yaramazlık yapıp ağlayan çocuklara anneleri: ‘7 Eylül’e götürmem’ diyerek tehdit eder; çocuklar hemen susardı. Tarlada çalışan genç kızlara babaları ‘Sizi 7 Eylül’e götüreceğim, iyi çalışın’ diye teşvik eder. Adeta tahahütlerde bulunurlardı” diye konuştu.
Esnafların dört gözle 7 Eylül’ü beklediğini ve O gün şehirde büyük bir ticari hareketlilik yaşandığını anımsatan Yormaz, eski kutlamaları şöyle aktardı. “7 Eylül Kutlamaları, sabah saatlerinde, Milislerden ve Efeler den oluşan Kuvayi Milliye kuvvetlerinin, tıpkı 7 Eylül Günü olduğu gibi, Vali Konağı, Torlak, Kurtuluş, Güzelhisar ve Ilıcabaşı Mahallelerinden şehre dört bir yandan girişi ile başlardı. Şehrin her yanı savaş alanına döner; Milisler ve efeler, sözde düşmanı kovalayarak, Şehitler Anıtı”nın orada buluşurlar; halk büyük bir gururla ve coşkuyla onları alkışlarla yüreklendirirdi. Kuva-yı Milliye kuvvetleri Hükümet Bulvarı’ndan geçer, Hükümet Binası önünde temsili düşman kuvvetleri ile şiddetli çatışmaya girermiş gibi yaparlar, halk heyecanla ve dikkatle onları izlerdi. Arkadan şanlı süvari birliklerimiz yetişir; düşman kuvvetleri imha edilirdi! Genellikle Efeler zayiyat vermez; şehitler askerlerden olurdu. Hükümet konağı kurtarılarak, buradaki göndere Türk Bayrağı çekilir; hep beraber İstiklal Marşı okunurdu. O sırada Ramazan Paşa ve Bey Camii’nden Kurtuluşun müjdesi selalar okunurdu, manevi bir atmosfer her yeri kaplardı. Kurtuluş kutlanırdı”