Mart ayının başından beri bizi ve tüm dünyayı esir alan corana virüsünün tehlike boyutu hepimizce malum. Alınacak önlemler de belli. Şimdi bu yazıda “nedir bu corana virüs?” ya da “nasıl tedbir alacağız?” diye bir şey yazmayacağım. Çünkü önemli olan bağışıklık sistemimizi güçlü tutmaksa, bu en başta psikolojiyi güçlü tutmakla mümkün. İşte bu noktada belki bir nebze yardımcı olabilirim diye düşünerek başladım yazmaya…

Yapılması gereken ilk şey şudur ki; düşünceler ruh halini, ruh hali davranışı, davranış da bedensel belirtilere neden oluyor. Bu yüzden ilk önce düşüncelerimizi streril hale getirelim. Her gün televizyon, sosyal medya, radyo, yazılı basın hepsinde vaka ve ölü sayısı belirtiliyor. Evet, ülkemizde ve dünyada durumun ne olduğunu tabiki bilmemiz lazım. Çünkü farkındaysanız cinayet, terör, savaş, taciz vs. hiçbir haber yok artık gündemde. Çünkü sadece bizim değil, tüm dünyanın gündemi artık hayatta kalma çabası. Bu yüzden öğrenmemiz gereken bilgileri ve izlememiz gereken haberleri izleyeceğiz ama gün boyu bu haberleri izlemek, vaka ve ölü sayısını bilmek bize bir şey kazandırmayacağı gibi ruh halimizi olumsuz etkiliyor. Günde sadece bir kez haber dinlemek ve ne olup ittiğine bakmak yeterli. Bu sürede TV lerde salgın filmleri yaygın, onlardan da uzak durmalıyız. Ve en önemlisi de bu süreçte kendimize biraz zaman ayırmak. Herkes inancı neyi gerektiriyorsa, ister meditasyon, ister dua… Adına ne derseniz deyin manevi anlamda kendimizi güçlendirmemiz gerekiyor.

Bağışıklık sistemimiz timüs bezi ile doğru orantılı. Gün içinde bu bezi aktive edersek çok faydasını göreceğimize eminim. Bu da “iman tahtası” diye tabir edilen bölgeye yani göğüs kafesine ufak vuruşlar yapmakla mümkün. Her sabah penceremizi açıp temiz hava ile temas etmek ve gün içinde evde yapacağımız aktiviteler bulmak ve bu zamanı ailemizle etkili iletişim kurarak geçirmek çok önemli. Uzun zamandır unuttuğumuz kaliteli vakit geçirmeyi bu zamanda yapabilir ve aile bağlarımızı güçlendirebiliriz.

Düşüncelerimizde eğer sürekli hastalığı düşünürsek bu ruh halimize endişe ve korku olarak yansır. Bu ruh hali davranışlarımıza gerginlik ve asabi yaklaşım olarak yansır ve sonuç olarak; kendimizi hasta, semptomları deneyimlediğimiz bir hale sokmuş oluruz. Bu yüzden önce düşüncelerimizi temizlememiz bunun için de bolca olumlu düşünceler uyandıracak şeyler konuşmak ve dinlemek gerekiyor. Gereğinden fazla bilgi bizi mutsuz eder.

Tevekkül kavramı bizde farklı algılanıyor. Kendini önlem almadan, “bana bir şey olmaz” tavrı ile sokaklara atmak ve “Allah büyük bir şey olmaz” demek değildir. Tabiki Allah büyük ama bizlere önlem alacak bilgi ve beceriyi de vermiş. Yapmamız gerekenler eldiven ve maske kullanmak, hijyene önem vermek, sosyal mesafeyi korumak ve mümkün olduğunca dışarı çıkmamak ve sonra da Allah’a tevekkül etmek…

Bu süreci en sağlıklı şekilde atlatabileceğimiz bir Nisan ayı geçirmemizi dilerim…