Latife Hanım’ın yeğeni Mehmet Öke, ‘Teyzem Latife’ kitabında o yıllara ışık tutuyor

Tempo dergisi, Öke ile kitabı yazma sürecini ve Latife Hanım’ın sırlarını konuştu.

* Teyzeniz hakkında, neden bunca yıl sonra kitap yazma ihtiyacı hissettiniz?

Başta ‘Veda’ filmi olmak üzere, çeşitli platformlarda Latife Teyzem yanlış tanıtıldı. Bu kitapla yanlış bilgilerin önüne geçebileceğimizi düşündük. Bu konuda annemin, (Ayşe Gülümser Öke) vefat etmeden iznini almıştık. Vasiyet gibi oldu.

* Aile 36 yıl boyunca bu evlilik hakkında konuşmadı. Neden?

Paşa, teyzeme “Yaver, bana asker sözü vereceksin. Özel hayatımızdan kimseye söz etmeyeceksin” demiş. Teyzemi bir nevi askeri gibi gördüğü için ona “Yaver” diye hitap ediyormuş. Zaten bir yaver gibi de çalışıyormuş. Yabancı gazeteleri tercüme edip sunuyor, Forbes Köşkü’ndeki suikastte Paşa’nın önüne atlayıp yaralanıyor... Onun vefatından sonra ailem, Paşa’ya verdiği sözü vasiyet bildi.

* Kitapta neler var?

Geniş bölümünü teyzemin hayatı oluşturuyor. Evliliklerine ilişkin detaylar var. Bunlardan biri, aslında boşanamadıkları üzerine. Bakanlar Kurulu’na gönderilen bir mesaj var: “Ayrılmaya karar verdik” diyor. Oysa o dönemde geçerli olan 1917 tarihli Aile Kanunnamesi’ne göre, mücbir sebep olmadıkça, tarafların ikisi de anlaşmadıkça kadı boşayamıyor. Teyzemin boşanmaya gönlünün olmadığı, Salih Bozok’a gönderdiği mektuplardan belli. 1917 Kanunnamesi’ne göre kadı tarafından, şer-i kurallara göre boşanmalıydılar.

“BEYAZ GÜLLE EVLİLİK TEKLİFİ YAPTI”

* Hangi kanuna göre evlenmişler?


İzmir’deki Beyaz Köşk’te kız ve erkek tarafı masaya oturup, ikişer şahitle nikahları kıyılmış. Nikahı, İzmir Müftüsü Rahmetullah Efendi değil, İzmir Kadısı kıymış. Şer-i de olsa kadı resmi, müftü dini statüde. Dolayısıyla ancak bir kadı tarafından boşanabilirlerdi. Boşanamadıkları için teyzem, her işinde Paşa’dan onay bekledi.

* Neden ayrıldılar?

İçki, buzdağının görünen kısmı. Aslında Şeyh Sait İsyanı ve Takriri Sükûn Yasası’nın getirdiği gerginliğin kavgaya dönüşmesi sonucu ayrıldılar. Bir haziran akşamı Çankaya’da davet var. “Piyano çaldın, çalmadın” tartışması büyüyor. Teyzem, elindeki yelpazeyi kendi eline vurunca, yelpaze parçalanıyor ve eli kanamaya başlıyor. Paşa buna çok kızıyor, tokat atmak üzere elini kaldırıyor, teyzem de kendini korumak için kolunu kaldırınca, eli Paşa’nın yanağını çiziyor. O gece Paşa, yatak odasına gelmiyor ve ayrılıyorlar.

* Evlilik teklifi nasıl yapılmış?

Paşa, teyzemden çok etkileniyor ve dört gece sürekli konuşuyorlar. Hatta ilk beğenisini söyleyen teyzem oluyor. Bir gece Paşa da, Latife Teyzemi çok beğendiğini söyleyip, öpmek için eğiliyor. Bunun üzerine teyzem, masanın üzerinde duran tabancayı alıp üç kez havaya ateş ediyor, “Bunu yapamazsınız. Etrafa karşı büyük rezillik olur” diyor. Paşa, “Bu gece bir müftü bulup, hemen evlenelim” diyor, teyzem karşı çıkıyor. Gizli kalacak bir evliliğe de karşı çıkıyor. Biliyorsunuz, Fikriye Hanım ile Paşa’nın gizlice evlendiği ileri sürülür. İslam’da evlilik, herkese duyurulur, duyurulmazsa geçerli olmaz.

* Ama niye ateş ediyor?

Paşa’nın daha fazla üzerine geleceğini düşünmüş. “Siz duramazsanız, ben hiç duramam. Siz memlekete lazımsınız. O nedenle sizi vuramam, kendimi vururum” demiş. Bu sırada askerler içeri girmiş. Sonra Paşa, “Küçük hanımefendi, bundan sonra benden size böyle bir taciz gelirse o zaman kendinizi vurmayın, beni vurun lütfen. Size kıyamam. Kara gözlerinizi ahrete bile götürürüm” diyor.