İsrail'in katliamlarına karşı, Kuzey Amerika kamuoyu ve üniversitelerinden alışılmadık tepkiler yükseliyor. İsrail dışında en büyük Yahudi topluluğu da İsrail'e tepki gösterdi

İsrail'in Gazze saldırısına, Batı dünyasından daha önce benzeri görülmemiş şekilde toplumsal tepkiler yükseliyor. İşçi sendikaları, üniversite kampüsleri, birçok sivil toplum kuruluşu İsrail politikalarına karşı bu ülkeye art arda boykot çağrısı yapıyor.

Yakın zamana kadar çoğunlukla Avrupa ülkelerinde görülen tepkilerin son zamanlarda ABD'de de ortaya çıkması, İsrail yanlısı çevrelerde telaşa sebep oluyor. İsrail karşıtı girişimlerden en dikkat çekeni ise, 2 milyonluk Yahudi nüfusu ile dünyada İsrail dışındaki en büyük Yahudi topluluğunun yaşadığı yer olan New York'tan geldi. ABD'nin en önde gelen gıda kooperatifi olan Park Slope Gıda Kooperatifi, İsrail mallarını boykotu gündemine alarak büyük şaşkınlığa sebep oldu.


YAHUDİ PAZARINA İSRAİL MALI SOKULMAYACAK

Yarım milyondan fazla Yahudinin yaşadığı Brooklyn'in kalbi olan Prospect Park'ta bulunan Park Slope Gıda Kooperatifi, kurulduğu 1973 yılından beri bölgede yaşayan çok çeşitli Yahudi toplumunun en önemli ortak noktalarından biri oldu.

15 bin üyeli gıda kooperatifi, bölgedeki Hasidik Yahudilerden solcu Yahudilere kadar her kesimden Yahudinin doğal gıda ürünlerini ucuza aldığı bir yer. Kooperatif kurallarına göre buradan sadece üyeler alışveriş yapabiliyor ve her üye ayda iki vardiya burada çalışmak zorunda.

Kooperatifte satılan yaklaşık 10 bin gıda ürünü içinde İsrail'den alınan ürün sayısı sadece 4. Kooperatif üyeleri boykotun İsrail'e maddi olarak yıllık birkaç tır gıda maddesinden başka zarar vermeyeceğinin farkında ancak, Brooklyn'de böylesi bir boykotun sembolik anlamının büyüklüğüne dikkat çekiyorlar. İsrail yanlısı Yahudiler, boykot kararının genel kuruldan çıkmasının kooperatif için intihar anlamına geleceğini savunuyor ve böylesi bir karar için yeterli oy ulaşılamayacağını iddia ediyor.

Boykot taraftarları ise, daha önce ırkçı Güney Afrika rejimine karşı da boykot kararı aldıklarını hatırlatıyor. Bazı kooperatif üyeleri ise tartışmada tarafsız kalıyor. Kırmızı biberin boykota uğrayacak 4 ürün içinde satın aldığı tek ürün olduğunu ifade eden Ted Stafford, "Bu sebeple boykotu desteklemeyeceğim ancak İsrail'in politikalarını da desteklemiyorum" diye konuşuyor. Boykot taraftarı Crystal Whaley ise, insanları tükkettikleri gıda maddelerinin nereden geldiği konusunda daha uyanık ve daha sorumlu yapacak bir eylem olarak gördüğünü ifade ediyor. Bazı İsrail yanlısı aşırı gruplar ise, Brooklyn'in orta yerinde İsrail mallarına boykotun tartışılabilmesinden duydukları şaşkınlığı dile getiriyor.

İsrail basını Amerikalılara da Irak'ın işgalini hatırlatıyor

Başta İngiltere'de olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinde İsrail'e karşı gelişen eylem, tepki ve protestolar son zamanlarda Kuzey Amerika'ya sıçradı. New York'un önde gelen iki üniversitesinde İsrail karşıtı eylemlerle sarsılıyor. Önceki gün kendilerini üniversite kampüsüne kilitleyen 70 kadar New York Üniversitesi öğrencisi Gazze İslam Üniversitesine yapılan yardımın artırılmasını ve Gazze Şeridinden öğrencilere verilen bursların sayısının artırılmasını istediler.

Massachusetts eyaletinde bulunan "Hampshire College" üniversitesinin mütevelli heyeti ise, üniversitenin yatırım fonlarına aralarında İsrail ordusuna malzeme satan 6 firmanın da yer aldığı 200 firmanın hisse senetlerini alma yasağı getirdi. ABD'de İsrail karşıtı bir ilk olan kararın, 800 kadar öğrenci ve öğretim üyesinin imzaladığı bir dilekçeyle, İsrail ordusuna malzeme sattıkları gerekçesiyle Caterpillar, United Technologies, General Electric, ITT Corporation, Motoraola ve Terex firmalarına boykot istemelerinin ardından gelmesi, İsrail yanlısı Yahudilerin tepkisine sebep oldu. Jerusalem Post gazetesi, Hampshire College'in ABD'nin en büyük üniversitelerinden biri olmamasına rağmen oldukça ilginç bir özelliğine dikkat çekti; 1977 yılında ırkçı Güney Afrika rejimine karşı ilk üniversite boykotu da Hampshire College'da başlamış ve diğer Amerikan üniversitelerine yayılmıştı.

Massachusetts Üniversitesi Öğrenci Birliği ise, 11 Şubat günü 1000 üyesinin katılımıyla yaptığı genel kurulda Gazze halkına desteğin artırılması ve İsrail'e yönelik boykot için kampanya başlatılması kararı aldı.

Harvard üniversitesi de 2007 yılı içinde İsrailli akademisyenlere ve üniversitelere karşı boykot kararını gündemine almış ancak İsrail'in ve Yahudi lobisinin baskıları sonucu geri adım atılmıştı. İsrail'in Gazze saldırısının hemen ardından çoğunluğu California'dan yüze yakın profesörün İsrail'e kültürel ve akademik boykot uygulanması için yaptığı basın açıklamasıyla başlayıp yayılan kampanya da İsrail'de şok etkisi yapan bir başka gelişme. İsrail gazeteleri, ABD'den ilk defa böylesi bir sesin yükseldiğine işaret ederken, Amerikalılara Irak'ın işgalini hatırlatarak, "Biz de size mi boykot uygulayalım?" diye sordular. İsrail basını Başbakan Erdoğan'ın Davos çıkışından sonra da Türkiye'ye Kıbrıs, Kürt ve Ermeni sorunlarını hatırlatmışlardı.

İsrail de 'Durban'a boykot için çalışıyor

İsrail'e karşı akademik ve kültürel boykot fikri ilk defa 2001 yılında Güney Afrika'nın Durban şehrinde BM gözetiminde yapılan "Irkçılığa karşı dünya konferansında" gündeme geldi ve yayılmaya başladı. Bu konferansın ikincisi ise Nisan ayında yapılacak ve bu kez İsrail Amerikan yönetimini ve tüm dünyayı bu konferansı boykot etmeleri konusunda ikna etmeye çalışıyor. Obama'nın kesin karar vermemekle beraber konferansa katılma ihtimalinin güçlü olduğu belirtiliyor.

İsrail'in Durban'ı boykot çağrısına şu ana kadar sadece Kanada olumlu cevap verdi. Ancak Kanada toplumunda da İsrail'e tepki giderek büyüyor. Bunun en önemli göstergelerinden biri de ülkenin en büyük sendikalarından biri olan Kamu Emekçileri Sendikasının(CUPE) bugün Windsor şehrinde başlayacak genel kurulu. Sendika genel kurulunun gündeminde İsrail'e boykot kararının oylanması var.

Sendika başkanı Sid Ryan, ocak ayında yaptığı, "İsrailli akademisyenler, İsrail'İn Gazze'deki askeri operasyonunu kınmadıkça üniversite kampüslerine sokulmamalı" açıklaması ile İsrail yanlısı çevrelerin baş hedefi haline gelmişti. Yahudi Savunma Ligi başkanı Meir Weinstein, "Açıkça İSrail ve Yahudi karşıtı olan bir kararı oylayacaklar" uyarısı yaparken, Ryan'ı da "nefret pazarlamacısı" olarak nitelendirdi. Geçmişten bugüne uluslarası barış için yaptığı çabalara vurgu yapan Sid Ryan ise, "özenti bir grup" olarak nitelendirdiği Yahudi Savunma Liginin Yahudi toplumunda bile saygınlığı bulunmayan bir organizasyon olduğunu söyledi.

(Haber 7)