Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, yasa dışı dinlemelerle ilgili "Allah hepsini kahretsin" dedi. Arınç, bir organize suç hareketi gibi takip edilmesi halinde savcılar ve mahkemelerin kararı doğrultusunda birkaç kişinin dinlenip kayıt altına alınabildiğini, delil yani suç bulunmaması durumunda ise konunun kapandığını bildirdi.


Arınç, çözüm sürecine ilişkin, "Türkiye'ye huzur gelmesi için silahların susması için cenazelerin ardı arkasının kesilmediği Türkiye'de 'anneler ağlamasın' diye artık bir karar var. Bu siyasi karar bizi ya 'var' eder ya 'yok' eder. 2011'de yüzde 50 aldığımıza göre 'var' edecek gibi görünüyor, 'yok' edecek gibi değil" diye konuştu.

Arınç, Ördekli Kültür Merkezi'nde düzenlenen Balkan Rumeli Göçmenleri Konfederasyonu Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, eski milletvekili ve Balkan Göçmenleri Derneğinin kurucusu merhum Mümin Gençoğlu'nu rahmetle andığını söyledi.

Kongrede daha önce söz alan CHP Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray'ın, kendisine adeta TBMM'de olduklarını hissettirdiğini belirten Arınç, "Kendisiyle bazen Meclis'te karşılıklı atışmalarımız da oluyor. Sataşmadan söz isteyip birbirimize bir şeyler söylediğimizi de hatırlıyorum. Tabii çok nezaketli konuştu. Ben de mümkün olabilirse... Ben onun kadar nezaketli kalamıyorum. Söylediği birkaç konu hakkında sizleri üzmemek şartıyla genel kurulumuzu da rahatsız etmemek düşüncesiyle kısa cevaplar vermeyi arzu ediyorum" ifadesini kullandı.

Balkan ve Rumeli göçmenlerinin çok homojen bir yapıya sahip olabildiğini, bunun da işin doğasından kaynaklandığını anlatan Arınç, onların arasında AK Parti'yi sevip tutanlar olduğu gibi CHP, MHP ve diğer partileri tutanlar da bulunduğunu bildirdi. Bunun böyle olması gerektiğini dile getiren Arınç, farklı siyasi düşüncelerin toplumu daha daha zenginleştirip güçlendireceğini ifade etti.

Arınç, Bursa'da Balkan ve Rumeli göçmenlerinin müthiş bir ağırlığı bulunduğuna değinerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"On binlerce yurttaşımız var. Çok ahlaklı, dürüst, temiz ve çalışkan insanlar. Güçlü iş adamlarımız var. Yöneticiler, belediye başkanları var. Bundan sevinç duyuyoruz, böyle de olmalıdır. Seçim sürecinde bu ağırlığın kendisini hissettirdiğini biliyorum. Biraz önce Kırcaali'den Hak ve Özgürlükler Partisinden milletvekili seçilen Erdinç Hayrullah kardeşimiz bize hitap etti. Ben bu harekete çok yakın birisiyim. Kendisini biraz genç gördüm. Ağabeyleriyle büyükleriyle yıllardan beri onlarla nasıl iyi bir ilişki içinde olduğumuzu herkes bilir. Sayın Çıray'ın söylediği kısmen doğrudur. Bulgaristan'da, Hak ve Özgürlükler Hareketine karşı o partiden ayrılan bir kısım milletvekili veya siyasetçi başka bir parti kurmuştur. Bunun ayıplanacak, eleştirilecek, vatan düşmanlığı gibi gösterilecek bir tarafı var mı? O bölgeyi çok iyi bilen bir insan olarak söyleyeyim; aynı şey Makedonya'da yok mu? Orada partilerin birbirlerine karşı rekabeti söz konusu değil mi? Siz hiç Kosova'ya gitmediniz mi? Orada farkılıklar yok mu? Kosova'da da böyledir, Bulgaristan'da da böyledir, Makedonya'da da böyledir, Batı Trakya'da da böyledir. Gönlümüz istiyor ki siyasette güçlü olalım, birlik olalım, farklılıklarımızı bile aynı parti çatısı altında yürütelim, bir oyumuz bile heba olmasın, iki milletvekili çıkaracağımıza 3 çıkaralım, 4 çıkaralım ama bazen siyasi rekabetler o noktaya geliyor ki başka partiler halinde seçimlere giriyoruz, 3 çıkaracağımıza bir bile çıkaramıyoruz. Bütün bunlar bu bölgede yaşanıyor, Türkiye'de de yaşandığı gibi."

"BU AYIPLANACAK BİR ŞEY DEĞİL"

Hak ve Özgürlükler Hareketinin eski Genel Başkanı Ahmet Doğan'ın, Türkiye'ye ilgisiz, hükümete kayıtsız kaldığını, oradaki yurttaşlarla ilişkilerinin de sürekli eleştiri konusu olduğunu söyledi.

Bu hareketin, acı bir olayın da yaşandığı genel kurulda yeni başkan seçtiğini ve Lütfi Mestan ile yola devam kararı aldığını dile getiren Arınç, Mestan başkanlığındaki yönetimle ilişkilerin fevkalade iyi olduğunu aktardı. Arınç, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Niye Ahmet Doğan değil de Lütfi Mestan derseniz, çok şey anlatırım ama burada değil. Bulgaristan'daki Hak ve Özgürlükler Hareketi, birinci olan parti kadar milletvekili çıkarmış. İnşallah Hak ve Özgürlükler Hareketini önümüzdeki dönemde yine bir kardeş parti olarak alkışlayacağız. Öyle partiler vardır ki size o partiyi tanıttıkları zaman, 'Türkiye'deki şu partinin benzeri' diyorlar. Siz bunları bilmiyor musunuz? Biliyorsunuz. Bu, ayıplanacak bir şey değil. Siyasi kararımız oydu ve parti başarılı olmadı. Olması da herhalde mümkün değil. Olan, Hak ve Özgürlükler Hareketi, biz de onun arkasındayız."

ÇÖZÜM SÜRECİ

Çözüm sürecine değinen Arınç, dün Bitlis'in Güroymak ilçesinde bulunduğunu, Muş'a ve Bitlis'in Tatvan ilçesine de gittiğini hatırlattı. Arınç, Türkiye'nin sadece Bursa'dan ibaret olmadığına işaret ederek, şöyle konuştu:

"Türkiye, Aytun beyin memleketi İzmir'den, Manisa'dan ibaret değil. Türkiye bir bütün. Türkiye'ye huzur gelmesi için silahların susması için cenazelerin ardı arkasının kesilmediği Türkiye'de 'anneler ağlamasın' diye artık bir karar var. Bu siyasi karar bizi ya 'var' eder ya 'yok' eder. 2011'de yüzde 50 aldığımıza göre 'var' edecek gibi görünüyor, 'yok' edecek gibi değil. Biz bunun arkasındayız. Kim ne söylemiş, ne yapmış, bizi ilgilendirmez. Hedefimize gidiyoruz. İnşallah yıllardan beri sürdürülen terörle mücadele, askerimizle polisimizle yurttaşlarımızla bugüne kadar geldi ama bundan sonra silahların susmasının, siyasetin varsa konuşulmasının zamanının geldiğine inanıyoruz. Bu yüzden çözüm sürecinin Türkiye için bir şans olduğu ve bunun mutlaka iyi kullanılması gerektiğinin de bilincindeyiz."

YASA DIŞI DİNLEMELER

Yasa dışı dinlemelerle ilgili "Allah hepsini kahretsin" diyen Arınç, bir organize suç hareketi gibi takip edilmesi halinde savcılar ve mahkemelerin kararı doğrultusunda birkaç kişinin dinlenip kayıt altına alınabildiğini, delil yani suç bulunmaması durumunda ise konunun kapandığını bildirdi.

Pek çok yasa dışı dinleme bulunduğunu söyleyen Arınç, şunları kaydetti:

"Bir ara piyasalarda çekirdek, fıstık gibi satılıyordu bunlar. Bir kesme şeker büyüklüğünde. Kimin nereye yerleştirip kaç kişiyi dinlediğini tespit etmek fevkalade güçtür. Şimdi şimdi bazı tedbirler almaya başladık. Bu dinlemeler devletin ta en üst noktasına kadar varmıştır. İlgili, ilgisiz herkes ve her şey dinlenmişse bunları bulma noktasında, sonra da cezalarını yargı noktasında vermek bizim görevimizdir. Bunu da yapacağız. Türkiye çok süreçlerden geçti. Demek ki böyle bir süreci de yaşamışız. Dışişleri Bakanlığının en mahrem toplantı salonunda Türkiye'nin dış güvenliğiyle ilgili bir konu görüşülürken bunu bile dinlemek ve deşifre etmek cüretini gösteren vatan hainlerinin bulunduğu bir ülkede bunları cezalandırmak da bizim görevimiz."

CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMİ 

Arınç, cumhurbaşkanlığı seçimini çok önemsediklerini vurguladı. Anayasadaki ifadesiyle cumhurbaşkanının, milletin birliğini temsil etmesi, mutlak tarafsız olması gerektiğini dile getiren Arınç, "Millet kimi seçerse ona cumhurbaşkanımız olarak saygı gösteririz. Birilerinin yaptığı gibi Meclis Genel Kurulu'na girdiğinde sırtını dönmek, ayağa kalkmamak veya alkışlamamak gibi nezaketsizliği hiçbir zaman yapmayız" diye konuştu.