Nâzım"ın şiirlerini okuyorlar, "Çağırın Nâzım"ı buraya" diyor. Nâzım gitmiyor. Nâzım, "Ben Safiye Ayla değilim" diyor sanırım ayrıntılı olarak bilmiyorum ama Atatürk bunu da yadırgamıyor.

""Nâzım, Moskova"dan geldikten sonra burada gayet popüler oluyor. Her tarafta bayrak gibi dolaşan bir adam. Konuşmasıyla, heyecanıyla dikkat çekiyor. Birtakım ırkçılar var, gericiler var, Nâzım"ı kıskananlar var. Bunlar cephe alıyorlar Nâzım"a, Nâzım imajını yıkmaya çalışıyorlar. Bir de devlette de Nâzım"ın düşüncelerini iyi karşılamayan insanlar var, bunların başında Fevzi Çakmak var. Fevzi Çakmak hiç hoşlanmıyor Nâzım"dan. Atatürk öyle değil. Nâzım"ın şiirlerini okuyorlar, "Çağırın Nâzım"ı buraya" diyor. Nâzım gitmiyor. Niye gitmiyor? Atatürk belki fazla içki almış olur, belki hakaret eder diye çekiniyor. Nâzım, "Ben Safiye Ayla değilim" diyor, sanırım, ayrıntılı olarak bilmiyorum ama Atatürk bunu da yadırgamıyor. "Aferin çocuğa" diyor. Yani Atatürk hiç küçümsemiyor Nâzım"ı. Atatürk"ün o zamanlar yanında olan Ali Fuat Cebesoy var biliyorsun, Ali Fuat Cebesoy Atatürk"ün sınıf arkadaşıdır. Harbiye"de gençlikleri beraber geçmiş. Sonra Milli Mücadele"ye katılıyor. Nâzım"ın da dayısı Ali Fuat Paşa. Hapis yattığı yıllarda diyorlar ki "Ali Fuat Paşa"ya söyle durumunu." Mektup yazıyor Nâzım, Ali Fuat Paşa"ya. Ali Fuat Paşa bunu Atatürk"e ne ölçüde söylüyor, söyleyemiyor. Ama Atatürk o zamanlar hasta, yani bunlara karar verebilecek durumda değil. Hatta Şükrü Kaya da giriyor araya. Şükrü Kaya da öyle sola yakın bir adam değil ama daha aklı başında bir insan. Bu ayrıntılar Yıldız Sertel"in kitabında var.

1950"ye kadar hapiste

Ondan sonra Nâzım, Kuvayı Milliye Destanı"nı yazıyor. Atatürk"e de müthiş bir hayranlığı var. Ve o da bir mektup yazıyor ve ona olan hayranlığını gösteriyor. Atatürk o zamanlar bir karar alabilecek bilinçte bir insan değil, belki mektubu görmüyor bile. Bu hikâye 1938 yılında oluyor. Yani ondan sonra da, Nâzım 1950"ye kadar hapiste kalıyor.

- Cumhuriyet -