ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, terör örgütü DEAŞ ile  mücadeleye farklı taktiklerle devam edeceklerini belirterek, "Bize yardım  etmeleri için yerel güçleri kullanabiliriz." dedi. 

İzlanda'nın devlet televizyonu RUV'a konuşan Pompeo, terör örgütü  DEAŞ'ın Suriye'de Fırat'ın doğusunda elinde tuttuğu son yerleşiminden  çıkarılmasıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.

DEAŞ'ın geniş toprakları işgal ettiği dönemin geride kaldığını  anımsatan Pompeo, "(Söz konusu dönem) ABD'nin, Suriye ve Irak'taki  ortaklarımızın, yerel güçlerin çıkardığı iyi iş sayesinde geride kaldı. Gerçekten  iyi işti. Ancak misyon sona ermedi. DEAŞ ile birden çok kıtada savaşmaktayız ama  taktiklerimiz değişecek ve değişmeye devam edecek. DEAŞ adapte oldukça, biz de  olacağız. İslami terörden yönelen tehdidi anlıyoruz. Başkan Trump bunu  kararlılıkla anlıyor. Onlarla, onları bulduğumuz yerde savaşmaya ve sadece ABD'ye  değil, müttefiklerimizin karşı karşıya kaldığı riski azaltmaya kararlıyız." diye  konuştu.

Pompeo, bu mücadele için "2 bin, 4 bin veya 14 bin askeri" DEAŞ ile  savaşılan her alanda bırakmaya gerek olmadığını belirterek, "Bize yardım etmeleri  için yerel güçleri kullanabiliriz." dedi.

"İran en büyük güvenlik tehdidi"

Pompeo, İran ile ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

"Biz İran'a odaklanmış değiliz, biz güvenliğe odaklıyız. Orta Doğu'da  güvenliğe en büyük tehdit, İran. Dolayısıyla sorunla mücadele etmeliyiz. (ABD  öncülüğünde 12 Şubat'ta Varşova'da düzenlenen konferansta) 60 ülke vardı.  Mogherini katılmadığı için üzgünüm. Bence katılmayışı, Avrupa Birliği için  talihsiz bir durumdu. Beni üzdü, çünkü 60 ülke ve tarihi bir ziyaret vardı. Arap  ülkeleri ve İsrail'in başbakanı aynı odadaydı, ortak tehditten söz ediyorlardı.  Onlara biz koçluk yapmadık. Onları eğitmedik. Kendileri geldiler ve hepsi kendi  halklarının güvenliği ve istikrarına en büyük tehdidin İran olduğunu açıkça  belirttiler."

ABD'nin bu konuda da kararlı olduğunu vurgulayan Pompeo, "Baskı  kampanyası sadece bir şeyi hedefliyor: Kasım Süleymani, (İran Cumhurbaşkanı  Hasan) Ruhani ve (İran Dışişleri Bakanı Cevad) Zarif'i, terör eylemlerine  girmelerini engellemek için varlıktan mahrum etmek. Onlar dünyanın en büyük terör  sponsorları." şeklinde konuştu.

Pentagon Sözcüsü Binbaşı Sean Robertson da AA muhabirinin, "DEAŞ'ın  elindeki son toprak parçasının da alınması ve ABD'nin de Suriye'den çekilmeye  başlamasıyla YPG'ye verilen silahları geri toplayacak mısınız?" sorusuna, "SDG,  DEAŞ ile mücadelede etkili ve güvenilir bir ortak oldu. SDG'ye verilen silahların  sınırlı, göreve özel ve DEAŞ'ın yenilmesi hedeflerini elde edecek ölçüde  olacağını ifade ettik. (Suriye'nin) Kuzeydoğusunun özgürleştirilmesi tamamlanmak  üzere, ama daha yapılacak iş var. Onlar, alınan toprakları temizlerken ve DEAŞ'ın  tekrar ortaya çıkmasını engellerken, ortağımız SDG'ye destek vermeye devam  edeceğiz." şeklinde yanıt vermişti.

ABD, 2015'ten bu yana DEAŞ ile mücadeleyi gerekçe göstererek  YPG/PKK'ya askeri destek veriyor. Washington yönetimi, DEAŞ'ın Fırat'ın  doğusundaki son yerleşimden de çıkarılmasının ardından YPG/PKK'ya desteğe devam  edebilmek için "DEAŞ'ın temizlendiği bölgelerde yeniden ortaya çıkmasını  engellemek" gerekçesini öne sürüyor.