Cumhurbaşkanı Erdoğan, Katar'ın başkenti Doha'da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi'ne katılmasının ardından yurda dönüşünde uçakta gazetecilere açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Bir gazetecinin, "Şam yönetimiyle SDG arasındaki entegrasyon süreci ne durumda? Türkiye, bu sorunun barışçıl bir şekilde çözümü konusunda bir inisiyatif yürütüyor mu? Günün sonunda bu işin nereye varması bekleniyor?" sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda Suriye'de birlik ve beraberliğin sağlanması ve kalıcı barışın ülkenin her köşesinde hakim olmasının Türkiye olarak en büyük arzuları olduğunu, bunun için Suriye halkının yanında durmaya devam ettiklerini söyledi.
Suriye Cumhurbaşkanı Ahmed Şara ile bir görüşmesinin olduğunu, bu konuları etraflıca ele aldıklarını hatırlatan Erdoğan, şu şekilde cevap verdi:
"Suriye Demokratik Güçleri konusunda bizim onlara yönelik mesajlarımız da belli. Suriye Demokratik Güçleri ile Şam yönetimi arasındaki entegrasyon arayışları, Suriye'nin toprak bütünlüğü açısından önemli bir adım. Zaman zaman Suriye yeniden tek yürek ve tek yumruk olmasın diye kışkırtmalar yaşanıyor. Suriye'de şu anda uluslararası diplomasiyle yerel dinamiklerin iç içe geçtiği karmaşık bir süreç var. Biz burada kesinlikle Suriye'yi yalnız bırakamayız. Onun için de ilgili arkadaşlarım başta Dışişleri Bakanım, İstihbarat Başkanım, Suriye ile sıkı bir diyalog içerisindeler."
Suriye'de artık eski zamanların geride kaldığını, yeni bir dönemin başladığını vurgulayan Erdoğan, "Ancak biliyorsunuz güneyden İsrail, Suriye'yi sıkıştırıyor, yıpratmaya çalışıyor. Oradan 'böl, parçala, yönet mantığıyla' bir şeyler koparmanın gayreti içerisindeler" dedi.
Tüm bunlara rağmen Suriye'de herkesi kucaklamayı önemseyen bir yönetimin şu anda iş başında olduğunu bildirdi. Suriye'de dengeleri değiştirdiğini ve bunu şu anda hazmedemeyenlerin olduğunu belirten Erdoğan, "Herkesin bu yeni durumu iyi anlaması, adımlarını buna göre atması en doğru, en basiretli ve Suriye'nin şartlarına en uygun yol olacaktır. Şimdi ben sizlere de sormak isterim. Barış ile hep beraber kazanmak varken çatışmayla kaybetmek niye? Bunun üzerinde duralım. Provokasyonlara kapılmadan, yanlış yollara sapmadan, Müslüman kanından beslenenlerin oyunlarına gelmeden ilerlememiz şart. Biz, hiçbir ayrım yapmadan tüm Suriyelilerin yanındayız.
Özellikle başta Dışişleri Bakanım olmak üzere İstihbarat Başkanım çok sıkı bir diyalog ve ilişki ile Suriye'nin yönetimindeki muhataplarıyla sık sık görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmeleri de sürdürecekler. Sonunda kazanan inşallah inanıyorum ki Suriye olacaktır, bütün bölgemiz olacaktır" şeklinde konuştu.
"Kimse Kıbrıs Adası üzerinde yeni acıları ortaya çıkartacak oyunlar kurmamalıdır"
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde ekim ayında cumhurbaşkanlığı seçimi var. Seçim sonuçlarının Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki kazanımları ve iddiaları konusunda riskler taşıyıp taşımadığı hususunu nasıl değerlendirirsiniz?" sorusuna Erdoğan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin egemen bir devlet olarak bağımsız yargısı gözetiminde seçimlerini gerçekleştireceğini belirtti.
"Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bizim kardeşimizdir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin hak ve menfaatlerini kendi hak ve menfaatlerimiz olarak görüyoruz. Buna el uzatılmasına da müsaade etmeyiz" diyen Erdoğan, Türkiye'nin, uluslararası hukuk zemininde ve Birleşmiş Milletler kararlarında meşru şekilde tanınan garantörlük haklarına sahip olduğunu vurguladı.
Erdoğan, bu hakların hangi siyasi parti iktidara gelirse gelsin Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin varlığına ve Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanlarına güvence sağladığının altını çizdi.
Kıbrıs Adası'nın yıllarca bölgesel ve küresel güçlerin oyun alanı olduğuna dikkati çeken Erdoğan, yakın tarihin oynanan oyunların ne kadar kanlı olabileceğini gösterdiğini ifade etti.
‘Kimse Kıbrıs Adası üzerinde yeni acıları ortaya çıkartacak oyunlar kurmamalıdır’ diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Ne biz ne Kıbrıs Türk halkı yaşadıklarını unutmuştur. Acılarla dolu hafızalar taptazedir. Benzer acıları bir daha kimse Kıbrıs Türkü'ne yaşatamaz, biz buna izin vermeyiz. Ben Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti seçimlerinin hayırlı olmasını temenni ediyorum" dedi.
"Libya'da Doğu ile Batı arasında yapıcı bir diyalog tesis edilmesi gerektiğini düşünüyoruz"
"Türkiye'nin son aylarda Libya'nın doğusunu kontrol eden Hafter yönetimiyle ilişkilerinde olumlu yönde belirgin bir ilerleme olduğunu görüyoruz. Bingazi yönetiminin Türkiye'nin Trablus'la imzaladığı deniz yetki alanları anlaşmasını onaylayacağına yönelik güçlü bir beklenti de var. Buna karşılık Yunanistan'ın Hafter yönetimine baskısı da ortada. Hafter'in Türkiye ziyareti gündemde mi? Bingazi'nin anlaşmayı imzalamasını bekliyor muyuz?" sorusuna Erdoğan, "Hafter'in oğlunun istihbaratımızla teması olduğu gibi zaman zaman Dışişleri ile de diyaloğu var. Yani bizden kopuk bir durumları zaten yok. Biz Libya'da Doğu ile Batı arasında yapıcı bir diyalog tesis edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Libya'nın egemenliğinin, toprak bütünlüğü ve siyasi birliğinin korunmasını istiyoruz. Adımlarımızı da bu amaçlar doğrultusunda atıyoruz." yanıtını verdi.
Sürecin başından itibaren meşru Trablus hükümetine Türkiye'nin destek verdiğini ancak son dönemde izlenen politikaların sadece Trablus'a değil, Libya'nın doğusuna da diplomatik kanallar açılması yönünde geliştiğini aktaran Erdoğan, "Bu, çok boyutlu diplomasi çabalarımız, Türkiye'nin bölgesel vizyonunun, barışa ulaşmadaki amacının bir yansımasıdır. Libya'da siyasi sürecin adil, muteber ve şeffaf seçimler yoluyla ilerletilmesini bekliyoruz. Libya'nın huzura ve istikrara kavuşmasını engellemek isteyenler, tabii ki olacak. Biz de Libya halkının yanında olmaya, diyalog zeminini güçlendirmeye devam edeceğiz. Bingazi yönetiminin de Türkiye ile Trablus arasında imzalanan deniz yetki alanları anlaşmasını onaylaması, uluslararası hukuk açısından büyük bir kazanım olacaktır" ifadelerini kullandı.
"İta amirlerinden izin almadan konuşamayan bir CHP yönetimi var"
"Biz uçakla Katar'a doğru havalanırken Ankara'da önemli bir dava vardı. Ana muhalefet partisi CHP'nin şaibelerle anılan kurultayı ile ilgili bir duruşma gerçekleşti. Dava herhangi bir tedbir de alınmadan 24 Ekim'e ertelendi. Siz bu konuda neler söylemek istersiniz?" şeklindeki soruya Erdoğan, "Kararını verdi mi, verdi. Dolayısıyla şimdi bu ara kararla süreç ertelenmiş oldu. Bu ertelenmeyle birlikte bu ara karardan sonra beklenen yeniden mahkemenin yapılmasıdır. Bakalım orada ne gibi bir karar çıkacak. Bunu da açık ve net göreceğiz.
Biz bu davanın hiçbir yerinde AK Parti olarak yokuz. Şikayet edenler de yargılananlar da CHP'nin koridorlarında dolaşıyorlar. Aramızdaki fark bu. Bunların iç tartışmalarını bastırmak için öncelikle bize sataşmaktan vazgeçmesi lazım. Neymiş? CHP'den bazı başkanlar, meclis üyeleri, bizim partimize katılmışlar. Katılmak isteyenlere biz 'niye geliyorsunuz' mu diyeceğiz? Bizim kapımız açık. 'Hayırlı olsun' deriz ve aramıza onları da alırız. Nitekim en son Beykoz Belediye Başkanı Özlem Vural Gürzel, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı'ndan sonra, o da aramıza katıldı. Meclis üyeleriyle beraber aramıza geldiler ve şu anda onlarla birlikte yola devam ediyoruz."
Her ne kadar bu kavganın CHP içinde yaşansa da herkesi etkilediğine dikkat çeken Erdoğan, "Rüşvet, haraç, yolsuzluk, sahtekarlık, irtikap ve delege pazarlığı bunların içinde var. Önce sen, kendi içindeki bu olumsuzlukları temizlemeye bak. Bunu temizlemeden sağa sola çamur atma. Meselenin bu yönünü kimse görmezden gelemez. İta amirlerinden izin almadan konuşamayan bir CHP yönetimi var. Böyle siyaset olur mu? AK Parti'nin içinde böyle bir şey yok. Söz isteyen bütün arkadaşlarımıza biz mikrofonlarımızı açık tutarız. Asla onların mikrofonlarını kapatmayız. CHP yöneticilerinin kurdukları her cümle ya kulaklarına fısıldanıyor ya da ellerine tutuşturuluyor. Böyle bir yapı var. Bu yol, yol değil. Onun için de biz ara karardan sonra yargının vereceği kararı, bu mutlak butlan mı olur, başka türlü bir karar mı çıkar, hepsini yargının vereceği karardan sonra göreceğiz" değerlendirmelerinde bulundu.
Mehmet Kalay