Değerli Aydınpost okuyucuları  sizleri bu  yazımda İstanbul'a götüreceğim. Geçen hafta  aile ziyareti  ve iş icabı İstanbul'a  gitmiştim, gittiğimde de İstanbul'u asrın felaketin'den  sonra  alıcı  gözü ile  İstanbul'u  gezmek  istedim, Başlıktada  okuduğunuz üzere Balyan Ailesi  ve Yedinci Cami Dolmabahçe : 19 yüzyılın ikinci yarısına  gelindiğinde Anadolu mimarisine damgasını  vuran  Balyan Ailesi ile karşılaşırız.Özellikle  başta İstanbul'u sayısız saray, köşk,cami, saat kulesi,fabrika, kilise ve hastane  gibi anıtlarla  süsleyen bu "baba , oğul ve kardeşler, "mimar ailesi  yaklaşık 100 yıl boyunca  anıtsal eserler koymuşlardır.

balyanic

Doğu Roma İmparatorluğu  ile Osmanlı  İmparatorluğu'na  yaklaşık  1800 yıl başkentlik  yapmış  İstanbul'un  mimari açıdan  son soluklarından  biri olan Balyan Ailesi, eserlerinde Osmanlı ile Batı mimarisinin  sentezini gerçekleştirmişlerdir.

Ermeni asıllı  bu ailenin  kökeni  saray mimarı(Hassa) olan Mere metçi(Onarıcı) Bali, Kalfa'ya  dayanır. Aile, Kayseri'nin Deverek köyünden  İstanbul'a gelmiştir.

Balyan  soyadını  ilk kez Krikor Kalfa kullanmış  olup  kendisi  Bali Kalfa'nın oğludur. Krikor  Amira Baliyon(Balyan) 1764-1831  yılları arasında  yaşamıştır. Hassa mimarı  olarak ailenin ilk önemli  temsilcisidir.

Sarkis_Balyan1881

Krikor Amira  Balyan'ın  İstanbul'a kazandırdığı  başlıca eserler: Aynalıkkavak Kasrı, Tophane Nusretiye camisi,Selimiye Kışlası, Davutpaşa  Kulesi, Darphane-i Amire , ahşap olan  Beylerbeyi Sarayı  ve Beşiktaş  Sarayı'dır.

Kayınpederi ,Minos Kalfa adında  bir mimar olup  oğlu  Garabet Balyan ise ailenin  en çok eser yapan  mimarı  olarak tanınacaktır.

Krikor Balyan'ın  kardeşi Senekerim  Balyan (1768-1833) ise İstanbul'a anıtsal değerde  sadece Beyazıt Yangın Kulesi'ni  yapmıştır.

FileHandler

Garabet  Amire  Balyan (1800-1860)II.Mahmut, Sultan Abdülmecit  ve Abdülaziz'e  başmimarlık yapmıştır. En verimli  dönemi  Sultan Abdülmecit 'in  saltanatına rastlar.  Kardeşleri ve oğulları ile birlikte  7 saray, 4 fabrika, 1 kışla,1 cami, 3 okul, 2 hastane, 3 su bendi, ve 7 kilise  yapmıştır. Günümüze  kadar gelen eserlerinden en önemlileri: Mekteb'i  Hayriye(Harbiye Askeri Müze)Gümüşsuyu Kışlası(İstanbul Teknik Üniversitesi),ıı Mahmut Türbesi(Çemberlitaş),Fındıklı Cemile ve Münire Sultan Sarayları(Mimar  Sinan Üniversitesi) olarak sayılabilir. Eyüp Çifte Saraylar ile Eski  Çırağan Sarayı'nı  da  Garabet Balyan yapmıştır.Oğlu Nigoğas  Balyan (1826-1888), Balyan Ailesi içerisinde ilk özgün  eğitimi alan   kişidir. Paris Sainte- Barte Koleji'nde  okuyan Nigoğas; Dolmabahçe  Sarayı'nın müzayede  salonunu, Ortaköy  Camisi'ni  Mecidiye Kasrı'nı , Ihlamur Kasrı'nı, Göksu Kasrı'nı , Dolmabahçe Saat Kulesi'ni ve Tophane Saat  Kulesi'ni inşa etmiştir.Değerli Aydın Post Okuyucular, Ve YUPA TUR  Gezi  dostları Allah  nasip   eder ise kısa zaman  içinde  defalarca gezip gördüğüm  yerleri sizlerin'de  görmenizi istiyorum, 2022 yılında  Gap  turumuzu  2  defa  erteledik, Şimdi  gitmek  istesek'de   gidemeyiz, çünkü  eski  güzellikleri  görmek imkansız, bu yuzden İstanbulu mutlaka  imkanlar   dahilinde   görmenizi ve  yaşamanızı  istiyorum.

ortakoy-camii-meydanı

Konumuza  dönecek  olursak Balyan  soyadını  taşıyan  bu mimarlar,verimli ve geleneksel  çalışmalarını yaklaşık 100 yıl sürdürmüştür.Balyanlar, babadan  oğula ve kardeşten kardeşe aktardıkları deneyim ve birikimleri ile başarıyı  yakalamışlardır.İlk nesil Balyan mimarları  gelenekten gelen  bilgiler ile  eserler  ortaya  koyarken Garabet Balyan, Tanzimat ile  başlayan  süreçte oğullarını Fransa'ya göndererek mimarlık  alanında eğitim almalarını  sağlamıştır.

İlk dönem  Balyanlarının Osmanlı  padişahları nezdinde sağladıkları güveni yeni nesil  Baylanları da iyi  değerlendirmiş,aynı zamanda  kendilerini  sürekli  yenilemişlerdir.

Tüm Balyan  Ailesi tarihi  içerisinde  bizce en önemli  Balyan , Garabet  Balyan'dır.Kendisi geleneksel  eğitimden  gelen  biridir ve 19 . yüzyılın ikinci  yarısında , çağın  gereksinimlerini önceden fark  ederek oğullarını  özgün eğitime yönlendirir ve nihayetinde  onlarla  birlikte  çalışarak  yeni eserler  ortaya koyar. Birlikte, geleneksel Osmanlı Mimarisi ile Batı Mimarisini bir arada  kullanmışlardır.Balyan  Ailesi'nin  inşa ettiği birçok eserde baba ve oğul ve/veya kardeşler birlikte  çalıştıklarından genellikle  yapılan  esere  hangisinin  adını  mimar  olarak  göstereceğimizi halen bilemeyiz.

II. Selim 'in  padişahlığı   ve Nizam-ı  Cedid döneminin  ilk yıllarından 19.yüzyıl  boyunca  Hassa Mimarı olarak  çalışan  Balyanların  yaptığı  eserler  incelendiğinde %90 'ının dönemin resmi yapıları  olduğu  görülür(Birkaç kilise hariç tutulursa)

Yaklaşık yüz  yıllık  bir süre  içinde Krikor Amire  Balyan  ile başlayan  ve Sarkis  Balyan ile kapanan Balyan yapıları devri,  yeni program  ve tasarımlar ortaya koyan  özgün  bir üsluptadır.

Balyan Ailesi'nin Garabet Balyan'dan  sonra  en meşhur  üyesi  ailenin  son temsilcisi  Sarkis Balyan'dır.

balyan1020

1475239144_UC_TAS.jpg

(1831-1899). Kendisi  Garabet Balyan'ın  oğludur. 1843 'te Nigoğas  ile birlikte  Paris'e gider. Paris'te  sadece mimarlık değil  mühendislikte  de  okur. Ayrıca  amatör  bir ressam  ve müzisyendir.

Sarkis Balyan, göründüğü gibi sadece  köklü bir mimar aileye mensup  salt  bir mimar değil; aynı  zamanda entelektüel zenginliği  olan  bir aydın ve sanatçıdır.  Bu özellikleri ile   Sarkis Balyan,  bize  Sedefkar Mehmet Ağa'yı anımsatır.

Sarkis Balyan'ın, Kristof Kolomb  adlı  bir opera  besteleyecek ölçüde müzisyen  olduğu da  bilinir.

1860 'da  babası Garabet  Balyan'ın  ölümü üzerine  saray mimarı olur ve sermimar-ı  devlet  unvanını alır.  Bir ara müteahhit olarak  demiryolu inşaatını  üstlenmesinden   dolayı  sorunlar  yaşamıştır.  Paris'e  gitmek zorunda kalan  Sarkis, on yıl aradan sonra  yurda  döndüğünde  Kuruçeşme Aadası'ndaki  evinde  hayatını  geçirmeye  başlar. Burası   günümüzde  Galatasaray Adası'dır.

galatasarayadası

Ellinin  üzerinde  eser yapan  Sarkis Balyan 'ın    başlıca  yapıtları; Beylerbeyi Sarayı, Çırağan Sarayı,Yıldız Sarayı, Malta Köşkü,Çadır Köşkü,Ayazağa Köşkü, Kalender Köşkü, Aksaray Valide Camisi, Kağıthane Camisi, Galatasaray Mektebi ve Maçka Karakoludur.

kucuksu-kasri

dolmabahce-sarayi

TaGkXwDry0Jsd5bq-636464389136297964

LivHfvd9z6hNdHiH-636464387906551925

Dolmabahçe Camisi:19. yüzyıl Osmanlı  mimarisine  yön veren Balyan  Ailesi'nin  en önemli ferdi olan  Garabat  Balyan'ın  SultanAbdülmecit'in annesi  Bezimialem Valide  Sultan  adına  yaptığı  camidir.Asıl adı  Bezmialem Valide  Sultan adına  yaptığı  camidir.Asıl adı  Bezmialem Valide  Sultan  Camisi,  olmasına  rağmen, Dolmabahçe Sarayı'nın hemen yanında olduğundan Dolmabahçe  Camisi olarak  anılır. Yapımı  iki  yılı aşkın  bir zaman  sürmüştür ve 23 Mart 1855'te  ibadete açılmıştır.

iste-chp-zihniyeti-bu-dolmabahce-camiini-kayikhane-yapmislar-h1529226765-2aa0d4

Barok  üslubu  ile yapılmış , süslü  fakat  ölçü içerisinde abartıya kaçılmadan  inşa  edilen  bir boğaz camisidir.

Osmanlı mimarisinde  belki  de ilk  yuvarlak  pencerelere bu  camide   rastlanır.Mihrap  ve minber ,  kırmızı   somaki  mermerden  olup cami içerisindeki levhaları  iyi bir hattat olan Sultan Abdülmecid  yazmıştır.

MS 638   yılında  ilk kez Diyarbakır MAR TOMA KİLİSESİ'NİN  Araplar tarafından  camiye çevrilmesiyle  başlayan  Anadolu  camileri tarihine ait binlerce cami ,Anadoluda  halen görülebilir.

Başlangıçta Arap, ardından Selçuklu, Anadolu Beylikleri,Osmanlı ve modern  Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca  yapılmış olan sayısız cami içerisinde  başyapıt niteliğini koruyanların sayısı  ne yazık ki çok azdır.

Dini mimarinin cami şeklinde oluşturulan  örneklerin en özgün  eserleri 19. yüzyıla aittir. Balyan Ailesi'nin   büyük katkılar sağlandığı  bu son evrende  anıtsal  camiler  özellikle  İstanbul Boğazı'na birer inci gibi  dizilmişlerdir.

e62a22564d4554038328b7ddae534473_840

Ne Yazık ki  mimarisnin  her alanında  olduğu  gibi  cami öğesinde  de geleneksel üslubumuzu  yüzyıla yakın bir  zamandan  beri  kaybetmekteyiz.

Barok:, 17.ve 18   yüzyıllarda  bütün Avrupa'da  hakim  olan üslup . Temel özelliği, Rönesans'ın  durağan kurallarına  karşı  çıkış niteliği taşımasıdır.Bu karşı çıkış :mimariye  , heykelden  mozaiğe  kadar  her alanda  olmuştur.

Sonuç; Yeryüzünde  Cennet bilinen Bir  tarafı Asya, Diğer Tarafı Avrupa  olan İSTANBUL; Bilgeliğe ulaşmanın  bir yolu da bilinmeyene yolculuktur. Çünkü her yolculuk derinleştiricidir, hoşgörü getiricidir ve de değiştiricidir.Bilinmeyene ve zor  olana  attığınız  bir  keşif ve macera  adımından  sonra  siz de   farklılaştığınızı hemen hissedersiniz?

Bu  güzel  bilgiler  ışığında  mutlaka  İstanbul'u  imkanlar  dahilin'de dönanımlı  Rehper eşliğinde  gezip  görmek gerekir, YUPA TUR Olarak Geziyi hazırlamak  bizden   katılması  sizden.

Yazımı  beğendiyseniz  değerli  yorumlarınızı   bekliyorum.