Daha önceki seçimler gibi CHP yetkilileri 14 Mayıs seçimlerini de hem de ezici çoğunlukla kendilerinin kazanacağından emindiler.

Uzun süredir kamuoyunu meşgul eden seçimin habercisi sandığa gidileceği gün Cumhurbaşkanı aynı zamanda AK Parti Genel Başkanı da olan Recep Tayyip Erdoğan’ın yetkisini kullanarak aldığı kararla kesinleşti.

14 Mayıs 2023…

Seçimden daha çok merak uyandıran seçimin yapılacağı gün oldu, tarih tekerrür mü edecek, yoksa yeni bir tarih mi yazılacak?

 Çünkü 14 Mayıs 1950’de 27 yıllık tek parti CHP, iktidarı ilk defa yargı denetiminde yapılan seçimlerde aldığı yenilgiyle Demokrat Parti’ye bırakmıştı.

Aslında çok partili döneme geçişte ilk seçim iktidar CHP’nin denetiminde yapılan o nedenle de sandık hilesiyle kazandığı itirazlarına muhatap olduğu 21 Temmuz 1946 seçimleriydi.

Daha önceki seçimler gibi CHP yetkilileri 14 Mayıs seçimlerini de hem de ezici çoğunlukla kendilerinin kazanacağından emindiler.

Ne de olsa seçmen devleti kuran, inkılâplara öncülük eden Atatürk’ün kurucusu olduğu, Milli Şef Cumhurbaşkanı İsmet Paşa’nın Lideri olduğu bir partiye sırtını dönerek yeni kurulan bir partiye oy vermezdi.

Bu özgüvenin birinci kaynağı 27 yıllık uzun iktidar süresi ikinci kaynağı da İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan Yeni Dünya Düzenine Türkiye’yi intibak ettirecek devlet adamının CHP Genel Başkanı da olan Milli Şef Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’den başkasının olamayacağı kanaat ve düşüncesiydi.

CHP’lileri ümitlendiren diğer bir neden de Valilerin, kaymakamların, yargının, ordu başta bütünüyle güvenlik güçlerinin partili kadrolar gibi görülmesiydi. Kısaca o günkü anlayışa göre devlet CHP demekti, CHP de devlet…

Tabi bu durum gerek muhalif siyasetçilere verilen gözdağı gerek muhalefetin taşra teşkilatlarına çıkarılan engellerle ve halk üzerinde yaratılan korkularla bir mahalle baskısı iklimine neden oluyordu.

Gözdağında siyasetçilerden ilk nasibini alan Demokrat Parti’de parti müfettişiyken istifa ederek Millet Partisi’ni kuran Osman Bölükbaşı oldu.

16 Kasım 1949 günü Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Demokrat Parti Genel Başkanı Celal Bayar’a suikast hazırlığında olduğu iddiasıyla Bölükbaşı’nın evi aranır ve ardından da tutuklanır.

O sırada henüz 20 günlük çocuğunun odası da aranır. Hapishaneye gitmek üzere giyinen Osman Bölükbaşı polislerden izin ister ve kucağına aldığı çocuğuna: ”Oğlum baban gidiyor, belki geri gelmez.

Bu memleketin pisliğini az su temizlemez diye senin adını Deniz koydum. Ben geri gelmezsem, görevim bu pisliği sen temizle” diyecektir.(Deniz Bölükbaşı, Türk Siyasetinde Anadolu Fırtınası Osman Bölükbaşı, s.113-114)

(Osman Bölükbaşı’nın başı Demokrat Parti iktidarı döneminde de dertten kurtulmaz.1954 yılında lideri olduğu Millet Partisi kapatılacaktır, ardından da seçim bölgesi Kırşehir ili ilçeye dönüştürülecektir.)

Mahalle baskısı Demokrat Parti teşkilatlarında da kendini gösterir.Seçim öncesi  Valiler, kaymakamlar toplantı izni vermemekle ya da miting için kent meydanları yerine köşe kenar yerleri tahsis etmekle DP’lilere tam saha pres uygularlar.

Aksi hareket edenler tayinle cezalandırılırlar. Örnek zamanın  Urfa Valisi Hikmet Kümbetlioğlu…

Demokrat Parti Lideri Celal Bayar’ın seçim çalışması çerçevesinde yolu Urfa’ya düşer.

Kendinde karşılama cesareti bulan az sayıda partili ellerinde bayrak kentin girişinde liderlerini karşılarlar. Onların biraz ilerisinde de Vali de Celal Bayar’ı karşılamak için beklemektedir.

 Bu ise alışık olunmadık bir şeydir.

 Vali:”Efendim demokrasilerde muhalefet liderleri de başbakanlar gibi karşılanmaya layıktır,” diyerek Celal Bayar’ı ve beraberindeki heyeti karşılar.

Bayar ve arkadaşları bu olaydan olağanüstü etkilenmişlerdir. Gittikleri hiçbir yerde tekrarlanmamıştır çünkü. Sonra Vali Kümbetlioğlu DP heyeti ile vilayete gelir. Onlara ikramlarda bulunur.

Israrlara rağmen makamında da oturmaz,Bayar’ın karşısında yerini alır. Olay tabi  Ankara’ya tez ulaşır, CHP teşkilatı ayağa kalkmıştır.”DP’li bu Valiyi istemeyiz,” avazeleri yeri göğü inletmektedir. Seçimler olmadan Kümbetlioğlu Urfa’dan alınır, Elazığ Valiliğine tayin edilir.( .(Prof.Dr. Aydın Taneri, Türk Devlet Geleneği, s.131-132)

(Her doğrunun olduğu gibi Hikmet Kümbetlioğlu’nun demokrasi anlayışına bağlı tayin çilesi DP iktidarı döneminde de devam eder.

Seçimler sonuçlanır, DP ezici bir üstünlükle iktidara gelir. Bu sefer Anadolu turuna çıkma sırası CHP’ye gelmiştir. Genel sekreter Kasım Gülek Güney Doğu Anadolu gezisi sırasında Elazığ’a uğrar.

Bu kez Vali Kümbetlioğlu ona itibar gösterir. Çünkü ona göre ilke aynıdır, muhalefet lideri hükümet başkanı gibi saygı görmelidir. Gerçi CHP’nin başkanı İnönü’dür ama yaşından dolayı yerine vekâleten genel sekreter gezmektedir.

Gülek ayrıldıktan sonra bu kez de Elazığlılar ayaklanır, bu CHP’li Vali de nereden çıktı, diyerekten…

Zamanın Başbakan’ı Adnan Menderes olayla ilgili bilgi almak için Vali Bey’i Ankara’ya çağırır. Vali Kümbetlioğlu Ankara’da 17 gün Başbakan’la görüşmek için Başbakanlığa sefer eder.

On sekizinci günde görüşme imkânı bulduğunda demokrasi anlayışını Başbakan’a bir türlü anlatamaz ve kendisinden görevine dönmesi ve hakkında verilecek kararı beklemesi istenir.

 Nüfus İşleri Genel Müdür Yardımcılığı görevine atanması için hazırlanan kararname kötü günlerinde kendilerine kucak açmasının hatırına Cumhurbaşkanı Celal Bayar’dan döner ve görevi Hatay Valisi olarak değiştirilir)

Bu olayın bize gösterdiği, adını tarihe altın harflerle yazdırmanın kolay olmadığı gerçeğidir.

Sonuç olarak önümüzdeki 14 Mayısta tarih tekerrür mü edecek yoksa yeni bir tarih mi yazılacak bekleyip göreceğiz. Ne de olsa şunun şurasında iki ay gibi bir zaman kaldı.