Ve evet, yarım kalan dosyalar tamamlanacak. Kapandı sanılan kapılar aralanacak. Ne senin kalemin susacak Ne de ardında bıraktığın cesaret yarım kalacak Artık yazmaya değil, anlatmaya başlıyoruz.
Erman’ım meğer ne çok merak edeni varmış gazetenin.
Sadece okuyucusu değil, herkes bir anda dert ortağı kesildi.
“Bundan sonra ne olacak?” diye kendi kendine dertlenenler…
“Arkası kim?” diye senaryo yazanlar…
Ve tabii sayfalar kapandı diye sevinçten ellerini ovuşturanlar…
Unuttukları bir şey var
Burası bir kişinin değil, kolektif vicdanın yankısıdır.
Gizlenen dosyalar,
Üzeri örtülmeye çalışılan gerçekler,
Hepsi sırasını bekliyor.
Ve madem merak ettiniz…
Evet, her şey devam ediyor.
Hem de öyle bir devam ki,
Kimin külçesi kimde?
Kimin kasası nerede?
Yakında tek tek ortaya dökülecek…
Erman’ım, külçe demişken aklıma çok meşhur bir tekerleme geldi
Komşu komşu,
Oğlun geldi mi?
Geldi.
Ne getirdi?
Altın getirdi
Ama bu altın ne dağdan çıkarıldı ne de ocaktan
Bu altın makamdan döküldü ceplere…
Kime mi gitti?
Her taşın altından çıkan o tanıdık aileye
Yok artık canım, başka kime?
“O benim” demeye cesareti olan kişiye
Peki ya o kara kedi?
Hangi ağaca çıktı?
O ağacı kim kesti?
Baltayı kim tuttu?
Suya düşen baltayla kim neyi temizledi?
Sorular çok, cevaplar kıyıda bekliyor.
Ama şunu unutmasınlar
Bu hikayede masum bir çocuk oyunu yok
Bu, bir şehrin hafızasıyla, geleceğiyle, vicdanıyla ilgili.
Ve evet, yarım kalan dosyalar tamamlanacak.
Kapandı sanılan kapılar aralanacak.
Ne senin kalemin susacak
Ne de ardında bıraktığın cesaret yarım kalacak
Artık yazmaya değil, anlatmaya başlıyoruz.