Denizli’nin ileri gelenleri hemşerileri olan Aydın siyasetçilerinden talepte mi bulundular da Sadullah Dülger’in tayini Denizli’ye çıktı, yorumlarını yapanlar bile oldu.Çünkü Aydın’da bu tayinin bir karşılığı bulunmuyor.
Aydın, yaz turizmi deniziyle öne çıkan Didim ve Kuşadası dışında dört mevsim verim veren gerek bitkisel gerek hayvansal ürünleriyle Ülke’de ve dünya’da adından söz ettiren zengin bir tarım havzasıdır.
TÜİK 2024 verilerine göre incir ve kestanede I.ci,enginar,çilek zeytinyağı ve zeytinde II.ci,pamukta III.cü,arı ve bal üretiminde VI.sırada yer alır- jeotermalden yararlanıldığı takdirde-seracılıkta katma değeri yüksek bir potansiyele sahiptir.
Ayrıca Aydın Ülke’de TÜİK verilerine göre Bin 7 yüz 40 ton/gün süt üretimiyle besicilikte ilk 10’dadır.
Aydın çiftçisi, sahip olduğu üretime dayalı bu zenginlikten ne ölçüde yararlanabiliyor dendiğinde bırakın potansiyelin yarısını üçte birini değerlendirdiği söylenemez.
Çünkü bu ürünleri pazarlarken üreten kesim artı değer katamayınca yani çileği reçel, inciri ezme, kestaneyi kestane şekeri yaparak pazarlayamayınca eli hamur, karnı aç kalıyor.
İncir ezmesi
Meyve ve sebzede asıl parayı hal esnafı, dökme satılan zeytinyağını markalaştıran İtalya, İspanya,Yunanistan başta Akdeniz ülkeleri kazanıyor.
Asıl üretime emek verenlerin payına düşense gerek ezme,reçel gibi çeşitlendirerek gerek ambalajlayarak katma değerini yükselten yurt içindeki ya da dışındaki işletme sahiplerine, Aydın deyimiyle, ekmeği yanından bedellik yapmak düşüyor.
Besicilik sektöründe ise süt fiyatlarını belirleyen Ulusal Süt Konseyi zam yapmadan kokusunu alan yem üreticileri zamlar besicinin eline geçmeden yarısına ortak oluyor. diğer yarısına da sütleri büyük şirketler adına toplayan aracılar el koyuyor..
Sonuçta Ulusal Süt Konseyi’nin en son belirlediği litre fiyatı 19,60 TL olan paradan üreticinin eline 16 TL geçiyor ki,zararı karşılamayan bu ücret zarar yazması sonucu besici dayanabildiği kadar dayanır,takati kalmayınca da ahırı boşaltır.
Günümüz süt üreticisi tam da bu süreci yaşıyor.
Daha altı ay öncesine kadar süt arzında fazlalık varken gerek bu yanlış politikaların bir sonucu gerek şap hastalığına karşı tedbir almada tarım teşkilatlarının ihmalleri süt üretimini eksiye düşürmüştür.
Eğer devlet üreticiyi desteklemezse gübre, ilaç, akaryakıt gibi girdi borçları katlanarak gelecek yıllara devreder.Borç döndürülemeyince de banka veya icra kapıya dayanır.
Daron Acemoğlu’nun “Sömürücü siyasal kurumlar sömürücü ekonomik kurumlara yol açar ve onları güçlendirir. Ekonomik döngü de yeniden siyasal kurumları besler ki,bu bir kısır döngüdür,” dediği tam da budur.
Kaldı ki, devlet üreticinin bu tuzağa düşmemesine çareyi de üretmiş Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi Geliştirme ve Destekleme İdaresi Başkanlığı’nı (KOSGEB) kurmuştur.
Amaç, girişimcilik ruhu olan ancak yeterli sermayesi bulunmayanlara yarı hibe yarı borç kredilerle küçük ve orta ölçekli işletme kurmalarına,eski olanları yenilemelerine destek olmaktır.
Gerek valilik gerek milletvekilleri gerekse Büyükşehir ve ilçe belediyeleri konuya ilgisiz kalınca tarıma dayalı entegre sanayi Aydın’da gelişmedi, çoğu üretici de alın terinin karşılığını alamayınca zararına çalışmaktansa üretimden vazgeçmek zorunda kaldı daha doğrusu bırakıldı.
Sadullah Dülger’in KOSGEB Müdürü olarak Aydın’da göreve başlamasıyla izlediği yöntem Aydın’da tarımda üreticinin ekmeği yanından bedellik sürecinin istenirse sonlandırılabileceği ümidine yol açtı.
O girişimciyi daireye beklemek yerine ayağına gitti, çekincesi olanları yatırıma ikna etti,siyasi görüşüne bakmaksızın hevesli olanları yerlerinde ziyaret ederek yatırıma teşvik etti.
Eğer Aydın’da orta boy ve küçük işletmelerin sayısında son yıllarda bir artış olmuşsa Sadullah Dülger’in izlediği girişimcinin ayağına gitmesinin bir sonucudur..
Çünkü Sadullah Dülger Aydınlının huyunu iyi bilir sonuçta o yörenin çocuğudur vatandaşın ayağına gitmeyi yüksünmez aksine Aydın’da yaşayan herkese hizmette vefa borcu olduğunu düşünür..
Ama birilerinin gözüne batınca her Aydınlı bürokratın yaşadıkları onun da başına geldi ve Denizli’ye tayini çıktı ama memleketi için hizmet üreten bir müdürün tayinine kimse akıl erdiremedi.
Çünkü bu tayinin Aydın’da bir karşılığı bulunmuyor.
Hatta Denizli’nin ileri gelenleri hemşerileri olan Aydın siyasetçilerinden talepte mi bulundular da Sadullah Dülger’in tayini Denizli’ye çıktı, yorumlarını yapanlar bile oldu.
Ama öyle ama böyle bir kez daha görüldü ki,asırlardır süren bir gelenek,halkın yararına hizmet üreten dürüst müdürler,bürokratlar ya müfettişten başını kaldıramaz ya da tayinden kurtulamaz.
Devir değişir, devran döner değişmeyen bir gerçek vardır ki, her politikacı her çalıdan aslan çıkabilir korkusunu taşır,o nedenle babasına bile rakip olur, şüphesiyle bakar.

Onun için bu derece şüpheci olanlar kimin ne hizmet ürettiğine bakmaz, çengelci tilkiler gece gündüz demez. kim kiminle oturuyor kalkıyor,kim kiminle hangi lokantada yemekteler iz sürerler sonunda rapor sunar gibi ispiyon ederler.
Velhasıl Sadullah Dülger kimin ayağına bastı da Aydın’dan uzaklaştırıldı bilinmez ama bilinen bir şey varsa Aydın’ın kalkınması için entegre sanayi yerine cezaevlerinin tercih edildiği gerçeğidir.
Ne diyordu bir siyaset bilgesi olan Süleyman Demirel?
“Tarıma entegre sanayiyi gerçekleştiremeyen toplumlar cezaevleri yapmak zorunda kalırlar.”
O nedenle Aydın’ın kısa sürede kalkınmasında Çine’de yapımı devam eden cezaevi yeterli olmayabilir aynı cezaevlerini ivedilikle diğer ilçelere de yapılması elzemdir!