Yaşananlar karşısında ikisinin de gözleri dolu doludur. Menderes hafif bir ses tonuyla şu cevabı verir:”Devlet bu Hikmet Bey, evet ben büyük hatalar yaptım.”
Geçen yazıdaki (3 Haziran) İyi insanlar beyaz atlara bindiler, gittiler” metaforuna asıl denk düşen örnek, eski valilerden Hikmet Kümbetlioğlu’nun hikâyesiydi, sonradan fark ettim.
Ayrıca okuyunca sizin de hak vereceğinizi düşündüğüm hazin hikâyenin ilk başladığı yer Valisiyken Şanlıurfa’ydı ve o yönüyle de yazının içeriğine uygundu.
Hatırlayınca adını yâd etmeden geçmenin o gerçek devlet adamının aziz hatırasına vefasızlık olacağını düşündüğüm için bu yazının konusu o olsun istedim.
Olay vakti zamanında Yeni Asır Gazetesi’nde Ali Abalı imzasıyla yayımlanmış(29. 12,1980)
Dediğine göre ona anlatanlar da bir eski parlamenter ve bir eski bakandır. .
Uzatmadan öyküde sözü (kısaltarak) Ali Abalı’ya bırakalım::
14 Mayıs 1950 seçimleri öncesidir, CHP bürokrasinin ve devlet kurumlarının mutlak hâkimidir. O nedenle Vali ve kaymakamlar Demokrat Partililerin seçim çalışmalarına ellerinden gelen engeli çıkarmaktadırlar.
O nedenle sudan bahanelerle kavgalar eksik olmamaktadır... Çünkü CHP’liler olmadık şeyleri kavga konusu yapmaktadır.
Örnek DP’liler geldiğinde vatandaşların ayağa kalkmaları...
Buna rağmen DP’liler de yurdu taramaktadırlar.
Programa göre Celal Bayar Urfa’ya gider. Partililer il sınırında ellerinde bayrak ve flamalarla karşılamak için beklemektedir.
Bayar ve beraberindekilerin gelmelerine yakın Vali arabası bekleyenlerin önünden geçer ve az ileride Vali Hikmet Kümbetlioğlu da misafirleri beklemeye başlar.
DP heyeti engellemesini bekledikleri, ilk karşılayanın hem de arabasının forsu açık, Vali olmasından hem memnun hem de şaşkındırlar.
Vali Bey Celal Bayar’a:
-Efendim benim demokratik anlayışıma göre hükümet başkanı ile muhalefet lideri aynıdır ve sizi karşılamak benim görevimdir, der.
Vilayete götürdüğü misafirleri ikramlarla makamında ağırlar, bu arada Vali ısrarlara rağmen makam koltuğuna geçmez, Celal Bayar’ın karşısında yerini alır.
Bu ziyaretin ardından CHP genel merkezi: “Nereden çıktı, bu DP’li Vali,” naraları atarak ayaklanır.
Baskılar artınca seçimler beklenmez ve Hikmet Kümbetlioğlu Urfa’dan alınır Elazığ’a verilir.
Nihayet seçimler sonuçlanmıştır. CHP gitmiş, DP ezici çoğunlukla iktidar olmuştur.
Bu sefer Anadolu’yu tarama sırası CHP’ye gelmiştir.
Yaşlı olan CHP Genel Başkanı İsmet İnönü yerine o görevi Genel Sekreter Kasım Gülek üstlenir.
Bu arada yolu Elazığ’a da düşer. Vali Hikmet Kümbetlioğlu Urfa’da Celal Bayar’a olan ilgi ve alakanın aynısını ona da gösterir.
Ona göre ilke değişmez, muhalefet liderine de Başbakan gibi itibar edilmelidir.
Ama Urfa’da olan ayaklanma Elazığ’da baş göstermiş, DP teşkilatlarından “CHP’li vali istemeyiz” itirazları Elazığ’da da yükselmiştir..
Bunun üzerine Vali Bey Ankara’ya çağrılır.
Menderes ile görüşmek için her gün Başbakanlığa gider, gelir ama17 gündür Başbakan’la konuşmayı beklemektedir.
Nihayet 18.gün huzura kabul edilir. Fakat o eski naif, nazik Menderes gitmiş yerine öfke küpü, gergin bir başkası gelmiştir.
Başbakan Vali Bey’i azarlarcasına söze başlar ve:” Benin partim Türkiye’nin en güçlü partisidir, teşkilatımın da öyle olmasını isterim. Bana ilinden ad ver, yeni bir yönetim oluşturalım,” der.
O bu teklife bozulur ve “ Ben devletin valisiyim, ilimde kim DP’li, kim CHP’li bilmem,” cevabını verir.
Israr devam edince de ayağa kalkar ve izin ister.
Karşılığında sertçe Menderes de::”Görevinizin başına dönünüz ve talimatımı bekleyiniz,”der.
Aradan fazla zaman geçmez, Hikmet Kümbetlioğlu’nun kızak bir göreve, İç İşleri Nüfus İşleri Genel Müdür Yardımcılığına kararnamesi hazırlanır.
Fakat Celal Bayar unutmadığı bu görev adamının kararnamesini imzalamaz ve bir il valiliğine verilmesini bir notla Başbakanlığa bildirir.
Sonuçta Vali Bey kızak görevden kurtulur, Hatay Valiliğine verilir.
Gel zaman, git zaman Danıştay Üyesi olur.27 Mayıs İhtilalından sonra da kendini Yüksek Soruşturma Kurulu İkinci Başkanlığı’nda bulur.
Soruşturmalar tüm hızıyla devam etmektedir.
Bir gün Kümbetlioğlu’nun kapısı çalınır, içeri giren bir binbaşıdır.
“Efendim size sanık Adnan Menderes’i getirdim,”der, demez hemen yerinden fırlar Menderes’i karşılar.
Saygıyla koltuğa davet eder. Kendisi de yerine de oturmak yerine karşısında yerini alır.
Menderes yerine geçmesini rica eder. Hikmet Kümbetlioğlu o zaman da şu cevabı verir:
“Emrederseniz yerime ancak öyle geçerim. Çünkü siz hala benim Başbakanımsınız.”
Yaşananlar karşısında ikisinin de gözleri dolu doludur. Menderes hafif bir sesle şu cevabı verir:
-Devlet bu Hikmet Bey! Evet ben büyük hatalar yaptım..
Kümbetlioğlu ağlamamak için kendini zor tutar, dudaklarını ısırır ve kısık bir sesle:”Efendim, ben milletimden aldığım terbiyenin gereğini yapıyorum,” der.
Öykü de bu sohbeti yapanların gözyaşlarıyla biter.
Sahi böyle devlet adamlarına ne zaman kavuşacağız, o beyaz atlara binip gidenler bir gün dönecekler mi?
Ne dersiniz?