Yamyamlık veya kanibalizm, bir bireyin aynı türden başka bir bireyi yeme eylemi olarak tanımlanıyor. Pek çok tarihçi ve antropolog, uzun yıllar yamyamlığın neden ve ne zaman ortaya çıktığını, kimlerin etkilendiğini araştırdı. Bu araştırmalar vasıtasıyla da oldukça çarpıcı sonuçlara ulaşıldı. Uzmanlara göre, yamyamlık kişinin akıl sağlığını yitirmesi sonucu, kıtlık dönemlerinde, ritüel olarak veya sadece keyfi olarak ortaya çıkabiliyor. Ancak yamyamlık örneklerine Türkiye sınırları içerisinde rastlandığına dair anlatılar bugüne kadar neredeyse hiç konuşulmamıştı. Ta ki bugün Van sınırları içinde kalan tarihi Mirovharan Köyü'ne ait kayda geçirilen halk anlatılarında görülen yamyamlık örneklerine kadar. Van'ın Çatak ilçesine bağlı, bugün yerleşim olmayan Bahçıvan Köyü, halk anlatılarında Mirovharan olarak geçiyor. Bölge, günümüzde civardaki yerleşim birimleri tarafından, 'İnsan Yiyen Köyü' olarak anılıyor. Bölgede araştırma yapan, oradaki halktan yamyamlık anlatılarını dinleyip derleyen Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmenliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. İrfan Polat da oldukça ilginç hikayelere tanık olduğunu söylüyor.

HER ŞEY ÖĞRENCİSİNDEN DUYDUKLARIYLA BAŞLADIMilliyet'ten Fazilet Şenol'un haberine göre; Bölgenin tespiti için yola meraklı bir öğrencisi sayesinde çıktığını belirten Doç. Dr. Polat, öğrencisinden eski adıyla Mirovharan olarak bilinen yerde yüzlerce yıl önce yamyam bir topluluk yaşadığı, bu topluluk zamanla ifşa olunca da bölgeden uzaklaştırıldığı söylentisine ulaştı. Duyduklarından çok etkilenen Doç. Dr. Polat, 1-2 sene sonra bölgede yerinde inceleme yapmaya karar verince yolculuğu da başladı.

Köylüler, yaşandığı iddia edilen hikayenin 1000 yıl önce meydana geldiğini öne sürüyordu. Çalışmalarına devam eden Doç. Dr. İrfan Polat, bölgedeki tespitlerini şu sözlerle dile getirdi:"Doğa olarak inanılmaz bir yer. Derelerin aktığı, köy içerisinde su kanallarının bulunduğu yemyeşil bir coğrafya. İlginçtir ki insanların buradan çok katı bir biçimde uzak durduğunu, özellikle ceviz ağaçlarının yoğun olduğu bir bölgede cevizlerin bile toplanmadığını gördük. Ayrıca oradaki yapıların yıkılmadığını ancak ek olarak bir şey de imar edilmediğine rastladık. Öğrencimin söylediği anlatılarla tarihi bağlantılar kurmak için dönem hakkında bilgi veren arşivleri tarama şansım oldu ama böyle bir bilgiye rastlamadım. Ben yörenin insanlarına sorduğumda, bu yamyamlık olayının neredeyse 1000 yıl önce olduğunu söylediler. Ancak yapılar ve bölgenin durumu 1000 yıllıkmış gibi değildi."

9 EFSANE VAR"Yamyamlığın Tarihi ve Van'da İnsan Yiyen Topluluk: Mirovharlar" adlı akademik çalışmasında hikayenin bu kısmına şu anda bilimsel olarak kanıtlanmadığı için yer vermeyen Doç. Dr. Polat, halk anlatılarını dinleyip toplamaya başladığında ise oldukça şaşırdı. Bölgede 'İnsan Yiyen' topluluğa ilişkin dokuz efsane bulunduğunu ve bu efsanelerin yöre halkı tarafından bilindiğini söyleyen Doç. Dr. İrfan Polat, şöyle devam etti:"Söylenceye göre bu köye dışarıdan bir gelin alınırsa, uzun süre gelin yemek işlerine karışmazmış. Bir gün bir gelinin çocuğu ağlamış, o da çocuğunun aç olduğunu düşünerek ona yemek hazırlamak istemiş. Eskiden 'gev' derlerdi, ekmek piştikten sonra konulan ağaç kaplar vardı. Gevi kaldırmış, bir ekmek almış. Ekmeğin arasında insan uzuvları bulmuş. Ondan sonra köyden kaçmaya karar vermiş. Yine söylenceye göre bu topluluk yalnızca insan etiyle beslenmezmiş. Ava çıkarlar, hayvan avlarlar, kimi zaman da çevre köylerden insanları yakalayıp yerlermiş."

'ANADOLU KÜLTÜRÜNDE ÇOK ÖRNEK YOK'Bu anlatılardan yola çıkarak Anadolu kültüründe anlatılan yamyam tipinin çok baskın bir tip olmadığını söyleyen Doç. Dr. Polat, "Biz bunu efsanelerde, destanlarda görmeyiz. Yalnızca halk anlatılarında ve masallarda görürüz. Bu da genellikle anne, babanın çocuklarını yemesi ya da bir cadı kadının çocuk yemesi üzerine görülür ki bu hikâyeler de çok yaygın değil" açıklamasını yaptı.

Mirovharan da yaşadığı iddia edilen bu toplulukla ilgili henüz net bir veri olmadığını belirten Doç. Dr. İrfan Polat, "İnsanların oradan uzak durması konusuna gelince, köyde yapılar var ve diğer yerleşim yerleri bu yapıların çok yakınındalar. Biz yamyamlığı genellikle zor durumla, açlık sebebiyle hayatta kalmak için yapılan bir eylem olarak düşünürüz. Oysa yamyamlığın çok farklı türleri var. Burada da durum farklı. En azından anlatılara göre böyle olduğunu söyleyebiliriz" ifadelerini kullandı. Doç. Dr. Polat, bölgenin tarihçesine yönelik çalışmalarının devam ettiğini söyledi.