Dünya’ya bakıyorum… Güzellikten ibaret… Bitkiler ve hayvanlar uyum içinde… Doğanın belirlediği yasalar sessiz ve sedasız işliyor… Yan yana toprakta yeşeren iki fidan kendi tarafına eğilerek yol veriyor yanındaki komşusuna. Böylece her iki ağaç da gökyüzüne, güneşe uzanabiliyor. Ele geçirme ve kontrol etme yok. Bir anne köpek yavru bir kediye merhamet gösterilebiliyor. Annelik, doğanın sevgi kaynağı besliyor, ihtiyacı olanı şefkatle…

Doğa ile uyum içinde yaşayan insanlara bakıyorum. Doğanın yasalarına izin veriyorlar yaşamlarında... Hayvanlarla, bitkilerle ve birbirleri ile uyum halinde… Sevgi ve sade yaşamlar güzelleştirmeye doğaya zarar vermeden gelişmeye odaklı… Açgözlülükten uzak, başkalarını kontrol etmeye değil; kendi içsel yolculuklarında ilerlemeye meraklı… Cenneti yaşıyorlar, kitaplarda vaat edilen…

Bir de kavga edenlere savaşanlara; savaştıranlara; durmadan ağzından öfke, sevgisizlik ayrıştırma cümleleri dökülen ve kendi içinde değil başkaları ile yarışanlara bakıyorum. Bir telaş, bir telaş; nereye gidildiği belli değil, nereye varılacağı da… Ancak hal ve tavırlardan korku içinde oldukları anlaşılıyor. Bir de sevgi ihtiyacı, önemsenme ihtiyacı… En büyük ve en güçlü olma ihtiyacı… Kontrol etme ihtiyacı ve bunu yaparken de bir grup insanı küçümseme, hor görme var olma hakkını ret etme, saygı göstermeme, kıskanma eğilimi... ‘Kıskanma, kişinin kendi sevgi eksikliğine verdiği öfke tepkisidir’ sözünü hatırlıyorum.

Nedenini düşünmek ve anlamak istiyorum bu telaşlı durumun…  İçim bana diyor ki… “Bak sevgiden ne kadar da yoksunlar; ne kadar da korkuyorlar; korkularını materyallerle ve başkalarını, kendilerini yüceltmek,  önemsetmek için kullanıyorlar…”

Peki, başarıyorlar mı? Savaşlara, kavgalara, acılara bakılırsa hiç değil… Ayrıştıran politikacılar sevgi ve akıl gücü yerine; korku ve tehdidi kullanıyorlar… Paylaşmayı reddediyorlar. Bir grubu aşağılıyor, kendini yücelten; kontrol ettiğini düşündüğü gruba materyaller ve refah vaat ediyorlar. Ötekileştiriyorlar kendileri gibi düşünmeyeni…

Oysa yalnızca sevgi ve var olmaya duyulan saygı doğa ile uyumlanabiliyor. Materyallere duyulan ihtiyacı azaltıyor… Bizi mutlu ve güvende hissettiriyor. Korkular insanın dışında değil; ancak kendi içimizdeki yolculuklarla yok edilebiliyor. Ve içimizde yok ettiğimiz korkularımız; bizi mutlulukla doğanın huzur meltemine bırakıyor… Uyum içinde bir yolculuğa başlıyoruz.

Sevgi ve farkındalıkla…

 

saygiyi-ogreten-agaclar.jpg

Saygıyı öğreten ağaçlar