Bir çok unutulmuş, unutulmaya yüz tutan şeylerden bahsedeyim dedim. 90’lardan…

Kendi yıllarımdan.

Hatırlar mısınız bilmem ama ben hatırlıyorum, mutluydu insanlar.

Enflasyondu, ekonomiydi çok önem arz etmiyordu o dönemlerde. Birbirlerine olan sevgileri yetiyordu insanların. Hele ki 80 darbesinden sonra çıkan insanlar.

Üretim vardı mesela, çiftçi üretiyordu, işçi kazanıyordu o dönemlerde. Türkiye’nin GSYİH da ki payı o dönemlerde %30’lardaydı. Şimdilerde ise tarım %8’lerde yer alıyor. Çalışan nüfusun geneli de tarım sayesinde kazanç elde ediyordu.

Çok iyi hatırlarım annem ile pamuk, erik, fasulye, zeytin vs. birçok tarla işine gitmişimdir. Üreten vardı ki çalışan isteniyordu. Üretim de ucuzdu o zamanlar. Hem kendi tohumumuz vardı. Çiftçi aldığı tohumu bir yıl sonra tekrar ekebiliyordu. Şimdilerde nerede öyle tohumlar. Bir dikimlik tohum satılıyor çiftçiye. Mazotta ucuzdu o zamanlarda. Şimdilerde teknoloji diye bir şey çıktı ne işçiye gerek kaldı ne de üretime. Hazır giyim, hazır üretim oldu her şey.

AB üyeliğine adaylık süreci başladı 90 sonları, belki toparlanacaktı Türkiye bu süreç ile. Bir çok yenilikler getirildi, antlaşmalar yapıldı. Gelir desteği sistemini geçildi.

Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri (TSKB) ve

Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankası’nın (TCZB) yeniden yapılandırılması,

Türkiye Zirai Donanım Kurumu (TZDK),

İstanbul Gübre Sanayi A.Ș. (İGSAȘ),

Türkiye Gübre Sanayi A.Ș. (TÜGSAȘ),

Türkiye Şeker Fabrikaları A.Ș. (TȘFAȘ),

Çay İşletmeleri Genel Müdürlüğü (ÇAYKUR) ve TEKEL’in özelleştirilmesi,

Şeker, tütün ve TSKB alanlarında kurulların oluşturulması gibi yenilikler geldi 90 sonları tarıma.

Sanayi konusunda Türkiye 90’larda geri kalmış bir durumdaydı. Sanayinin o dönemde ki siyasal iktidarların gerekli idareyi gösteremeyip uzun vadeli programlar değil de günü kurtarma politikaları izlemiştir. Global rekabet gücü zayıf olan Türkiye sanayisi, hızlı bir dışa açılma karşısında zayıf kalmıştır.

 

 

Finans sektöründe 80 sonrası deregülasyonlarla rahatlamış, 90 yılından sonra ise son derece aktif hale gelmiştir. Ancak bu yıllarla devlet il yakın ilişkisi olan iş adamlarına tanınan imtiyazlar sonucunda, halk arasında “ hortumlama “ olarak bilinen faaliyetlerde bulunmuş ve 90’ların sonunda bir çıkmaza girmiş durumdaydı. Bu çıkmaz ile birlikte 2000 – 2001 krizine önemli derecede sebep olmuştur.

Bu kadar çok şey yaşanmasına rağmen aslında yine de mutluydu insanlar. Alım gücü günümüzde ki kadar yüksek değildi mesela. Asgari ücret alan biri geçindirebiliyordu ailesini. Ya da çocuklarını mutlu edebiliyordu.

Televizyonlar o zamanlar çok gelişmemişti. Tüplü televizyonlar vardı, 5-10 kanal vardı sadece ama edepli ve öğreti şeyler sunuyorlardı kanallar. Bir çok şey söylenebilir daha ama gerçekten mutluydu insanlar.

90’ları sokak da oynayan son çocuklar diye tanımlarlar. Ne kadar da doğru teknoloji geliştiği günden itibaren çocuklar sokak kültürünü unuttular. Teknoloji ile insanlar da değiştiler. Teknolojinin gelişmesi kötü demiyorum ama kültürlerimizi de unutmayalım diyorum. Ramazanları bile farklıydı 90’ların. Sıcak sıcak çıkan pide kuyrukları, komşuları iftara davet etmeler, komşu oturmaları. Her şeyi bir farklıydı 90’ların.

Bir başkaydı DOKSANLAR…

**

Ramazan kültürümüzü unutmamak dileğiyle…

Ramazan ayımız herkese mutluluk, bolluk, bereket getirmesi dileğimle Hayırlı Ramazanlar