Pandemi sonrası oluşan ekonomik konjonktürün olumsuz etkileri devam ederken sıkılaşan mali politikalar ve yüksek faiz oranları özellikle bizim gibi gelişmekte olan ekonomiler üzerinde derin etkiler yaratmaktadır. Bu durum, yatırımların azalmasına, kredi maliyetlerinin artmasına ve genel ekonomik büyümenin yavaşlamasına yol açarak, kalkınma çabalarını önemli ölçüde engellemektedir. Bahsi geçen makroekonomik trendlerin detayları ve etkileri, ekonomik yapıları daha kırılgan hale getirmektedir.

Bu ekonomik sıkılaşma hem bireylerin hem de işletmelerin finansal kaynaklara erişimini zorlaştırırken, özellikle yüksek başlangıç maliyetleri gerektiren ve uzun vadeli getiriler sunan sürdürülebilir kalkınma projelerini daha da zorlayıcı hale getirmektedir. Başta yenilenebilir enerji projeleri olmak üzere; enerji verimliliği iyileştirmeleri ve diğer çevre dostu yatırımlar, bu durumdan doğrudan etkilenmektedir.

·         Devlet Destekleri

 

Haliyle bu ortamda sürdürülebilir finans ve devlet destekleri , sanayinin yeşil dönüşümünde kritik bir role sahiptir. Sürdürülebilir finansman noktasında, yeşil dönüşümü hızlandıracak projeler üzerinden; çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) kriterlerine dayalı bir ekonomik gelişim teşvik edilmektedir. Günümüzde uygulanan devlet destekleri ise bu süreci daha da ivmelendirerek, özel sektörün yeşil dönüşüme adaptasyonunu kolaylaştırmayı hedeflemektedir.

O sebeple içinde bulunduğumuz zorlu ekonomik koşullarda, devlet destekleri sürdürülebilir kalkınma projelerinin can damarı haline gelmiştir. Devletler, yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği projeleri başta olmak üzere, çevresel ve sosyal sürdürülebilirliği teşvik eden girişimlere yönelik çeşitli destek mekanizmaları sunarak, bu projelerin finansman engellerini aşmalarına yardımcı olmaktadır.

***

Sürdürülebilir finansın yaygınlaşması ve etkinliğinin artmasına paralel sunulan; vergi indirimleri, hibeler, düşük faizli krediler gibi çeşitli finansal destek unsurları , sürdürülebilir projelerin başlangıç maliyetlerini düşürmekte ve orta uzun vadede her açıdan pozitif yansımaları olan yatırımları daha cazip hale getirmektedir.

Sanayide yeşil dönüşüm , sanayi sektörünün enerji tüketimini ve karbon emisyonlarını azaltmayı, atık yönetimini iyileştirmeyi ve üretim süreçlerinin sosyal ve çevresel boyutuyla uyumlu hale getirmeyi amaçlamaktadır. Yeşil teknolojilere yapılan yatırımlar, sanayinin sürdürülebilirlik standartlarını yükseltirken, rekabet gücünü de artırır. Yeşil dönüşüm, aynı zamanda yeni iş alanları yaratarak ekonomik büyümeyi çevresel ve sosyal açıdan desteklemektedir.

·         Avrupa'ya İhracat Yapan Üreticiler için Karbon Düzenlemesine Dikkat !

Somut olarak ayrıca belirtmek gerekir ki; karbon yoğun ürünlerin uluslararası ticaretinde karbon emisyonlarının dengelenmesi amacıyla tasarlanmış bir politika aracı olan " Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması " (Carbon Border Adjustment Mechanism - CBAM), bizim gibi Avrupa pazarında yoğun faaliyet gösteren ülkeler açısından yakın zamanda hayati unsur olarak karşımıza çıkacaktır. 

Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması ( SKDM ), Avrupa Birliği'nin (AB) karbon yoğun üretim yapan ülkelerden ithal edilen mallara uygulayacağı bir vergilendirme sistemi olduğundan, bu düzenleme, özellikle karbon yoğun sektörlerde faaliyet gösteren ülkeler için bir dizi zorluk ve değişikliği gözler önüne serecek ve bu ülkelerin malları Avrupa pazarında önemli bir etkiye maruz kalacaktır.

CBAM, karbon yoğun üretim yapan ülkelerden ithal edilen mallar üzerine ek bir maliyet ekleyecektir. Bu durum, söz konusu ürünlerin AB pazarındaki fiyatlarına doğrudan etki ederek, tüketicilerin yerel veya daha az karbon yoğun ürünleri üretenleri tercih etmesine zemin hazırlayacaktır.

Haliyle ek maliyetler, özellikle gelişmekte olan ülkelerden gelen ürünler için Avrupa pazarında rekabetçiliği azaltarak, AB dışındaki üreticilerin pazar paylarını kaybetmelerine ve ihracat gelirlerinde düşüş yaşamalarına sebep olabilecek riskleri barındırmaktadır.

 

·         Tehdit Değil; Tam Aksine Büyük Bir Fırsat …

 

Henüz geçiş sürecinin başlangıcında ve sınırlı sektörleri kapsayan bu uygulamaların, yakın tarihlerde diğer alanlara da yaygınlaşacağının bilincinde olan ve rekabet avantajı elde etmeyi hedefleyen sanayiciler, tedarik ve üretim süreçlerini yeniden şekillendirecek stratejik bir yapısal dönüşüm yolculuğuna şimdiden adım atmıştır. Bu öncü adımlar, mevcut değişimlere uyum sağlamanın ötesine geçerek, geleceğin pazar dinamiklerinde lider bir konumda yer almak isteyenler için büyük fırsatlar sunmaktadır.

***

Sonuç olarak erken dönemde yeşil dönüşüm e yapılan yatırımlar, gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakma sorumluluğumuzun yanında geniş yelpazede ekonomik kazanımlar sağlayarak; büyüme ve dış ticaret dengelerimizi olumlu yönde etkileyecek büyük potansiyelleri beraberinde getirmektedir.

 

Bu haftaki yazımızda, Türk sanayisi için kritik öneme sahip bir konuya giriş niteliğinde bir bakış sunduk. Yaklaşan yazılarımızda; üretim-tüketim anlayışında sürdürülebilir dönüşüm ve döngüsel ekonomi ye dair derinlemesine bir yolculuğa çıkacağız. Akademik ve sektörel deneyime sahip ekibimizin, Multidisipliner bir anlayışla büyük bir titizlik ve profesyonellikle irdelediği tüm detayları ve anahtar pratikleri sizlerle paylaşmayı hedefliyorum.

Ayrıca ulusal kurumlarımızın sunduğu finansal desteklerden uluslararası hibe desteklerine, finansal süreç yönetimi, projelendirme ve kaynakların etkili bir şekilde tahsis edilmesine kadar geniş bir yelpazede başarıya ulaşmak için gereken stratejik ve operasyonel adımları ele alacağız.

Seçim Öncesi Ekonomik Gelişmeler Işığında Borsa Makale: Seçim Öncesi Ekonomik Gelişmeler Işığında Borsa