Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sahte diploma ve e-imza usulsüzlüğü soruşturmasının çetenin ortaya çıkarılabilmesi için gizlilik içinde yapıldığını, adli işlem yapılan 220 kişiden 119'u hakkında kamu davası açıldığını, 37'si hakkında tutuklama ve 150'si hakkında adli kontrol kararı verildiğini belirterek "Yargılamalar başladığında da kamuoyu bunu öğrenmiş oldu. Burada etkin bir soruşturma ve şimdi de etkin bir kovuşturma söz konusu" dedi. Sahte belgelerle ilgili bir kamu zararı ve mağduriyet oluşmaması için tüm tedbirlerin alınarak devletin tüm kurumlarının bilgilendirildiğini belirten Tunç, "Bu sahte belgelerle herhangi bir işlem yapılamadı, yapılması önlenmiş oldu" ifadelerini kullandı.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Bolu'nun Gerede ilçesinde Gerede Adalet Binası Temel Atma Töreni'nin ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. Kartalkaya yangını soruşturmasına ilişkin konuşan Tunç, "Savcılığımız tarafından etkin bir soruşturma yapıldı ve yargılama devam ediyor. Eylül ayında ikinci duruşması olacak. 78 canımızı kaybettik. Bu acı olayı bizlere yaşatan sorumlular, ihmali olanlarla ilgili yargı sonuna kadar araştırma ve soruşturma yaptı. Teknik bilirkişiler, uzmanlar raporlarını verdiler. Bu acıya neden olanlarla ilgili olarak, ister kamuda, ister otel yöneticileri, sahipleri olsun, bunlarla alakalı özellikle yargımız gerekli adli süreci sürdürüyor ve hep beraber de biz takip ediyoruz" dedi.

"Bu çetenin ortaya çıkarılabilmesi için soruşturmadaki gizlilik önemliydi"

Sahte diploma ve e-imza usulsüzlüğüne ilişkin 13 Ağustos 2024 tarihinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na bir kamu kurumundan yapılan ihbarla başlayan bir soruşturmayla olayı yargının ortaya çıkardığını aktaran Tunç, "Sanki burada yargının ortaya çıkarmadığı ama birilerinin hatırlattığı bir husus varmış gibi kamuoyunda bir dezenformasyon yapılıyor. Kesinlikle böyle bir durum söz konusu değil" dedi.

Tunç, soruşturma makamı olarak Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma başlattığını kaydederek, "Özellikle bu şebekenin, bu çetenin tüm unsurlarıyla, kişileriyle, detaylarıyla ortaya çıkarılması gerekiyordu. Soruşturma gizlilik kapsamında yürütülürken kolluk görevlilerimizce süreç içerisinde yakalamalar ve gözaltılar yapıldı" ifadelerini kullandı. Tunç, soruşturmaya ilişkin şu bilgileri verdi:

"Operasyonlarda gözaltına alınan 220 kişi hakkında adli işlem yapıldı. Bu 220 kişiden 199’u hakkında kamu davası açıldı. 37 kişi hakkında da tutuklama kararı verildi ve 150’si hakkında da adli kontrol kararı var. Burada özellikle elektronik materyallerin, HTS kayıtların, dijital kayıtlar, bilgisayar kayıtları, log ve sinyal verileri ve IP bilgileri tüm bunlar detaylı bir şekilde incelenerek, analiz edilerek bir soruşturma gizli olarak yürütüldü. Çünkü bu çetenin ortaya çıkarılabilmesi için soruşturmadaki gizlilik önemliydi. Sonrasında iddianame ortaya çıktı. Yargılamalar başladığında da kamuoyu bunu öğrenmiş oldu. Burada etkin bir soruşturma ve şimdi de etkin bir kovuşturma söz konusu."

"Ulusal Yargı Ağı Projesi, siber güvenlik ve bilgi güvenliği bakımından dünyanın en güçlü sistemlerindendir"

Sahte diploma ve e-imza usulsüzlüğüne yönelik sahte belgelerle ilgili kuruluşların bilgilendirilerek tedbirlerin alındığını kaydeden Tunç, "Dolayısıyla soruşturma gizli ama bir kamu zararı, bir mağduriyet oluşmaması adına da tüm tedbirler alınarak, devletin tüm kurumları savcılık makamı tarafından bilgilendirildi ve bu sahte belgelerle herhangi bir işlem yapılamadı, yapılması önlenmiş oldu" ifadelerini kullandı.

Karabük’teki orman yangını kısmi olarak kontrol altına alındı
Karabük’teki orman yangını kısmi olarak kontrol altına alındı
İçeriği Görüntüle

Davanın şu an da devam ettiği ve sahteciliği yapanların Türk Ceza Kanunu'na göre cezaya çarptırılacağını belirten Tunç, şunları söyledi:

"Bu konuda devletimizin ilgili kurum ve kuruluşları, özellikle dijital çağda, siber güvenlik teşkilatımız da kuruldu. Siber suçlara ve sahteciliğe karşı daha güvenli olması noktasında da uzun yıllardır çalışmalar yapıyorlar. Bu kapsamda bazı televizyon programlarında, özellikle bilen de bilmeyen de konuşuyor. UYAP sistemiyle ilgili de laf edenler var. UYAP sistemi, Ulusal Yargı Ağı Projemiz, dünyanın en gelişmiş yargı ağı projesi. Dolayısıyla siber güvenlik anlamında gerek istihbarat teşkilatlarımız, gerek bizim kendi uzmanlarımız tarafından sürekli test edilen ve bilgi güvenliği bakımından dünyanın en güçlü sistemlerindendir. Dolayısıyla bugüne kadar hiçbir açık vermeden yargımızın hizmetinde devam ediyor. Bazen bazı yorumcular ya da bazı gazete haberleri, dezenformasyona yönelik, bu sistemde özellikle soru işareti oluşturabilecek ifadeler kullanıyorlar. Bunlara kesinlikle itibar etmemek lazım. Devletimizin kurumları bu konuda vatandaşlarımızın bilgi güvenliğiyle ilgili tüm hassasiyetini korumaya devam ediyor.

Tunç'tan Özel'e: "Dosyanın içeriğini bilmeden birtakım beyanlarla adli soruşturmaları siyasi maksatla yapılıyormuş gibi bir izlenim uyandırmaya çalıştı"

İBB soruşturmasına ilişkin Tunç, "Ana muhalefet partisi lideri daha soruşturmanın ilk anından itibaren yargı mensuplarımızla, yargı teşkilatımıza, savcılara, hâkimlere yönelik yakışıksız ifadeler kullanıyor. Daha ilk andan itibaren, henüz daha dosyanın içeriğini bilmeden, delilleri görmeden, birtakım beyanlarla bu adli soruşturmaları sanki siyasi maksatla yapılıyormuş gibi bir izlenim uyandırmaya çalıştı, çalışmaya devam ediyor" dedi.

Soruşturmaların başlangıcının birtakım CHP'lilerin başvursu ve beyanlarıyla ortaya çıktığını kaydeden Tunç, soruşturma başladığında da itiraflar ve dijital kayıtlarla soruşturmanın genişletildiğini belirtti. Tunç, "Elde edilen deliller, itirafçı beyanları, MASAK raporları, kolluk kayıtları, tüm bunları göz ardı ederek, "Burada suç yoktur, bu soruşturmalar siyasi soruşturmalardır" demek bir kere hukuk devletinde olmaz. Burada soruşturmanın sonucunu sabırla beklemek gerekir. Masumiyet karinesine önem veriyoruz. Hiç kimse peşinen suçlu ilan edilemez. Bu soruşturmanın sonunda, iddianame ve iddianamenin kabulüyle beraber, yargılama sonucunda belli olacak bir husus. Hem masumiyet karinesine önem vermemiz lazım hem de dosyanın içeriğini bilmeden, özellikle yargıyı töhmet altında bırakacak ifadelerden kaçınmak lazım" şeklinde konuştu.

"Meydanlarda, miting alanlarında "Elimde belgeler var" diyerek propaganda yapmak yerine, o belgeyi Hâkimler Savcılar Kurulu’nun huzuruna getirmek lazım"

CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in "Elimde belgeler var" açıklamasına ilişkin Tunç, "O zaman belgeleri bekletme elinde. Belgeleri niye bekletiyorsun? Varsa belgelerin o zaman kanıtlarını ilgili yargı mekanizmalarına, Hâkimler Savcılar Kurulu’na ulaştırırsınız. Hukuk devletinde bunun gereği yapılır. Dolayısıyla bunu meydanlarda, miting alanlarında "Elimde belgeler var" diyerek propaganda yapmak yerine, o belgeyi hiç gecikmeksizin, bir saniye bile durmadan Hâkimler Savcılar Kurulu’nun huzuruna getirmek lazım" ifadelerini kullandı. Tunç, soruşturmalara ilişkin şunları söyledi:

"Hâkimler ve Savcılar Kurulumuz bunun gereğini elbette ki yapar. Savunma yapılacak yer miting meydanları değildir. Bir adli soruşturmada savunmanın yapılacağı yer mahkeme salonlarıdır, yargı makamlarıdır. Kimin elinde belge, bilgi varsa gitsin yargı makamlarına versin. Mutlaka gereği yapılır. Dolayısıyla soruşturmalar devam ederken bile maalesef işte Manavgat’ta suçüstü yakalandı. Önce sahip çıkar gibi oldular. E sonrasında o suçüstü görüntüleri yayınlandığında da geri adım atmak zorunda kaldılar. Şile Belediyesi’nde yine suçüstü yapıldı. Bir taraftan İstanbul Büyükşehir ve ilçe belediyeleriyle ilgili yolsuzluk soruşturmaları yapılırken, başka ilçe belediyelerinde de yolsuzluğun devam ettiğini görüyoruz. Böyle de pervasız bir durum var.

"İtirafçıların beyanları, ulaşılan bir takım raporlar, deliller ortadayken, bunları değerlendirecek olan bağımsız ve tarafsız yargıdır"

İzmir eski Büyükşehir Belediye Başkanı’yla ilgili yargı suçlanıyor. Belediyenin müfettiş incelemelerini, o belgeleri tomar halinde, dosyalar halinde bir üst yazıyla yargı makamlarına sunan kendi belediye başkanları. Dolayısıyla itirafçıların beyanları, ulaşılan birtakım raporlar, MASAK raporları, deliller ortadayken, bunları değerlendirecek olan bağımsız ve tarafsız yargıdır.

Adalet Bakanı olarak ben "Bu kişi suçludur" ya da "Bu kişi suçsuzdur" deme imkânım olamaz çünkü yargıyı rahat bırakmak lazım. Yargı görevini yapar. Eğer bir suç ihbarı varsa, Cumhuriyet savcısının görevi Ceza Muhakemesi Kanunumuzun 160. maddesinde, "Cumhuriyet savcısı bir suç ihbarına tanık olduğunda derhal soruşturmayı başlatmakla görevlidir'. Bu görevini yapmazsa zaten görevini ihmal etmiş olur. Şüphelinin lehinde ve aleyhinde tüm delilleri toplamakla görevli. Dolayısıyla Cumhuriyet savcılarımız, hâkimlerimiz, yargı mensuplarımız görevlerini yapıyorlar. Bu görevler kapsamında itirazlı olanlar, ilgili itiraz mekanizmaları, hak arama yolları sonuna kadar açıp hep beraber bu yargı sürecini beklemek lazım.

"AK Partili yöneticinin, genel başkan vekillerimizin, "Ya bizim belediye başkanımız hakkında neden soruşturma yapılıyor?" dediğini duydunuz mu?"

Bir de şu dezenformasyon yapılıyor. "İşte sadece CHP’li belediyelere mi soruşturma yapılıyor?'. Böyle bir durum yok. Son yıllarda kayıtlarımıza baktığımız zaman 30 tane AK Partili belediyeyle ilgili soruşturma yapılmış. Davalar açılmış, 13 tanesi mahkûm olmuş. Ama buradaki fark şu: Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi, yolsuzluk iddiasıyla ilgili soruşturma başlayan belediye başkanlarına, arkadaşlarına "Bunlar suçsuzdur" diye hemen sahip çıkıyor. Bir tek AK Partili yöneticinin, genel başkanımızın, genel başkan vekillerimizin, "Ya bizim belediye başkanımız hakkında neden soruşturma yapılıyor?" dediğini duydunuz mu? O nedenle yolsuzluğun partilisi, particisi olmaz, değerli arkadaşlar. Yargı, eğer bir yerde tüyü bitmemiş yetimin hakkı yeniyorsa, hesabını millet adına soran, yapılan da budur."

Kaynak:ANKA