Hal böyleyken, kanunun yasakladığı veya hak verdiği bir eylemi yönetmelikle değiştirmeye kalkmak hukuken geçerliliği olmayan, kosa yol açabilecek bir girişimdir.
Her ne kadar Türkiye ve Aydın farkında olmasa da Büyük Menderes Havzası dünyanın stratejik öneme sahip nadir ovalarından biridir.
Bunun kanıtı da ABD’de daha zengin Kuzey Eyaletleri ile fakir Güney Eyaletleri arasında çıkan iç savaş sonucunda İngiliz Kompradorların tekstilde tedarikinde sorunlarla karşılaştıkları pamuğu temin için Büyük Menderes Ovası’nı seçmeleri ve bu ürünleri İzmir’e taşımada öncülüğünü yaptıkları Osmanlı Devleti’nde bir ilk olan Aydın-İzmir Demiryoludur.
Ama ne var ki, stratejik önemdeki bu havzanın bilinçsizlik sonucu kendi ellerimizle sonunu getirdik.
İlkönce belediyelerce havzanın can damarı Büyük Menderes Nehri’ni kıyısı olan yerleşim yerlerinin atıklarını alan ve taşıyan bir kanalizasyona dönüştürdük.
Artık Menderes günümüzde Türkiye’nin en kirli üçün nehri, su kalitesi bakımından canlıları barındırması bir yana tarımsal sulamada bile kullanılması sakıncalı “4.sınıf akarsulardan” biridir.
Bu manzara karşısında kimsenin sesini çıkarmaması son derece düşündürücüdür.
Diğer taraftan gelinen noktada Aydın artık bir jeotermal havzasıdır. Halkın şikâyetçi olduğu santrallerinin Aydın’ın havasına, suyuna ve toprağına verdiği zararı da Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ortaklaşa hazırladıkları raporda da görmek mümkündür.
575 sayfalık oldukça kapsamlı bir çalışmanın ürünü “Türkiye’de Jeotermal Kaynakların Kümülâtif Etki Değerlendirme Raporu’nda” hidrojen sülfür ölçümlerinin Dünya Sağlık Örgütü’nün belirlediği değerlerin üzerinde olduğu belirtilmiştir.
Bor minerali değerlerinin ise oldukça yüksek olduğu belirtilirken hava kalitesinin ihmal edilebilir seviyede olduğu, doğaya salınan gazların ve akışkanların tarımsal ürün kalitesine etki edecek seviyeye ulaştığı yer almaktadır.
Şimdi bunlar yetmezmiş gibi şimdi bir de dünyada sadece Akdeniz’i çevreleyen Ülkelerde yetişen ve Aydın’ın olduğu kadar Ülke’nin de stratejik ürünü zeytinlikler de artık yok olmakla karşı karşıya.
Buna neden de Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının Maden Yönetmeliğine eklediği bir madde.
01.03.2022 Tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan değişikliğe göre elektrik ihtiyacını karşılamak üzere yürütülen madencilik faaliyetlerinin tapuda zeytinlik olarak kayıtlı olan alanlara denk gelmesi ve faaliyetlerin başka alanlarda yürütülmesinin mümkün olmaması durumunda madencilik faaliyetti yürütecek kişinin faaliyetlerin bitiminde sahayı rehabilite ederek eski haline getireceğini taahhüt etmesi şartıyla, Genel Müdürlük tarafından belirlenen çalışma takvimi içersinde, zeytin sahasının madencilik faaliyeti yürütecek kısmının taşınmasına, sahada madencilik faaliyeti yürütülmesine ve bu faaliyetlere ilişkin geçici tesisler inşa edilmesine kamu yararı dikkate alınarak bakanlıkça izin verilebilir.
Oysa bu konuda asıl yasal düzenleme olan Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerin Aşılattırılması Hakkında Kanun’la (Sayı:3573) zeytin stratejik ürünler arasına alınmıştır.
Buna göre devlet zeytinciliği teşvik için vatandaşa deliceleri aşılamak için maddi yardımda bulunur, maliyet bedeli üzerinden fidan dağıtır, beş yıl içersinde zeytinlik haline getirene alanın tapusunu verir.
Bu yolla edinilen araziler miras yoluyla da olsa bölünemez, yüz ölçümü küçültülemez. En az bir kilometre yakınına koyun ve keçi ağılı yapılamaz. Beş yüz ağaçtan aşağı olmayan deliceyi aşılayanlar para ile ödüllendirilir.
Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara üç kilometre mesafelerde zeytinyağı fabrikası dışında zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez.
Zeytinlikler imar planı içine alındığında yapılaşma yüzde 10’nunu geçemez. Kesilecek zeytinler için tarım müdürlüğünün izni alınır.
Bu iznin verilmesinde Tarım ve Köy İşleri Bakanlığına bağlı enstitülerin ve mahallinde varsa ziraat odasının(Ziraat Fakültesi’nin) uygun görüşü alınır.
Bu halde dahi zeytin ağacı kesilemez ve sökülemez. İzinsiz kesenlere ve sökenlere ağaç başına 60 TL, idari para cezası verilir.(3573/mad.20)
Yasa bu kadar kesin hükümler içerirken Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının yaptığı bu yönetmelik değişikliği gerek Anayasa gerek özetini verdiğimiz 3573 sayılı yasa açısından hem aykırılıklar hem de sakıncalar içermektedir.
BİR: Her şeyden önce zeytinliklere ve üç kilometre yakınına zeytine zarar verecek ve gelişimini engelleyecek tesis kurmak yasayla yasaklanmıştır.
Hal böyleyken kanunun yasakladığı veya hak tanıdığı bir eylemi yönetmelikle değiştirmeye kalkmak hukuken geçerliliği olmayan, kaosa yol açabilecek bir eylemdir.
Çünkü kanunla konan bir hükmü kaldırmak kanunla olur, yönetmelikle bunu yapmak hukuken mümkün değildir.
Çünkü yönetmeliği her hangi bir kurum yapabilir, kanun yapma yetkisi ise sadece parlamentoya aittir. Yönetmelikle kanunu değiştirmeye kalkmak hukuktaki kanun, tüzük, yönetmelik hiyerarşini ters yüz etmektir.
İKİ: Yönetmelikle şartlarını yerine getireceği vadiyle söz gelimi Kuşadası’nda, Bodrum’da Marmaris’te denize nazır zeytinliklerde veya Aydın’da bulunan bir zeytinlik arazisine gözünü diken bir kişinin güneş ya da rüzgâr enerjisi tesisi kurma bahanesiyle mülk edinmesinin önünü açmıştır.
Artık bu stratejik varlıklar yağmalanmak tehlikesiyle karşı karşıyalar.
ÜÇ: Yetiştiği yerlerde ve Aydın’da zeytin fakir halkın yegâne geçim kaynağıdır. Zeytini sofrasında tükettiği gibi haftada sattığı iki kilogram zeytinyağı parasıyla pazarını görür, geçimin sağlar. Gariban açısından bu da tehlikeye girmiş oluyor.
DÖRT: Yönetmelik sadece 3573 sayılı kanunu baypas etmekle kalmıyor, zeytin ve zeytinlikler konusunda taşınmasından tutun da kesilmesine kadar bütün iş ve işlemlerde yetkili olan Tarım Bakanlığını ve bağlı birimlerini de devre dışı bırakıyor.
BEŞ: Zeytin uzun ömürlü bir ağaçtır. Ömrü ne kadar uzun olursa nakledildiği yerde bitmesi de o derece zordur.
O nedenle çevrede madencilik faaliyeti yapılan alana yakın denk gelecek arazi bulunsa dahi nakli yapılan bir zeytinin eski halini alıp alamayacağı şüphelidir.
Bu da her ne kadar yönetmelikte kullanılmaktan kaçınıldıysa zeytin ağaçlarının kesilmesi demektir.
Bunları göz önüne almasak bile nakli yapılan ağaçlar eski verimine kavuşuncaya kadarki mülk sahibinin arada geçecek 10-15 yıllık sürede oluşacak mağduriyetini kimler, nasıl karşılayacak, bu konuda yönetmelikte bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu yönüyle yönetmelik vatandaşın mülkiyet hakkına aykırıdır.
Kaldı ki, her ne kadar kamu yararı Anayasanın vatandaşa tanıdığı mülkiyet hakkını kısıtlasa da Anayasa Mahkemesi bir kararında; bu yolla kurulan irtifakın mülkiyet sahibinin haklarını ortadan kaldıracak düzeye ulaşması halinde bu durumun kamulaştırma olarak nitelendirileceğine hükmetmiştir(Esas: 215/2,Karar 2016/19)
Sonuç olarak nerden bakılırsa bakılsın elektrik üretimi söz konusu olduğunda zeytinliklerin taşınması hakkında Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığının yaptığı bu yönetmelik değişikliği; Aydın’da ve diğer zeytin yetişen bölgelerde zeytinliklerin talan edilmesine kapı aralayan, kanunen sancılı, “Ben yaptım oldu,” mantığıyla yapılan, vatandaşı mağdur eden bir eylemdir.