“Aman çocuğum yorulmasın, aman çocuğum zarar görmesin, aman şu olmasın, aman bu olmasın.” diyerek korkularımız, endişelerimizle çocuğumuzun hayatına büyük oranda müdahale ediyoruz belki de farkında olmadan. Mutlu olsun, eğlensin ama üzülmesin, kırılmasın, zarar görmesin diye onun gerçek dünyada yaşamasına izin vermiyoruz. Yavru bir kuş düşünün ki uçabilmesi için belirli bir gelişim göstermesi gerek ve sonrasında denemesi gerek. Belki başta düşecek ama eninde sonunda uçmayı öğrenecek ki hayatta kalmayı başarabilsin. Eğer zarar görmesin, düşmesin, başına bir şey gelmesin diye annesi kanatlarını kırarsa diğer kuşlar gibi olabilir mi, kendisini koruyabilir mi ya da diğerleri kadar uzun süre hayatta kalabilir mi? Bazen ebeveynler bu endişeleri nedeniyle çocuğu sanki bir fanusa koyup gerçek dünyadan uzaklaştırırlar, ütopik bir dünya yaratırlar. Bu durum onlar için daha mı avantajlı? Kesinlikle değil. Eninde sonunda o fanustan çıkan birey gerçeklerle karşılaştığında ne yapacak, acaba yaşam mücadelesini kazanabilecek mi?

Birey doğumdan itibaren gelişimine uygun bir şekilde görevler üstlenmek durumundadır. Bu bireyin sağlıklı gelişimi için gerekli bir koşuldur. Ama bireyin yapması gereken görevleri, ebeveynleri veya bir başkası yapıyorsa ilerleyen süreçte ebeveyn ile çocuk arasında birtakım problemler ortaya çıkabilir. 5 yaşına geldi ama hala ben yemek yediriyorum, odasını ben topluyorum, ilkokulu bitirecek nerdeyse ödevlerini ben yapıyorum, vb. Bu örnekler çoktur, üstelik her yaş grubundaki insanlarda da görebilirsiniz. İş yerinde kendi insiyatifini kullanmadan başkalarının onayına ihtiyaç duyarak iş yapanlar vardır mesela. Bunlar da sorumluluk almadan yetişmiş ve hala sorumluluk almaktan uzak duran yetişkin bireylerdir.

Hem sorumluluk vermekten kaçınıp hem de bu çocuk hiçbir şey yapmıyor diyen aileler, kendileriyle çeliştiklerini görmüyorlar mı acaba? Şimdiye kadar bütün işlerini senin yaptığın çocuğun, yine işleri devam ettirmen için seni bekleyecek, hiçbir çabaya girmeyecektir. Nasılsa onun için bunu yapan birileri var, neden uğraşsın ki. Çocuğun aklına “bu benim yapmam gereken bir görev, benim yerime kimse yapmayacak” düşüncesi yerleştirilirse yapabilir hale gelebilir. Bazen ebeveynler üzerinde toplumsal bir baskı oluşabilir. Çocuğa görev vermek, diğer insanlar tarafından kötü anne-baba olarak nitelendirilmenize neden olabilir. Ancak toplumdaki yazılmamış kurallarımızın hepsi doğru değildir. Dolayısıyla çocuk gelişimi ve eğitimiyle ilgili doğru bilgileri ilgili kişilerden öğrenip yerine getirmek en doğrusudur.

Çocuklara sorumluluk vermenin ona kötü yönde değil de iyi yönde etki ettiğini ailelere göstermek gereklidir. Çocukluğundan itibaren sorumluluk alan çocukların daha erken olgunlaştığı, kendisine güvendiği, benlik saygısının yüksek olduğu, kendisini gerçekleştirdiği sorumluluk almayanlarınsa daha pasif, çekingen olduğu, kendi başına bir işi yapmada zorlandıkları, onay bekledikleri, bağımlı oldukları, özgüvenlerinin düşük olduğu, problemleri çözmede zorlandığı ifade edilebilir. Öncelikle ebeveynin çocuğa sorumluluk vermeye istekli olması, öğüt vermek, nutuk çekmek, müdahale etmek yerine biraz geride durup bir şeylerin olmasına izin vermesi, karar vermesine, seçim yapmasına fırsat vermesi gereklidir. Çocuk için uygun model olunmalı, ondan sorumluluk almasını beklerken ebeveynin sorumluluklarınızı yapmaması hoş olmayacaktır. Sorun yaşadığında sorunları tek başına çözmesine izin verilmeli, zorlandığı fark edildiğinde müdahale edilebilir tabiki ancak sorunu çözmek için mücadele etmesi önemli. Çocuğun yaşına, gelişimine uygun sorumluluklar verilmesi gerekir, böylelikle başardığında özgüveni gelişecektir. Yaptığı yanlış seçimlerin sonuçlarını yaşayıp onlardan ders çıkarmasına fırsat verilmeli ki bunları yaşayarak öğrenmesi daha etkili olacaktır. Çocuklarınıza sorumluluk verme sorumluluğunu yerine getirmeniz hayatınızı kolaylaştıracaktır.

Sevgilerimle…

- - - -