Yaşamak zor iştir hele ki özgürlük de yoksa.Birşeyler eksiktir çünkü. İnsanlar özgürlükleri kısıtlanana kadar onun ne kadar önemli bir ihtiyaç olduğunu fark edemeyebilirler. Özellikle cezaevleri, özgürlüğün kısıtlandığı ve bunun farkında olunduğu yerlerin en başında gelir. Bireyin karnı doyar, yatacak bir yatağı vardır, temizlik ihtiyacını karşılayabilir ama ruhunda eksik bir şeyler olur, bir şeylere ihtiyaç duyar. Nedir ihtiyaç duyduğu? Bu zamana kadar eksikliğini yaşamadığı şeyinnasıl oldu da şimdi farkına vardı bunları sorgulamaya başlar.

Yeme, içme gibi temel fizyolojik ihtiyaçlarımız, ilişki kurma gibi sosyal ihtiyaçlarımızın yanında birtakım psikolojik ihtiyaçlarımız da vardır. İşte özgür olmak da bu ihtiyaçlardan biridir. Kendi fikirlerini, seçimlerini herhangi bir engel olmadan ortaya koyabildiği oranda, onlara sahip çıktığında, kendi benliğiyle örtüşür şekilde davrandığında özgür hisseder insan. Bireyin kendi isteğiyle, iradesiyleyapmasıdır burada önemli olan. Toplumda herkesin kafasına estiği gibi davranması gerektiği değildir bahsi geçen,kendi düşünceleri doğrultusunda ve başka insanlara zarar vermeden istediklerini yapabilme hakkıdır kastedilen. Okulda çocuklar konuşmasın diye dayak atılan bir ülkede, insanlardan özgürce fikirlerini ifade etmelerini bekliyoruz.Konuşmasın diye cezalandırdığımız insanlar o korku kültürüyle yetişip büyüdükten sonra “tekrar cezalandırılırsam” korkusuyla konuşabilir mi sizce?

“İnsan özgür doğar ama her yerde zincire vurulmuş olarak yaşar.” Rousseau’nun busözü bazı çevrelerde gerilim ve tartışmalara neden olduysa da azımsanmayacak bir gerçeklik payının olduğu da akla geliyor hani. Düşünün bir… Çocuk doğaldır, içinden geldiği gibi davranır. Toplumun belirlediği kuralları pek de önemsemez. Onun için önemli olan mutlu olacaksa istediğini yapar, yok ayıpmış, yok elalem ne dermiş bunlara bakmaz. İd yani içimizden gelen o dürtüsel tarafımız doğal çocuğun belki özgür ruhlu olmasına yol açar. Sonra ne olur peki? Zaman geçtikte yaşımız büyüdükçe toplumsal kurallar, otoriteler, baskı bunlar daha çok önemli olmaya başlar. Çünkü bir gruba ait olma ihtiyacımız da vardır ve dolayısıyla bir grubun içinde yer almak istiyorsak uygun bir şekilde davranmalı, ona göre düşünmeli ve ona göre yaşamalıyızdır. Topluma uygun bir şekilde hareket etmezsek, yazılı kurallara göre davranmazsak ne olur? Cezalandırılırız. Cezalardan biridir özgürlüğümüzün elimizden alınması. O zamana kadar belki farkında olmadığımız özgürlüğümüzün farkına varırız, aslında ruhsal anlamda ne kadar ihtiyacımız olduğunu görürüz. Kendimizle ilgili kontrolü başkalarına devretmiş oluruz. Sonrasında başlar yetersizlikler, çaresizlikler, ümitsizlikler, kendine veya başkalarına zarar verme davranışları, intiharlar. Belki de yaşamaya devam edip etmeme konusunda kontrolün kendi elimizde olmasını istediğimizden yaşama hakkımıza son vermeyi seçmek durumunda kalırız bazen. En azından buna karar vermede özgür olmayı istiyor çünkü insan…

Sosyal medyada bu konuyla ilgili düşüncelerinizi #aydınbunukonuşuyor etiketiyle paylaşın, yayınlayalım! 

 

facebook.png twitter.png

habericiuygulamalar.jpg