Değerli tüketiciler,

2015 yılı başında iyimser bir hikâyemiz varken ne oldu nasıl oldu demeye kalmadan dolar kurunun yükselmeye başladığını ve rekorlar kırmaya başladığını izledik. Ortalık biraz çalkalandı. Yok faizdi yok enflasyondu derken işler karışır gibi olunca ortamı sakinleştirmek için  elden gelen bütün gayret gösterildi ve “şimdilik” kaydıyla yanlış anlaşılmalar buzdolabına kaldırıldı da  aslına bakarsanız Türk lirasının değer kaybetmesinin etkileri iki ay sonra ortaya çıkınca buzluktan ne çıkar o ayrı konu. .

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB) ve siyasiler ile siyasilerin birbirleri ile olan ilişkilerinde piyasalar denilen olgu epey uzun süre sonra siyasi bir risk algısı içerisine girip işlerin iyi gitmediğine kanaat getirince işler çığırından çıkma noktasına geldi. Evde yangın çıkma ihtimali belirince acele söndürmek gerekti ve nitekim biraz böyle oldu.

Nevzat Tandoğan’a atfedilen bir anekdot vardır. Sanılanın aksine solcu bir gence değil, 3 Mayıs 1944'te tutuklanan Osman Yüksel Serdengeçti'ye söylenmiş bir sözdür ve bilindiği gibi şöyle başlar: "Sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne işiniz var? Milliyetçilik lâzımsa bunu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz."  Kanaatimizce buna benzer bir durum yaşandı tabi mahiyet biraz farklıydı. Faiz inecekse biz indiririz, enflasyon düşecek de biz düşürürüz kriz çıkacaksa biz çıkarırız” manasına gelen söz,  tavır ve davranışlar havada uçuştu.

Bir daha tekrar edelim. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB) verilerine göre Türk özel sektörü döviz cinsinden açığı 183,2 milyar dolar. 12 ay içerisinde ödeyeceğimiz dış borcumuz kamu 23,4, TCMB 1,4, özel sektör 166,8 milyar dolar.”Bu artış hane halkını etkilemez, dolar borcu olan şirketlerin dolar geliri var”  diyor sayın bakan. Diyor da bu şirketlerin 183,2 milyar dolar döviz açığı var. Onu nereye koyalım. Ekonomi bakanımızı dediği gibi kur artışının önemli olamadığını ve dengesini bulacağı yönündeki açıklamalarının bedeli şöyle oluyor: Ocak 2015 ile Mart 2015 arasında zarar 50 milyar Türk lirası. Yukarıdaki rakamlara bakınca TCMB’nin elinde döviz olarak çok fazla cephanesinin kalmadığını herkes biliyor. Kullanılabilecek toplam rezervimiz 38 milyar dolar.

Sonuçta siyasiler bazı konulardaki hassasiyetlerini memleketin “geleceğini” düşünerek dile getiriyor olabilirler. Biz kriz demeyelim yanlış anlaşılmasın mini bir sarsıntı geçiren ekonomimizin biraz rot ve balansı ayarlanmaya çalışıldı ancak yol biraz kasisli. Görüşmeler, zirveler, toplantılar…

Sonra iş tatlıya bağlandı denildi. 130 sayfalık sunumun 120 dakikada nasıl anlatıldığı konusu pek masaya yatırılmadı. Herkesin umuru bir ama rivayet muhtelifti. Önemli başlıkları ile haber  verildi ve geçildi . Ancak geçen hafta içi Amerikan Merkez Bankası (FED) toplantı yapınca herkes “sabırlı” ifadesi çıkacak mı çıkmayacak mı metinden onun peşine düştü(bu ifade çıktı).Sorun neydi ve nasıl çözüldü .Tatlıya bağlanmış  olması veya olmayan kriz için ekonomi merkezli olarak üç  günde beş toplantı yapılması .. Ben ikna oldum! Kriz var yok olayına değil toplantıların yapıldığına.

Memleketler parasızlıktan değil ahlaksızlıktan çökerler. CICERO

Son not: Mahalle ziyaretlerimiz bütün hızı ile devam ediyor. Bu hafta Mimar Sinan mahallemize misafir olduk. Talepler, sorular ve sorunlar gündemdeydi. Hepsi ve daha fazlası Aydınpost’ta!